ZÜMER 5 / 6 |
خَلَقَ
السَّمَاوَاتِ
وَالْأَرْضَ
بِالْحَقِّ
يُكَوِّرُ
اللَّيْلَ
عَلَى
النَّهَارِ وَيُكَوِّرُ
النَّهَارَ
عَلَى
اللَّيْلِ
وَسَخَّرَ
الشَّمْسَ
وَالْقَمَرَ كُلٌّ
يَجْرِي
لِأَجَلٍ
مُسَمًّى
أَلَا هُوَ
الْعَزِيزُ
الْغَفَّارُ
{5} خَلَقَكُم
مِّن
نَّفْسٍ
وَاحِدَةٍ
ثُمَّ جَعَلَ
مِنْهَا
زَوْجَهَا
وَأَنزَلَ
لَكُم مِّنْ
الْأَنْعَامِ
ثَمَانِيَةَ
أَزْوَاجٍ
يَخْلُقُكُمْ
فِي بُطُونِ
أُمَّهَاتِكُمْ خَلْقاً
مِن بَعْدِ
خَلْقٍ فِي
ظُلُمَاتٍ ثَلَاثٍ
ذَلِكُمُ
اللَّهُ
رَبُّكُمْ
لَهُ
الْمُلْكُ
لَا إِلَهَ
إِلَّا هُوَ
فَأَنَّى
تُصْرَفُونَ
{6} |
5.
Göklerle yeri hak ile yarattı. Geceyi gündüze dolar, gündüzü de geceye dolar.
Güneşi ve ayı müsahhar kıldı. Herbiri belirli bir süreye kadar akıp
gitmektedir. Uyanık olun, o galib olandır, günahları çok çok bağışlayandır.
6. Sizi
bir candan yarattı. Sonra ondan eşini yarattı ve sizin için davarlardan sekiz
çift yarattı. Sizi analarınızın karnında üç karanlık içinde bir yaratılıştan
sonra, öbür yaratılışa geçirerek yaratıyor. İşte bunları yapan Rabbiniz Allah
... Mülk yalnız O'nundur, O'ndan başka ilah yoktur. Böyle iken nasıl
döndürülüyorsunuz?
"Göklerle yeri hak
ile yarattı." Yani herşeyi kemal derecesinde var etmeye kadir olan, eşe ve
evlada ihtiyacı olmayan O'dur. Böyle olana yakışan, O'na hiçbir şeyi ortak
koşmaksızın yalnızca O'na ibadet etmektir.
Bununla Yüce Allah,
kullarına dilediği şekilde kendisine ibadet etmelerini istemek hakkına sahib
olduğuna dikkatlerimizi çekmektedir. Nitekim de böyle yapmıştır.
Yüce Allah'ın:
"Geceyi gündüze dolar, gündüzü de geceye dolar" buyruğu hakkında
ed-Dahhak şöyle demiştir: Yani O, bunu ötekinin, ötekisini de bunun üzerine
bırakır Bu da "tekvir: dolamak" kelimesinin sözlükteki anlamına göre
yapılmış bir açıklamadır Bu kelime bir şeyin, bir kısmını öbür kısmının üzerine
atmak demektir. Mesela: "Eşyanın bir kısmını. bir kısmının üzerine bıraktı
anlamında: (...) denilir. "Sarığı sardı, doladı" tabiri de buradan
gelmektedir.
İbn Abbas'tan bu ayetin
anlamına dair bu şekildeki açıklama rivayet edilmiş ve o şöyle demiştir:
Geceden eksilen bölüm gündüze girer, gündüzden eksilen de geceye girer. İşte
Yüce Allah'ın: "Geceyi gündüze bitiştirir, gündüzü de geceye
bitiştirir" (Fatır, 13) buyruğunun anlamı da budur,
Bir başka açıklamaya
göre gecenin gündüze dolanması, gecenin gündüzü karartması ve sonunda ışığını
gidermesidir. Gündüzü de gecenin üzerine örter ve böylelikle onun karanlığını
giderir. Bu, Katade'nin açıklamasıdır. Yüce Allah'ın: "Geceyi durmadan
kovaladığı gündüze bürür o" (el-A'raf, 54) buyruğunun anlamı da budur.
"Güneşi ve
ayı" kullarının menfaatine doğup batmak suretiyle "müsahhar kıldı.
Herbiri belirli bir süreye kadar" kendi yörüngesinde dünyanın sonunun
geleceği kıyamet gününe kadar "akıp gitmektedir." İşte o vakit sema
çatlayacak ve yıldızlar darmadağın olacaktır.
Belirli süre'nin
(el-ecelu'l-müsemma) güneş ve ayın doğuş ve batışları için düzenlenmiş konak
yerlerine gidişlerinin son bulacağı vakit olduğu da söylenmiştir. el-Kelbi dedi
ki: Her ikisi de en uzak konaklarına doğru akıp giderler. Sonra tekrar en yakın
oldukları konak yerlerine geri dönerler ve bunun sınırını aşmazlar. Buna dair
açıklamalar da daha önceden Yasin Süresi'nde (40. ayetin tefsirinde) geçmiş
bulunmaktadır.
"Uyanık olun! O
galib olandır, günahları çok çok bağışlayandır" buyruğundaki: "Uyanık
olun" dikkat çekmek ve uyarmak içindir. Yani dikkat edin, şüphesiz ki ben
herşeye galib olan "Aziz"im ve rahmeti ile kullarının günahlarını
örten "Gaffar"ım.
"Sizi bir
candan" yani Adem (a.s)'dan "yarattı. Sonra ondan" soyun
devamının gerçekleşmesi için "eşini yarattı." Bu husus da daha
önceden A'raf Suresi'nde (189-190. ayet, 1. başlık ve devamında) ve başka
yerlerde geçmiş bulunmaktadır.
"Ve sizin için
davarlardan sekiz çift indirdi." Yüce Allah çiftlerin indirilmiş olduğunu
bize haber vermektedir. Çünkü bu davarlar bitkiler sayesinde, bitkiler de
indirilen su sayesinde var olur. İşte buna "tedric" (bir işi tedricen
yani aşama aşama gerçekleştirmek) adı verilir. Yüce Allah'ın; "Size ...
bir elbise indirdik" (el-A'raf, 26) buyruğu da buna benzemektedir.
"indirdi"
lafzının inşa etti ve var etti anlamında olduğu da söylenmiştir. Said b. Cübeyr
de: Yarattı, diye açıklamıştır.
Denildiğine göre Yüce
Allah bu davarları cennette yaratmış, sonra onları yere indirmiştir. Yüce
Allah'ın şu buyruğunda belirtildiği gibi: "Ayrıca kendisinde hem çetin bir
güç bulunan .. , demiri de indirdik." (el-Hadid, 25)
Çünkü Adem (a.s) yeryüzüne
indirilince, onunb birlikte demir de indirilmiştir.
"Sizin için
davarlardan ... indirdi" buyruğunun "verdi" anlamında olduğu da
söylenmiştir. Burada "yara tma"nın indirmek olarak zikredildiği de
söylenmiştir. Çünkü yaratmak semadan inen bir emir ile gerçekleşir. O halde
mana: O size bunları inen emri ile yaratmıştır, demek olur.
Katade dedi ki: Deve
türünden iki, inek türünden iki, koyun türünden iki ve keçi türünden iki,
bunların herbirisi bir çifttir. Buna dair açıklamalar daha önceden (el-En'am,
143-144. ayetler, 1 ve 2. başlıklarda) geçmiş bulunmaktadır.
"Sizi analarınızın
karnında üç karanlık içinde bir yaratılıştan sonra öbür yaratılışa geçirerek
yaratıyor" buyruğu hakkında Katade ve es-Süddi şöyle demişlerdir: Nutfeden
sonra alaka (sülük gibi bir kan) sonra bir çiğnemlik et, sonra kemik, sonra da
et olarak yaratıyor.
İbn Zeyd dedi ki:
"Bir yaratılıştan sonra öbür yaratılışa geçirerek yaratıyor" buyruğu
şu demektir: O Adem'in belinde sizi yarattıktan sonra annelerinizin karnında
yaratmaktadır.
şöyle de açıklanmıştır:
önce babanın sırtında, sonra annenin karnında, sonra da doğumdan sonra yaratış
ile yaratmaktadır. Bunu da el-Maverdi zikretmektedir.
"üç karanlık
içinde" karın karanlığı, rahim karanlığı ve meşime (eş) karanlığı. Bunu
İbn Abbas. ikrime, Mücahid, Katade ve ed-Dahhak söylemişlerdir. İbn Cübeyr:
Meşime (eş), rahim ve gece karanlıkları demiştir. Ancak birinci görüş daha
sahihtir.
Erkeğin sülbünün
karanlığı, kadının karnının karanlığı ve rahim karanlığı diye de açıklanmıştır.
Ebu Ubeyde'nin görüşü budur. Yani karanlık -yaratılmışları engellediği gibi-
onu engellemez.
"İşte bunları
yapan" bunca şeyleri yaratan "Rabbiniz Allah ... Mülk yalnız
O'nundur, O'ndan başka ilah yoktur. Böyle iken nasıl döndürülüyorsunuz?"
nasıl olur da O'na ibadeti bırakıyor, O'ndan başkasına ibadete döndürlılüyor ve
yönlendiriliyorsunuzı
Hamza
"analarınızın" anlamındaki buyruğu hem "hemze"yi, hem
"mim"i kesreli olarak: (...) diye okumuştur. el-Kisai ise
"hemze"yi kesreli, "mim"i fethalı okumuştur.
Diğerleri ise
"hemze"yi ötreli, "mim"i ise fethalı okumuşlardır.
SONRAKİ SAYFA İÇİN AŞAĞIDAKİ LİNK’E
TIKLAYIN