ZÜMER 1 / 4 |
بِسْمِ
اللهِ
الرَّحْمنِ
الرَّحِيمِ تَنزِيلُ
الْكِتَابِ
مِنَ
اللَّهِ
الْعَزِيزِ
الْحَكِيمِ {1}
إِنَّا
أَنزَلْنَا
إِلَيْكَ الْكِتَابَ
بِالْحَقِّ
فَاعْبُدِ
اللَّهَ
مُخْلِصاً
لَّهُ
الدِّينَ {2}
أَلَا لِلَّهِ
الدِّينُ
الْخَالِصُ
وَالَّذِينَ
اتَّخَذُوا
مِن دُونِهِ
أَوْلِيَاء مَا
نَعْبُدُهُمْ
إِلَّا
لِيُقَرِّبُونَا
إِلَى
اللَّهِ
زُلْفَى
إِنَّ
اللَّهَ يَحْكُمُ
بَيْنَهُمْ فِي مَا
هُمْ فِيهِ
يَخْتَلِفُونَ
إِنَّ اللَّهَ
لَا يَهْدِي
مَنْ هُوَ
كَاذِبٌ كَفَّارٌ
{3} لَوْ
أَرَادَ
اللَّهُ
أَنْ يَتَّخِذَ
وَلَداً
لَّاصْطَفَى
مِمَّا يَخْلُقُ
مَا يَشَاءُ
سُبْحَانَهُ
هُوَ اللَّهُ
الْوَاحِدُ
الْقَهَّارُ
{4} |
1.
Kitabın indirilmesi mutlak galib, her işi hikmet dolu Allah tarafındandır.
2.
Muhakkak Biz sana kitabı hak ile indirdik. O halde Allah'a, dini yalnız O'na
halis kılarak ibadet et.
3. Uyanık
olun! Halis olan din yalnız Allah'ındır. O'ndan başka veliler edinenler:
"Biz bunlara ancak bizleri Allah'a yaklaştırsınlar diye ibadet
ediyoruz" (derler). Muhakkak Allah ihtilaf edip durdukları şeyler hakkında
aralarında hüküm verecektir. Şüphe yok ki Allah yalan söyleyen, kafir olan
hiçbir kimseye hidayet vermez.
4. Eğer
Allah bir evlat edinmek istese idi, elbette yarattıklarından dilediğini
seçerdi. O, bundan münezzehtir. O, Allah'tır, birdir, herşeye hükmünü
geçirendir.
"Kitabın
indirilmesi" anlamındaki buyruk, mübteda olarak merfudur. haberi ise:
"Mutlak galib, her işi hikmet dolu Allah tarafındandır" buyruğudur.
Bununla birlikte: "Bu, kitabın indirilmesidir" anlamında merfu olması
da mümkündür, Bu açıklamayı el-Ferra yapmıştır.
el-Kisai ve el-Ferra
"indirilmesi" buyruğunun: (...) şeklinde mefulün bih olmak üzere nasb
ile gelmesini uygun görmüşlerdir. el-Kisai: Bu "kitabın
indirilmesini" okuyun ve ona uyun demektir. el-Ferra da şöyle demiştir:
Bu iğra (teşvik) olmak
üzere nasbedilmiştir. Yüce Allah'ın: "Allah'ın üzerinizde yazdığına"
(en-Nisa, 24) bağlı kalınız, buyruğu gibidir.
"Kitab"
Kur'an-ı Kerim'dir. Ona bu ismin verilmesi yazılı olmasından dolayıdır.
"Muhakkak Biz sana
kitabı hak ile indirdik." Yani bu, kitabın Allah'tan indirilmesidir ve Biz
bu kitabı hak ile yani doğruluk ile indirdik. Bu kitab batıl veya eğlence, şaka
değildir.
[ - ]
"O halde Allah'a
dini yalnız O'na halis kılarak ibadet et" buyruğu ile ilgili
açıklamalarımızı iki başlık halinde sunacağız:
1- İhlas:
2- Amelde Niyetin Gereği:
1- İhlas:
''Halis kılarak"
buyruğu hal olarak nasbedilmiştir. O'na hiçbir şeyi ortak koşmaksızın tevhid
edici olarak, demektir.
"Dini yanlız
O'na" itaati yanlız O'na halis kıl, demektir. Buradaki dinin ibadet
anlamında olduğu da söylenmiştir, mefulun bihdir.
"Uyanık olun, halis
olan" hiçbir şaibenin karışmadığı "din yalnız Allah'ındır."
Hadis-i şerifte
el-Hasen'in, Ebu Hureyre'den rivayet ettiğine göre bir adam şöyle demiş: Ey
Allah'ın Resülü! Ben bir şeyler tasadduk ediyorum ve bir şeyler yapıyorum.
Bununla hem Allah'ın rızasını arıyoruın, hem de insanların beni övmesini arzu
ediyorum. Rasülullah (s.a.v.) da ona şu cevabı vermiş: "Muhammed'in nefsi
elinde olana yemin ederim ki, Allah kendisine ortak koşulmuş hiçbir şeyi kabul
etmez.'' Daha sonra Rasülullah (s.a.v.) Yüce Allah'ın: "Uyanık olun! Halis
olan din yanlız Allah'ındır" ayetini okudu.
Bu anlamdaki yeterli
açıklamalar daha önceden el-Bakara Süresi'nde (262. ayet, 2. başlıkta); en-Nisa
Süresi'nde (146. ayetin tefsirinde) ve Kehf Süresi'nde (110. ayetin tefsirinde)
geçmiş bulunmaktadır.
2- Amelde Niyetin
Gereği:
İbnu'l-Arabi dedi ki: Bu
ayet-i kerimede bütün amellerde niyetin vacib oluşuna delil vardır. Bunun en
büyüğü ise imanın yarısı olan abdesttir. Bu hususta Ebu Hanife ve el-Velid b.
Müslim'in, Malik'ten rivayetine muhalefet sözkonusudur. Çünkü bunların ikisi:
Niyet olmaksızın abdest yeterlidir, derler. Halbuki abdestin imanın yarısı
olması ve tırnaklar ile tüyler arasından günahları çıkartma özelliği niyetsiz
olamaz.
"Ondan başka
veliler edinenler" buyruğunda velilerden kasıt putlardır. Haber
hazfedilmiştir, yani onlar derler ki: "Biz bunlara ancak bizleri Allah'a
yaklaştırsınlar diye ibadet ediyoruz."
Katade dedi ki: Müşriklere
Rabbiniz ve yaratıcınız kimdir; Gökleri ve yeri kim yaratmıştır? Semadan su
(yağmur) indiren kimdir; diye sorulduğunda, Allah diyorlardı. Bu sefer onlara:
Peki putlara ibadetinizin anlamı nedir; denilince, Şöyle cevab veriyorlardı:
Bizi Allah'a yakınlaştırsınlar. O'nun nezdinde bize şefaat etsinler diye.
el-Kelbi dedi ki: Bu
sözün cevabı el-Ahkaf Süresi'ndedir: "Kendilerini yakınlaştırmak üzere
Allah'tan başka ilah diye edindikleri onlara yardım etmeli değil miydi?"
(el-Ahkaf, 28)
"Yakınlık" demektir.
Yani bizi Yüce Allah'a iyice yakınlaştırsınlar diye onlara ibadet ediyoruz.
Buna göre bu lafız, mastar (meful-i mutlak) yerinde kullanılmış olmaktadır.
İbn Mesud, İbn Abbas ve
Mücahid'in kıraatinde: "Ondan başka veliler edinenler, biz bunlara ancak
bizleri Allah'a yaklaştırsınlar diye ibadet ediyoruz derler. '' şeklinde,
Ubeyy'in kıraatinde ise:
"Ondan başka veli edinenler, biz sizlere ancak bizleri Allah'a
yakınlaştırasınız diye ibadet ediyoruz (derler")" şeklindedir. Bunu
en-Nehhas zikretmiş ve: Buradaki hikaye (söyledikleri nakledilen sözler) açıkça
anlaşılmaktadır, demiştir.
"Muhakkak Allah ...
aralarında hüküm verecektir." Kıyamet gününde çeşitli din sahipleri
arasında hüküm verecek ve herkese hakettiği karşılığı verecektir.
"Şüphe yok ki Allah
yalan söyleyen, kafir olan hiçbir kimseye hidayet vermez." Yani ezelde
küfre sapacağına dair hüküm verilmiş olan hidayet bulmaz. Yani Yüce Allah'ın
razı olduğu din olan İslam dinine girmez, Nitekim Yüce Allah: "Ve size din
olarak İslam'ı beğenip seçtim" (Maide, 3) diye buyurmuştur. Bu buyruk
önceden de geçtiği üzere (mesela el-Fatiha, 6. ayet, 31. başlık; İbrahim, 4.
ayetin tefsirinde) Kaderiye'nin ve diğerlerinin kanaatlerini reddetmektedir.
"Eğer Allah bir
evlad edinmek isteseydi, elbette yarattıklarından dilediğini seçerdi."
Yani Allah yarattıklarından herhangi bir kimseye böyle bir ismi vermek
isteseydi, bu işi onlara bırakmazdı.
"O bundan
münezzehtir." Evlat sahibi olmaktan yücedir, mukaddestir.
"O Allah'tır,
birdir, herşeye hükmünü geçirendir."
SONRAKİ SAYFA İÇİN AŞAĞIDAKİ LİNK’E
TIKLAYIN