ANA SAYFA             SURELER    KONULAR

 

YASİN

9

/

11

وَجَعَلْنَا مِن بَيْنِ أَيْدِيهِمْ سَدّاً وَمِنْ خَلْفِهِمْ سَدّاً فَأَغْشَيْنَاهُمْ فَهُمْ لاَ يُبْصِرُونَ {9}

 وَسَوَاء عَلَيْهِمْ أَأَنذَرْتَهُمْ أَمْ لَمْ تُنذِرْهُمْ لاَ يُؤْمِنُونَ {10}

 إِنَّمَا تُنذِرُ مَنِ اتَّبَعَ الذِّكْرَ وَخَشِيَ الرَّحْمَن بِالْغَيْبِ فَبَشِّرْهُ بِمَغْفِرَةٍ

وَأَجْرٍ كَرِيمٍ {11}

 

9. Hem Biz, onların önlerinden bir sed ve ardlarından da bir sed çektik. Gözlerini de perdeledik. Artık onlar görmezler.

10. Onları uyarsan da, uyarmasan da onlar için birdir. Artık onlar inanmazlar.

11. Sen ancak Zikr'e uyan ve gayb ile Rahman'dan kalbinden saygı duyarak korkan kimseleri uyarırsın. İşte böylesini bir mağfıret ve kerim bir ecirle müjdele!

 

"Hem Biz, onların önlerinden bir sed ve ardlarından da bir sed çektik" buyruğu hakkında Mukatil şöyle demektedir: Ebu Cehil Peygamber (s.a.v.)'a elini uzatamayıp taş da elinden düşmüş olduğu halde arkadaşlarının yanına geri dönünce Mahzumoğullarından bir başka kişi taş alıp: Ben onu bu taşla öldüreceğim, dedi. Peygamber (s.a.v.)'e yaklaşınca, Allah gözlerini kör etti, Peygamber (s.a.v.)'ı göremedi. Arkadaşlarına geri döndüğünde onlar kendisine sesleninceye kadar onları farkedemedi. İşte ayet-i kerimenin manası budur.

 

Muhammed b. İshak da bu husustaki rivayetinde şunları söylemektedir: Rabia'nın iki oğlu Utbe ve Şeybe ile Ebu Cehil ile ümeyye b. Halef, Peygamber (s.a.v.)'a eziyet etmek için sürekli gözetleyip duruyorlardı. Yasin Suresi'ni okuyarak onların bulundukları yere geçti. Elindeki toprağı üzerlerine attı ve: "Hem Biz, onların önlerinden bir sed ve ardlarından bir 'Sed çektik" buyruklarını okudu. Peygamber (s.a.v.) yanlarından geçip gidinceye kadar başlarını önlerinden kaldırmadılar. Bu husus Daha Önceden İsra Süresi'nde (45. ayetin tefsirinde) geçtiği gibi "sed"e dair açıklamalar da daha önceden (94. ayet 1. başlıkta) geçmiş bulunmaktadır. "Sed"kelimesinin, "sin" harfi ötreli (süd şeklinde) ile üstün (sed şeklinde) olarak söylenmesi iki ayrı söyleyiştir. "Gözlerini de perdeledik." Yani gözlerini örttük. Bakara Suresi'nin baş taraflarında (7. ayet, 9. başlıkta) buna dair açıklamalar geçmiş bul unmaktadır.

 

İbn Abbas, İkrime ve Yahya b. Ya'mer "gözlerini de perdeledik" anlamındaki buyruğu; "Gece körlüğü gibi onların gözlerini zayıflattık"anlamıncia "ğayn" ile değil de "ayn" ile okumuşlardır. Şair de şöyle demiştir: "Ne zaman onunyanına gidersen, On un ateşinin ışığı dolayısıyla göremez olursun."

 

Yüce Allah da: "Kim Rahman'ın zikrinigörmezliktengelirse ... " (ez-Zuhruf, 36) diye buyurmaktadır. Her iki okuyuşun da anlamı birbirine yakındır, anlam da onları kör ettik şeklindedir, Nitekim şair şöyle demiştir: "Bunca musibetlerden ötürü -babasız kalasıca- yeryüzü, Bana karşı hep -sedlerle doluverdi. Oradaki tepecik bir yeri bulamıyorum, -el-Uzeyb ile Murad toprakları arasında."

 

"Artıkonlar" Katade'nin açıklamasına göre hidayeti "göremezler." Bir diğer açıklamaya göre de onu öldürmek için kendi aralarında karar aldıklarında Muhammed'i göremezler, demektir. Bu açıklamayı es-Süddi yapmıştır.

 

ed-Dahhak dedi ki: "Hem Biz, onların önlerinden" dünyada "bir sed ve ardlarından" ahirette "de bir sed çektik." Yani onlar hem öldükten sonra dirilişi göremediler, hem dünyada şer'i hükümleri kabul etmeyecek şekilde körleştiler. Yüce Allah, şöyle buyurmaktadır: ''Biz, rmlara yakın arkadaşlar kıldık. 'Onlar da önlerinde ve arkalarında olanı kendilerine süslediler. "(Fussilet, 25) Yani onlara dünyayı süslü gösterdiler ve ahireti yalanlamaya çağırdılar.

 

Şöyle de açıklanmıştır: Buna göre; "hem Biz, onların önlerinden bir sed" yani dünya aldanışı "ve ardlarından da bir sed" ahireti yalanlayışı "çektik" demek olur. Bir başka açıklamaya göre: "Önlerinden" ahirette demektir, "ardlarından'" da dünyada demektir.

"Onları uyarsan da, uyarmasan da onlar için birdir. Artık onlar iman etmezler" buyruğuna dair açıklamalar daha önceden el-Bakara Suresi'nde (6. ayetin tefsirinde) geçmiş bulunmaktadır. Ayet-i kerime Kaderiye'nin ve diğerlerinin görüşlerini de reddetmektedir.

 

İbn Şihab'dan rivayete göre Ömer b. Abdu'l-Aziz kaderiyeci Gaylan'ı huzuruna getirtmiş ve ona şöyle demiş: Ey Gaylan! Aldığım habere göre sen kaderiye görüşünü benimsiyormuşsun. o: Bana iftira ediyorlar, ey mü'minlerin emiri, demiş. Daha sonra da şöyle dedi: Ey mü'minlerin emiri! Yüce Allah'ın: "Gerçekten Biz, insanı karışık bir nutfeden yarattık. Onu sınar dururuz. Bu nedenle onu ışiten ve gören yaptık. Gerçekten Biz ona yolu gösterdik. ister şükredici olsun, ister nankör olsun. "(el-İnsan, 2-3) buyruğu hakkında ne dersin? Ömer b. Abdu'l-Aziz dedi ki: Ey Gaylan oku. Gaylan okumaya devam etti. Nihayet Yüce Allah'ın: "Artık kim dilerse, Rabbine doğru bir yol alır. "(el-İnsan, 29) buyruğuna kadar geldi. Yine ona: Oku, dedi. O da Yüce Allah'ın: ''Ama Allah dilemedikçe siz de dileyemezsiniz." (el-İnsan, 30) buyruğunu okuyunca, Gaylan: Allah'a yemin ederim ey mü'minlerin emiri! Hiçbir zaman Allah'ın Kitabında bu ayetin varlığını farketmemiştim. Bu sefer ona: Ey Gaylan Yasin Suresi'nin baş taraflarını oku, dedi. O da Yasin Suresi'ni okumaya başladı. Nihayet: "Onları uyarsan da, uyarmasan da onlar için birdir. Artık onlar inanmazlar" ayetine kadar geldi. Bu sefer Gaylan: Allah'a yemin ederim, ey mü'minlerin emiri! Bundan önce bu ayeti sanki hiç okumamış gibiyim. Şahid ol ey mü'minlerin emiri, ben tevbe ediyorum. Bunun üzerine Ömer b. Abdu'l-Aziz dedi ki: Allah'ım, eğer samimi ise tevbesini kabul buyur ve ona sebat ver. Şayet yalan söylüyorsa ona acımayacak bir kimseyi musallat kıl ve onu mü'minlere bir ibret yap. Daha sonra Hişam onu yakaladı, el ve ayaklarını kesip onu astı. İbn Avn dedi ki: Ben onu Dımaşk (Şam) kapısı yanında asılmış gördüm. Bu halin ne oluyor, ey Gaylan? diye sorduk, o şu cevabı verdi: Salih insan Ömer b. Abdü'l-Aziz'in bedduası beni tuttu, dedi.

 

"Sen ancak Zikr'e uyan" yani Kur'an'a uyup onun gereğince amel eden "ve gayb ile" yani Katade'nin açıklamasına göre görülmeyen azabı ve ateşi dolayısı ile "Rahman'dan kalbinden saygı duyarak korkan kimseleri uyarırsın." Bir açıklamaya göre; sen insanların görmediği ve tek başına kaldığı zaman Allah'tan korkan kimseleri uyarırsın. "İşte böylesini" günahları için "bir mağfiret ve kerim bir ecirle" yani cennet ile "müjdele!"

 

SONRAKİ SAYFA İÇİN AŞAĞIDAKİ LİNK’E TIKLAYIN

 

Yasin 12

 

 

 

ANA SAYFA             SURELER    KONULAR