SAFFAT 97 / 98 |
قَالُوا
ابْنُوا
لَهُ
بُنْيَاناً
فَأَلْقُوهُ فِي
الْجَحِيمِ {97} فَأَرَادُوا
بِهِ
كَيْداً
فَجَعَلْنَاهُمُ
الْأَسْفَلِينَ
{98} |
97.
Dediler ki: "Onun için bir bina yapın, sonra da onu alevli ateşin içine
atın."
98. Ona
kötülük yapmak istediler. Biz de onları en aşağılıklar kıldık.
"Dediler ki: Onun
için bir bina yapın" yani daha önce el-Enbiya Süresi'nde (68-69)
açıklandığı üzere getirdiği delillerle onları yenik düşürünce, ona ne
yapacakları hususunda birbirleriyle danıştılar ve: "Onun için bir bina
yapın" dediler. Orayı odunla doldurun ve ateşe verin, sonra da onu bu ateşin
içine atın. İşte (buyrukta sözü edilen) "Alevli ateş: cahim" budur.
İbn Abbas dedi ki: Onlar
yukarı doğru uzunluğu otuz arşın olan taştan bir duvar inşa ettiler. Onu ateşle
doldurdular, İbrahim'i de içine attılar.
Abdullah b. Amr b. el-As
dedi ki: İbrahim (a.s) o ateşin yandığı yapıya atılınca: "Hasbiyallahu ve
ni'me'l-vekil: Bana Allah yeter, O ne güzel vekildir" dedi.
"el-Cahim: Alevli
ateş" lafzındaki elif ve lam zamire delalet etmektedir ki "onun
alevli ateşine ... " demektir ki, bu da o binanın içindeki alevli ateş
anlamındadır.
Taberi'nin naklettiğine
göre bunu söyleyen kişinin adı Heyzen olup Farisilerin, bedevilerinden olan bir
adamdır. Onların göçebeleri Türklerdir. Şu hadiste kendisinden sözedilen kişi
odur: "Bir adam giyindiği elbisesi ile böbürlenerek yürüyor iken yerin
dibine geçirildi. Kıyamet gününe kadar yerin dibine geçirilmeye devam
edecektir." Doğrusunu en iyi bilen Allah'tır.
"Ona"
İbrahim'e "kötülük" anlamındaki "el-keyd" hile ve tuzak
demektir. Yani onu helak etmek için hileye başvurmak "istediler. Biz de
onları en aşağılar kıldık." Kahredilmişler, yenilgiye uğrayanlar kıldık.
Çünkü onların bertaraf etme imkanını bulamadıkları bir şekilde delili ortaya
çıkmış oldu. Onların hile ve tuzakları, onun doğruluğunun delilini hiçbir
şekilde çürütemedi, etkileyemedi.
SONRAKİ SAYFA İÇİN AŞAĞIDAKİ LİNK’E
TIKLAYIN