YASİN 12 |
إِنَّا
نَحْنُ
نُحْيِي
الْمَوْتَى
وَنَكْتُبُ مَا
قَدَّمُوا
وَآثَارَهُمْ
وَكُلَّ
شَيْءٍ
أحْصَيْنَاهُ
فِي إِمَامٍ
مُبِينٍ |
12. Muhakkak Biz,
ölüleri diriltiriz. Onların ileri gönderdiklerini de, izlerini de yazarız. Biz,
herşeyi önder bir kitabta tesbit etmişizdir.
Bu buyruğa dair
açıklamalarımızı dört başlık halinde sunacağız:
1- Ölülerin Diriltilmesi:
2- insanın Yaptığı Herşey Tesbit
Edilmektedir:
3- Uzak Yerden Mescide Gelmek ve Yakın
Mescidi Bırakıp Uzak Mescide Gitmek:
4- Bazı Lafızların Nahiv Açısından
Açıklaması:
1- Ölülerin
Diriltilmesi:
Yüce Allah:
"Muhakkak Biz, ölüleri diriltiriz" buyruğu ile bizlere, inkarcıların
kanaatlerini reddederek ölüleri dirilteceğini haber vermektedir.
ed-Dahhak ile el-Hasen
şöyle açıklamışlardır: Yani Biz, onları cehaletten sonra iman ile diriltiriz.
Ancak birinci açıklama daha kuvvetlidir, yani amellerinin karşılığını görmeleri
için ba's ile onları dirilteceğiz, kabirlerinden kaldıracağız.
Daha sonra Yüce Allah,
izlerin dahi yazılacağını hatırlatarak onları tehdit etmektedir ki, bu da bir
sonraki başlığın konusudur.
2- insanın Yaptığı
Herşey Tesbit Edilmektedir:
Yüce Allah, herşeyin ve
insanın bütün yaptıklarının tesbit edildiğini bize bildirmekte (ve böylelikle
inkarcıları tehdit etmektedir.)
Katade dedi ki: Bu,
yapılan herbir ameli tesbit ediyoruz, demektir. Mücahid Ve İbn Zeyd de böyle
açıklamışlardır. Yüce Allah'ın şu buyrukları da bunu andırmaktadır: ''Herkes
önden neyi yollamış, geriye neyi bıraktıysa bilmiş olacaktır.'' (el-İnfitar,
5); ''O gün insana önden yolladığı şeyler ile geriye bıraktığı şeyler haber verilir.
"(el-Kıyame, 13); ''Allah tan korkun! Herkes yarın için ne hazırladığına
bir baksın." (el-Haşr, 18) O halde geriye kalan ve insanlar tarafından
anılan şeyler, insanın hayır ya da şer türündert yaptığı şeylerdir ve insan
bunların karşılığını görecektir. Geriye kalan, öğrettikleri bir ilim, tasnif
ettikleri bir kitap yaptıkları bir vakıf, mescid, ribat, köprü Ve buna benzer
yaptıkları bir bina gibi bıraktıkları güzel eserlerdir. Yahut ta bazı
zalimlerin müslümanların başına geçirdikleri bir görev yahut onların zarara
uğramalarına sebeb teşkil eden ortaya çıkartılmış bir yol ya da Allah'ı
zikretmekten alıkoyan şarkı nağmeleri ve oyalayıcı şeyler gibi ortaya
çıkardıkları herhangi bir kötülüktür. İşte başkalarının sonradan gelip takip
ettikleri herbir güzel yol ile herbir kötü yol da böyledir.
Bir açıklamaya göre de
burada sözü edilen "izler" mescidlere yürüyüp gidenlerin izleridir.
İşte Ömer; İbn Abbas ve Said b. Cübeyr bu anlama göre yorumlamışlardır. Yine
İbn Abbas'tan gelen rivayete göre "izlerini" buyruğu mescidlere
attıkları adımlarını da yazarız, demektir.
en-Nehhas der ki: Bu, bu
hususta yapılmış en uygun açıklamadır. Çünkü ayet-i kerimenin bu hususta
indiğini söylemiştir. Zira ensarın evleri mescidden oldukça uzaktı. Peygamber
(s.a.v.), kendisine kadar ulaşan merfu hadiste şöyle buyurmuştur: "Mümin)
mescide gitmek üzere çıkacak olursa, attığı herbir adım dolayısıyla ona bir
hasene yazılır ve attığı herbir adım dolayısıyla bir günahı silinir. Hem
gidişinde, hem de dönüşünde bu böyledir."
Derim ki: TirmizI'de Ebu
Said el-Hudri'den şöyle dediği kaydedilmektedir: Selimeoğulları Medine'nin
uzakça bir yerinde meskun idiler. Mescidin yakınına taşınmak istediler. Bunun
üzerine şu: "Muhakkak Biz, ölüleri diriltiriz. Onların ileri
gönderdiklerini de, izlerini de yazarız" ayeti nazil oldu. Resulullah
(s.a.v.): "Şüphesiz sizin izleriniz de yazılır" diye buyurdu, onlar
da yerlerini değiştirmediler. (Tirmizi) dedi ki: Bu, es-Sevri'nin rivayeti ile
hasen ve garib bir hadistir.
Müslim'in Sahih'inde de
Cabir b. Abdullah'tan şöyle dediği kaydedilmektedir: Selimeoğulları mescidin
yakın bir yerine gelip yerleşmek istediler. (Cabir) dedi ki: O sırada etraftaki
arsalar da boştu. Peygamber (s.a.v.) bu durumu öğrenince şöyle dedi: "Ey
Selimeoğulları! Yurdunuzdan ayrılmayınız, izleriniz yazılır. Yurdunuzdan
ayrılmayınız, izleriniz yazılır." Bunun üzerine onlar da: Yerimizden
ayrılmak bu durumda hoşumuza gitmezdi, dediler.
Sabit el-Bünani dedi ki:
Ben Enes ile namaza gitmek üzere yürüyordum. Hızlıca yürümeye koyulunca, namaz
bittikten sonra beni tuttu ve şöyle dedi: Peygamber (s.a.v.) ile birlikte
yürüyorken hızlanıverdim. Beni namaz bittikten sonra alıkoydu ve bana dedi ki:
"Sen izlerin dahi yazıldığını bilmiyor musun?'' İşte bu, bu ayet-i
kerimenin bu hususa delil gösterildiğini ortaya koymaktadır.
Katade, el-Hasen ve
-yine- Mücahid şöyle demişlerdir: Bu ayet-i kerimedeki "izler"den
kasıt atılan adımlardır.
es-Sa'lebi de Enes'den
şöyle dediğini nakletmektedir: İzlerden kasıt, cuma namazına gitmek üzere
atılan adımlardır. "İzler (el-asar)"in tekili "eser" diye
gelir. "Esr" diye geldiği de söylenmiştir.
3- Uzak Yerden Mescide
Gelmek ve Yakın Mescidi Bırakıp Uzak Mescide Gitmek:
Bu ayetin anlamını
tefsir eden hadis-i şeriflerde, mescidden uzaklığın daha faziletli olduğuna
delil vardır. Eğer mescide yakın ise yakın mescidi bırakıp daha uzak bir
mescide gidebilir mi? Bu hususta görüş ayrılığı vardır. Enes'ten gelen rivayete
göre o, yeni yapılmış (yakın) mescidi bırakıp (uzaktaki) eski mescide gidermiş.
Başkasından gelen
rivayete göre ise; uzak mescide gitmek daha büyük bir ecri gerektirir. Ancak
el-Hasen ve başkaları bunun mekruh olduğunu kabul ediyorlardı. el-Hasen şöyle
demiştir: Yakınındaki mescidi bırakıp başka bir mescide gitmez. Malik'in kabul
ettiği görüş de budur.
Yakınındaki mescidi
bırakıp büyük mescide (camiye) gitmek hususunda da iki görüş vardır. İbn
Mace'nin kaydettiği rivayete göre Enes b. Malik şöyle demiştir: Resülullah
(s.a.v.) buyurdu ki: "Kişinin evinde kıldığı namaz bir namazdır.
Kabilelerin mescidinde kıldığı namaz yirmibeş namaz gibidir. Cumaların
kılındığı mescidde kıldığı namaz da beşyüz namaza bedeldir."
4- Bazı Lafızların
Nahiv Açısından Açıklaması:
Hadis-i şerifte geçen:
"Yerlerinizden ayrılmayınız" lafzı iğra olmak üzere nasbedilmiştir.
Orada kalınız, yerlerinizden asla ayrılmayınız, demektir. "Yazılır"
lafzı ise bu emrin cevabı olarak cezmedilmiştir.
"Her şeyi"
lafzı, "Tesbit etmişizdir" fiilinin delalet ettiği gizli bir fiil ile
nasbedilmiştir. Sanki: "Biz, herşeyi yazdık, onları yazdık" denilmiş
gibidir (iştiğal).
Bunun mübteda olarak
merfu gelmesi caiz olmakla birlikte nasbedilmesi daha uygundur. Böylelikle
fiilin amel ettiği lafız, daha önce gelen fiilin amel ettiği diğer lafza
atfedilebilsin. el-Halil ve Sibeveyh'in görüşü de budur.
"Önder kitab
(imam)"dan kasıt ise, delil teşkil eden, kendisine uyulan kitab demektir.
Mücahid, Katade ve İbn Zeyd bununla Levh-i Mahfuz'u kastetmektedir,
demişlerdir. Bir kesim de bununla amel defterlerini kastetmiştir, demişlerdir.
SONRAKİ SAYFA İÇİN AŞAĞIDAKİ LİNK’E
TIKLAYIN