ANA SAYFA             SURELER    KONULAR

 

SAFFAT

99

/

101

 

وَقَالَ إِنِّي ذَاهِبٌ إِلَى رَبِّي سَيَهْدِينِ {99}

 رَبِّ هَبْ لِي مِنَ الصَّالِحِينَ {100}

 فَبَشَّرْنَاهُ بِغُلَامٍ حَلِيمٍ {101}

 

99. Dedi ki: Ben Rabbime gidiciyim. Pek yakında beni doğru yola iletecektir.

100. "Rabbim, bana salihlerden bağışla!"

101. Biz de ona itaatkar bir oğul müjdesini verdik.

 

Bu buyruğa dair açıklamalarımızı iki başlık halinde sunacağız:

 

1- Hicret ve insanlardan Ayrılmak:

2- Allah'tan Salih Evlad dilemek:

 

1- Hicret ve insanlardan Ayrılmak:

 

Bu ayet-i kerime hicret ve uzlete çekilmek hususunda asli bir dayanaktır. Bu işi ilk yapan kişi İbrahim (a.s)'dır. Bu da Yüce Allah'ın onu ateşten kurtarması sırasında olmuştur.

"Dedi ki: Ben Rabbime gidiciyim." Yani kavmimin ve doğum yerim olan yerden Rabbime ibadet etme imkanı bulacağim yere hicret edeceğim. Çünkü niyet ettiğim bu hususta "pek yakında beni doğru yola iletecektir."

 

Mukatil dedi ki: İnsanlar arasında Lut ve Sara ile birlikte Arz-ı Mukaddes'e -ki Şam topraklarıdır- ilk hicret eden kişi odur.

 

Ben amelim ve ibadetimle, kalbim ve niyetimle gidiyorum, diye de açıklanmıştır. Buna göre onun gitmesi beden ile değil, amel iledir. Buna dair açıklamalar yeterli şekliyle el-Kehf Süresi'nde (10. ayet, 2. başlıkta) geçmiş bulunmaktadır.

 

Birinci görüşe göre ise Şam topraklarına ve Beytu'l-Makdis'e hicret etmek suretiyle (Rabbime gidiciyim) demek olur.

 

Şöyle de açıklanmıştır: O önce Harran'a doğru gitti ve orada bir süre kaldı.

Bir başka görüşe göre: O bu sözleri kavmi arasından kendisinden ayrılan kimselere söylemiştir. O takdirde bu ifade onlar için bir azar olur. Bir diğer görüşe göre o, bu sözleri ailesi halkından kendisiyle birlikte hicret eden kimselere söylemiştir. O zaman bu ifadeler onun tarafından yapılmış bir teşvik olur.

 

Bir görüşe göre de o bu sözlerini ateşe atılmadan önce söylemişti. Bu görüşe göre bu hususta iki türlü açıklama sözkonusudur: Birincisine göre ben Rabbimin benim hakkımdaki takdirine gidiyorum, demektir. İkincisine göre ise ben nasıl olsa öleceğim. Nitekim ölen kimseye: Yüce Allah'a gitti, denilmesi buna benzer. Çünkü o ateşe atılmak suretiyle öleceğini düşünmüştü. Çünkü içine atılan şeyleri yiyip bitirmek ateşin alışılagelmiş bir halidir. Nihayet ona: "Serin ve selamet ol. "(el-Enbiya, 69) denildi, işte o vakit İbrahim de ateşten kurtulmuş oldu.

 

Bu görüşe göre Yüce Allah'ın: "Pek yakında beni doğru yola iletecektir'' buyruğu iki türlü te'vil edilir. Birincisine göre "pek yakında beni doğru yola" yani o ateşten kurtuluş yoluna "iletecektir" demek olur. İkinci görüşe göre ise cennete (iletecektir) demektir. Peygamber (s.a.v.)'a yetişen kimselerden birisi olan Süleyman b. Surad dedi ki: Kavmi İbrahim (a.s.)'ı ateşe atmak istediklerinde odun toplamaya başladılar. Yaşlı bir kadın sırtı üzerinde odun taşıyıp: Ben bunu şu ilahlarımızdan sözeden kimse için götürüyorum, diyordu. İbrahim (a.s) ateşe atılmak istenince o da: "Ben Rabbime gidiciyim dedi." Ateşe atılınca da: "Hasbiyallahu ve ni'me'l-vekil: Bana Allah yeter, O ne güzel vekildir" dedi. Bunun üzerine Yüce Allah da: "Eyateş! ibrahim 'e karşı serin ve selamet ol'' (el-Enbiya, 69) diye buyurdu. Bunun üzerine Lut'un babası -ki İbrahim'in amcası olur, Lut amcası oğlu idi- şöyle dedi: Ateşin onu yakmayışının sebebi, onun bana olan akrabalığıdır. Bunun üzerine Yüce Allah ateşten bir parça gönderip onu yakt!.

 

2- Allah'tan Salih Evlad dilemek:

 

"Rabbim, bana salihlerden bağışla!" Yüce Allah ona kendisini kurtaracağını bildirince o da gurbette teselli bulacağı bir evlat ile kendisine destek göndermesi için Allah'a dua etti. Bu husustaki açıklamalar daha önce Al-i İmran Suresi'nde (37-38. ayetler, 3. başlık ve devamında) geçmiş bulunmaktadır.

 

İfadede hazfedilmiş sözler vardır. Rabbim bana salihler arasından salih bir evlat bağışla demektir. Bu gibi hazfler pek çoktur.

 

Yüce Allah da: "Biz de ona itaatkar bir oğul müjdesini verdik" diye buyurmaktadır. Yani bu evlat yaşını, başını alacağı sırada halim Gtaatkar) olacaktır. Bu evladın uzun süre hayatta kalacağı müjdesi verilmiş gibidir. Çünkü küçük çocuk şu şekilde nitelendirilmez. Bu müjde de daha önce Hud Suresi'nde (69. ayetin tefsirinde) geçtiği üzere melekler vasıtasıyla verilmişti. Yine bu husus ileride ez-Zariyat Suresi'nde (24-28. ayetlerin tefsirinde) de gelecektir.

 

SONRAKİ SAYFA İÇİN AŞAĞIDAKİ LİNK’E TIKLAYIN

 

Saffat 102-113

 

 

 

ANA SAYFA             SURELER    KONULAR