ANA SAYFA             SURELER    KONULAR

 

SAFFAT

171

/

179

وَلَقَدْ سَبَقَتْ كَلِمَتُنَا لِعِبَادِنَا الْمُرْسَلِينَ {171} إِنَّهُمْ لَهُمُ الْمَنصُورُونَ {172} وَإِنَّ جُندَنَا لَهُمُ الْغَالِبُونَ {173} فَتَوَلَّ عَنْهُمْ حَتَّى حِينٍ {174} وَأَبْصِرْهُمْ فَسَوْفَ يُبْصِرُونَ {175} أَفَبِعَذَابِنَا يَسْتَعْجِلُونَ {176} فَإِذَا نَزَلَ بِسَاحَتِهِمْ فَسَاء صَبَاحُ الْمُنذَرِينَ {177} وَتَوَلَّ عَنْهُمْ حَتَّى حِينٍ {178} وَأَبْصِرْ فَسَوْفَ يُبْصِرُونَ {179}

 

171. Andolsun ki gönderilmiş kullarımıza önceden şu sözümüz verilmiştir:

172. Muhakkak onlar, elbette onlar zafere erdirilenlerdir;

173. "Muhakkak Bizim ordumuz, elbette onlar galip olanlardır."

174. Artık bir vakte kadar onlardan yüz çevir.

175. Onlara göster, onlar da yakında göreceklerdir.

176. Acaba onlar azabımızı mı acele istiyorlar?

177. Onların alanlarına inince, o korkutulanların sabahı ne kötü olur!

178. Artık bir Zamana kadar onlardan yüz çevir.

179. (Onlara) göster, onlar da yakında göreceklerdir.

 

"Andolsun ki gönderilmiş kullarımıza önceden şu sözümüz verilmiştir" buyruğunu el-Ferra; (sözümüz) mutluluk ile (mutlu olacaklarına dair) verilmiştir, diye açıklamıştır.

Bir görüşe göre buradaki "söz"den kasıt Yüce Allah'ın: "Allah: Andolsun ki Ben ve peygamberlerim mutlaka galib geleceğim, diye yazmıştır. "(el-Mücadele, 21) buyruğunu kastetmektedir.

 

el-Hasen: Şeriat sahibi peygamberlerden hiçbir kimse öldürülmüş değildir, demiştir.

"Muhakkak onlar, elbette onlar zafere erdirilenlerdir." Yani gerek delil ile, gerek galip gelmek suretiyle yardım vaadi onlara verilmiştir.

 

"Muhakkak Bizim ordumuz, elbette onlar galip olanlardır." Buradaki: "Galip olanlar" buyruğunun çoğul gelmesi (ordu lafzının) manasına binaendir. Eğer onun lafına uygun olarak gelmiş olsaydı, "Elbette o, galip gelen" şeklinde olması gerekirdi.

Yüce Allah'ın: "Burada grublardan yenilgiye uğratılmış bir ordu" (Sad, 11) buyruğunda olduğu gibi.

 

eş-Şeybani dedi ki: Burada bu lafzın çoğul olarak gelmesi ayet sonu oluşu ndan dolayıdır.

"Artık bir vakte kadar onlardan yüz çevir." Katade ölünceye kadar, ez-Zeccac kendilerine tanınmış süreye kadar, diye açıklamıştır.

 

İbn Abbas, Bedir'de öldürülecekleri vakte kadar diye açıklamıştır. Mekke fethi vaktine kadar da söylenmiştir. Ayet-i kerimenin kılıç (savaşı emreden) ayeti ile nesholduğu da söylenmiştir.

 

"Onlara göster, onlar da yakında göreceklerdir" buyruğu hakkında Katade dedi ki: Görmenin kendilerine fayda vermeyeceği bir zamanda göreceklerdir. Allah tarafından: "Umulur ki" tabiri vücub (gereklilik) ifade eder. Burada "göstermek" tabirinin kullanılması, işin oldukça yakın olduğunu anlatmak içindir. Pek yakında onlar görecekler, demektir. Anlamın şöyle olduğu da söylenmiştir: Onlar kıyamet gününde azabı göreceklerdir.

"Acaba onlar azabımızı mı acele istiyorlar?" Aşırı derecedeki yalanlamalarından ötürü bu azap ne zaman gerçekleşecektir, diyorlardı. Azabın çabuk gelmesini istemeyin, çünkü o mutlaka başınıza gelecektir, demektir.

 

"Onların alanlarına" azab "inince, o korkutulanların sabahı ne kötü olur!" ez-Zeccac dedi ki: Onların azabı öldürülmek ile idi.

 

"Alanlarına" buyruğu es-Süddi ve başkalarından nakledildiğine göre evlerine, yurtlarına demektir. (Alan anlamı verilen): "Saha" ile "sahse" sözlükte evin genişçe avlusu demektir. el-Ferra: "onların alanlarına inmesi" ile onlara inmesi aynı anlamdadır, demiştir.

 

"O korkutolanların sabahı ne kötü olur!" Azab ile uyarılıp korkutulanların sabahı ne kötü olacaktır!

 

Bu buyrukta: "Onların sabahı ne kötü sabah olacaktır!" anlamında bir takdir sözkonusudur.

Özellikle "sabah"ın sözkonusu edilmesi azabın onlara sabah vakti geldiğinden dolayıdır. Enes (r.a)'ın rivayet ettiği şu hadis de bu türdendir: Rasulullah (s.a.v.) Hayber'e gittiğinde, onlar da beraberlerinde çapaları, kazmaları bulunduğu halde tarlalarına çıkıyor iken: Muhammed ve ordusu geldi, dediler ve kalelerine geri döndüler. Bunun üzerine Peygamber (s.a.v.) şöyle buyurdu: "Allahu ekber, harab oldu Hayber. Çünkü biz bir kavmin sahasına indik mi o uyarılıp korkutulanların sabahı çok kötü olur."

 

İşte bu da "onların alanlarına inince" buyruğunun anlamını açıklamaktadır ki, bununla Peygamber (s.a.v.)'ı kastetmektedir.

 

"Artık bir zamana kadar onlardan yüz çevir" buyruğu tekid olmak üzere tekrar edildiği gibi aynı şekilde ("onlara) göster, onlar da yakında göreceklerdir" buyruğu da tekid olmak üzere tekrarlanmıştır.

 

SONRAKİ SAYFA İÇİN AŞAĞIDAKİ LİNK’E TIKLAYIN

 

Saffat 180-182

 

 

 

ANA SAYFA             SURELER    KONULAR