SAD 75 / 83 |
قَالَ يَا
إِبْلِيسُ
مَا
مَنَعَكَ
أَن
تَسْجُدَ لِمَا
خَلَقْتُ
بِيَدَيَّ
أَسْتَكْبَرْتَ
أَمْ كُنتَ مِنَ
الْعَالِينَ
{75} قَالَ أَنَا
خَيْرٌ
مِّنْهُ
خَلَقْتَنِي
مِن نَّارٍ
وَخَلَقْتَهُ
مِن طِينٍ {76} قَالَ
فَاخْرُجْ
مِنْهَا
فَإِنَّكَ
رَجِيمٌ {77}
وَإِنَّ
عَلَيْكَ
لَعْنَتِي
إِلَى يَوْمِ الدِّينِ {78}
قَالَ رَبِّ
فَأَنظِرْنِي
إِلَى
يَوْمِ
يُبْعَثُونَ
{79} قَالَ
فَإِنَّكَ
مِنَ الْمُنظَرِينَ
{80} إِلَى
يَوْمِ
الْوَقْتِ
الْمَعْلُومِ
{81} قَالَ
فَبِعِزَّتِكَ لَأُغْوِيَنَّهُمْ
أَجْمَعِينَ
{82} إِلَّا عِبَادَكَ
مِنْهُمُ
الْمُخْلَصِينَ
{83} |
75.
Buyurdu ki: "Ey İblis! Kendi ellerimle yarattığıma secdeden seni ne alıkoydu?
Büyüklendin mi? yoksa yücelerden mi oldun?"
76. Dedi
ki: "Ben ondan hayırlıyım. Beni ateşten yarattın, onu ise çamurdan
yarattın."
77.
Buyurdu ki: "Defol oradan, çünkü sen artık kovulansın.
78.
"Ve kıyamet gününe kadar da lanetim şüphesiz senin üzerinedir."
79. Dedi
ki: "Rabbim, o halde tekrar diriltilecekleri güne kadar bana mühlet
ver."
80.
Buyurdu ki: "O halde sen kendisine mühlet verilenlerdensin.
81.
"O belli zamanın gününe kadar."
82. Dedi
ki: "İzzetin hakkı için hepsini mutlaka azdıracağım.
83.
"Aralarından ihlasa erdirilmiş kulların müstesna."
"Buyurdu ki: Ey
İblis! Kendi ellerimle yarattığıma secdeden seni ne alıkoydu?" Secde
etmeni ne önledi, ne engel oldu'
Yüce Allah herşeyin
yaratıcısı olmakla birlikte A-dem'e ikram olmak üzere onu yaratmayı bizzat
kendi zatına izafe etmektedir. Bu ruhu, beyti (Kabeyi), nakayı (Allah'ın dişi
devesi) ve mescidleri kendi zatına izafe etmesi gibidir. İnsanlara karşılıklı
ilişkilerinde bildikleri, alışkın oldukları bir üslub ile hitab etmektedir.
Yaratılmışlardan başkanlık konumunda olan bir kimse ancak büyüklüğünü ortaya
koymak ve ona ikramda bulunmak üzere herhangi bir işi doğrudan kendi elleriyle
yapar. İşte burada da "el "in zikredilmesi bu anlamdadır.
Mücahid dedi ki: Burada
el teekküd ve ilişki anlamındadır. Bu da bizzat benim yarattığıma, .. demektir.
Bu bakımdan Yüce Allah'ın: "Rabbinin vechi kalıcıdır" (er-Rahman, 27)
buyruğu gibidir ki Rabbin kalıcıdır demek olur.
Bir diğer açıklamaya
göre; Yüce Allah'ın yaratmasında "el "deki benzetme, bu yaratmanın
nimet, güç ve kudret manasına olmadığını, aksine bunların Yüce Allah'ın zat
sıfatlarından iki sıfat olduğunu göstermektedir.
Bir başka açıklamaya
göre "el" ile kudreti kastetmiştir. Mesela, bu işe benim elim yetmez,
ağır yükü kaldırmaya benim iki elim yoktur, denilir. (Buna güç yetiremem demek
istenir,) Buna da yaratmanın ancak kudret ile gerçekleştiğine dair icmaın
varlığı delil teşkil etmektedir, şair de şöyle demektedir: "Afra'dan benim
de o sapasağlam dağların da, İki elimin yetemediği (güç yetiremediğim) şeyleri
yüklendim."
"Kendi ellerimle
yarattığıma" buyruğunun vasıtasız olarak yarattığıma anlamında olduğu da
söylenmiştir, Secde etmekten "büyüklendin mi yoksa" Rabbine karşı
büyüklük taslayarak "yücelerden mi oldun?"
Muhammed b. Salih'in
Şibl'den onun İbn Kesir'den rivayet ettiğine göre ve Mekkeliler: "Kendi
ellerimle .. büyüklendin mi?" şeklinde "elif"i vasl elifi olarak
okumuşlardır. Bu da haber anlamını ifade eder. O vakit "Yoksa" ımınkati'
olup "Hayır" anlamında olur.
O takdirde: "Yoksa
onlar onu kendiliğinden uydurdu mu derler?" (es-Secde, 3) buyruğu ve
benzerleri gibi olur. Bunu soru olarak kabul edenlere göre ise:
"Yoksa" lafzını istifham hemzesi gibi kabul ederler. Bu ise bir
takrir ve bir azardır. (Mealde olduğu gibi) Yani sen Adem'e secde etmeyi kabul
etmeyince, kendi kendine büyüklendin! Yoksa sen büyüklük taslayanlardan olup
bundan dolayı büyüklendin!
"Dedi ki: Ben ondan
hayırlıyım." el-ferra dedi ki: Araplar arasında: "Ben ondan
hayırlıyım ve ben ondan şerliyim" diyen (ve bu arada hayırlı ve şerli
lafızlarının başına ismi tafdil hemzesini getirenler) vardır. Asıl olan budur,
ancak çokça kullanım dolayısıyla (ayet-i kerimede de olduğu gibi) bu hemze
hazfedilmiştir.
"Beni ateşten
yarattın, onu ise çamurdan yarattın" diyerek ateşin çamurdan üstün
olduğunu ileri sürdü. Bu ise onun bir cahilliğidir, çünkü cevherler (madde
özleri) cins olarak birbiriyle aynı değerdedir. O bunları kıyas etmekle yanlış
bir kıyaslama yapmış oldu. Buna dair açıklamalar daha önceden el-Araf
Suresi'nde (12. ayet, 3. başlık ve devamında) geçmiş bulunmaktadır.
"Buyurdu ki: Defol oradan" cennetten "çünkü sen artık
kovulansın" Yıldızlarla ve yıldızlardan atılacak alevli ateşlerle kovulacak,
uzaklaştırılacaksın.
"Ve kıyamet gününe
kadar da lanetim" seni kovmam ve rahmetimden uzaklaştırmam "senin
üzerinedir." Bu buyrukla onun küfür üzere ısrar ettiği bize
anlatılmaktadır. Çünkü kıyamet gününde lanetleme kesilmiş olacaktır, sonra da
cehennem ateşine girmesi ile bu lanetleme gerçekleşmiş olacaktır.
"Dedi ki: O halde
Rabbim, tekrar diriltilecekleri güne kadar bana mühlet ver!" Lanetli
yaratık ölmemeyi istedi, ancak onun bu isteği kabul olunmadi. Bilinen bir vakte
kadar eceli ertelendi. Bu ise bütün mahlukatın öleceği gündür. Ona hiçbir
şekilde önem verilmediği için bu vakte kadar ertelendi.
"Dedi ki: İzzetin
hakkı için hepsini mutlaka azdıracağım." Adem'den ötürü Yüce Allah onu
kovup uzaklaştırınca, o da Allah'ın izzetine Ademoğullarını arzu ve isteklerini
kendilerine süslü göstermek, kalblerine şüpheler sokmak suretiyle saptıracağına
yemin etti. Buna göre "hepsini mutlaka azdıracağım" buyruğu onları
masiyetlere çağıracağım demektir.
Bununla birlikte kendisi
ancak vesvesede bulunabileceğini ve vesvese vermese dahi bir türlü ıslah
olmayacak kimseleri ancak bozup ifsada uğratacağını bilmişti. İşte bundan
dolayı: "Aralarından ihlasa erdirilmiş kulların müstesna" dedi. Yani
senin kendine ibadet için halis kıldığın ve bana karŞı koruduğun kimseler
müstesna. Buna dair açıklamalar da daha önceden el-Hicr Suresi'nde (40. ayetin
tefsirinde) geçmiş bulunmaktadır.
SONRAKİ SAYFA İÇİN AŞAĞIDAKİ LİNK’E
TIKLAYIN