|
YASİN 1 / 5 |
بِسْمِ
اللهِ
الرَّحْمنِ
الرَّحِيمِ يس {1}
وَالْقُرْآنِ
الْحَكِيمِ {2} إِنَّكَ
لَمِنَ
الْمُرْسَلِينَ
{3} عَلَى صِرَاطٍ
مُّسْتَقِيمٍ
{4} تَنزِيلَ
الْعَزِيزِ
الرَّحِيمِ {5} |
1.
Yasin.
2. Çok
hikmetli Kur'an hakkı için.
3.
Muhakkak sen gönderilmiş peygamberlerdensin.
4.
Dosdoğru bir yol üzerindesin.
5. Güçlü
ve intikam alıcı, çok rahmet edici tarafından indirilmedir.
"Yasin" buyruğu
bir kaç türlü okunmuştur. Medineliler ile el-Kisai "Yasin. Çok hikmetli
Kur'an hakkı için" buyruğunda yer alan "Yasin"in sonundaki
"nun"u "vav"a idgam ile okumuşlardır. Ebu Amr el-A'meş ve
Hamza ise "nun"u izhar ile: (...) diye, İsa b. Ömer; (...) şeklinde
nun harfini nasb ile İbn Abbas, İbn Ebi İshak ve Nasr b. Asım; (...) şeklinde
nun harfini esre ile okumuşlardır. Harun el-Aver ve Muhammed b. esSemeyka;
(...) şeklinde "nun" harfini ötreli okumuşlardır. Böylece bunlar beş
kıraat olmaktadır.
Birinci kıraat olan
idgamlı kıraat Arapçada ön görülen bir kıraat şeklidir.
Çünkü sakin
"nun" "vav"a idgam edilir. "Nun" harfini izhar
ile okuyan kimse de bunu şöyle açıklar: Hece harfleri üzerlerinde vakıf yapmak
suretiyle okunur. İdgam ancak idrac ile okuma halinde sözkonusudur.
Sibeveyh nasb ile
okuyuşu sözkonusu etmiş ve bunu iki türlü açıklamıştır: Birincisi, mef'ul
olarak kabul edip munsarıf kabul etmemektir. Çünkü ona göre bu A'cemi (yani
Arapça olmayan) ve "Habil" konumunda bir isimdir. İfadenin takdiri:
"Yasin'i hatırla" şeklindedir. Ayrıca Sibeveyh bunu surenin ismi
olarak değerlendirmiştir. Onun diğer görüşüne göre bu; "Nasıl ve
nerede" lafızları gibi fetha üzere mebnidir.
Esreli okuyuşa gelince,
el-Ferra'nın iddiasına göre bu Arapların: "Yemin olsun ki
yapmayacağım" tabirlerini andırmaktadır. Buna göre; "Yasin (hakkı
için)" yemin olmaktadır. İbn Abbas da böyle demiştir.
Bunun: "Dün,
Hazami, bunlar, Rakaşi"ye (ve benzeri sonu kesre üzere mebni
kelimelere)" benzediği de söylenmiştir.
Ötreli okuyanlar: "
... den beri, orası, yanlız, asla" kelimeleri ile, müfred münada olarak;
"Ey adam" deyip vakıf yapanların söyleyişine benzeterek okumuşlardır.
İbn es-Semeyka' ve Harun
der ki: Bunun tefsiri ile ilgili olarak: "Ey adam" anlamında olduğu
rivayeti de gelmiştir. Buna en uygun olan ise (sin harfinin) ötreli
okunmasıdır.
İbnu'l-Enbari der ki bu
sürenin bir başlangıcıdır, diyen kimselerin görüşüne göre "Yasin"
diye vakıf yapmak güzeldir. Yasin, ey adam demektir, diyenler ise bunun
üzerinde vakıf yapmazlar. İbn Abbas, İbn Mesud ve başkalarından gelen rivayete
göre bunun manası: Ey insandır. Bunlar aynı zamanda Yüce Allah'ın: "Ali
Yasin'e (ılyas'a) selam olsun. " (es-Saffat, 130) buyruğunu, Muhammed'in
aline selam olsun, diye açıklamışlardır.
Said b. Cübeyr de şöyle
demektedir: Bu Muhammed (s.a.v.)'ın isimlerinden birisidir. Buna delil de Yüce
Allah'ın: "Muhakkak sen gönderilmiş peygamberlerdensin" buyruğudur.
es-Seyyid el-Himyeri de şöyle demektedir: "Ey nefs! Samimi sevgi ile
olanca gayretinle, Kimseye içten öğüt verme; Ali Yasin'den başkalarına."
Ebu Bekr el-Verrak: Ey
insanların efendisi demektir, diye açıklamıştır.
Bunun Allah'ın
isimlerinden birisi olduğu da söylenmiştir. Bu da Malik'in görüşüdür. Eşheb
ondan şöyle demektedir: Ben ona: Herhangi bir kimse Yasin adını alabilir mi?
diye sordum, o da: Yüce Allah'ın: "Yasin, çok hikmetli Kur'an hakkı
için" buyruğu dolayısıyla olmaması gerektiği görüşündeyim. Çünkü Yüce
Allah: Bu Benim adımdır, Yasin'dir diye buyurmaktadır, dedi.
İbnu'l-Arabi der ki: Bu
çok üstün bir açıklamadır. Çünkü kulun Yüce Rabbin adını alması kendisinde o
ismin bir manası bulunması halinde caiz olur. Alim, kadir, murid, mütekellim
gibi. Malik'in: "Yasin" adının insana verilmesini kabul etmeyişi
anlamı bilinemeyen Allah'ın isimlerinden bir isim oluşundan dolayıdır ve bu
anlam, Yüce Rabbin kendine has olan hususiyetlerinden birisinin adı da
olabilir. O vakit kulun böyle bir isim almaya kalkışması da caiz olmaz.
Şayet Yüce Allah:
''İlyas'a (ali Yasin'e) selam olsun. >? (es-Saffat, 130) diye buyurmuştur.
(Buna ne cevab verilir)? denilecek olursa, şöyle deriz: Bu, harfleri
hecelenebilen bir şekilde yazılmıştır. O bakımdan bunun isim olarak
kullanılması caizdi);'. Malik, hadleri hecelenebilecek şekilde (kelime halinde)
yazılmamış olan ile ilgin olarak açıklamada bulunmuştur. Buna sebep ise
izahındaki zorluktur. Doğrusunu en iyi bilen Allah'tır.
Kimi ilim adamı da şöyle
demiştir: Yüce Allah, bu sureye Ya ve Sin harfleri ile başlamıştır. Bütün hayırlar
bu iki harf te toplanır. Ayrıca bu şekildeki bir başlayış onun kalp olduğuna
delildir. Kalp vücudun başıdır. Aynı şekilde "Yasin" Suresi de diğer
surelerin başıdır, Kur'an'ın tamamını kapsamaktadır.
Yine Yasin'in menşei
hakkında farklı görüşler vardır. Said b. Cübeyr ile İkrime bu Habeşçedir
derken, eş-Şa'bi, Taylıların lehçesi böyledir, el-Hasen Kelb'in lehçesi
böyledir der. el-Kelbi ise bu Süryanicedir, Araplar da. bunu kullandıklarından
ötürü Arapça olmuştur, demiştir. Bu anlamdaki açıklamalar daha önceden hem
Ta-Ha Suresi'nde (1. ayetin tefsirinde) hem de bu kitabın (tefsirin)
mukaddimesinde (Kur'an-ı Kerim'de Arapçanın Dışında Kelimeler Var mıdır?
bahsinde) yeteri kadarıyla geçmiş. bulunmaktadır.
Kadı Iyad
"yasin."in anlamı ile ilgili müfessirlerin görüşlerini sıralamış ve
onun naklettiğine göre Ebu Muhammed Mekki, Peygamber (s.a.v.)'in şöyle
buyurduğunu bildirmiştir: "Benim Rabbimin. nezdinde on tane ismim vardır
... '' Daha sonra bunlar arasında Ta-Ha ve Yasin'i de saymaktadır.
Derim ki: el-Maverdi,
Ali (r.a)'dan şöyle dediğini belirtmektedir. Ben Rasulullah (s.a.v.)'ı şöyle
buyururken dinledim: "Şüphesiz Yüce Allah Kur'an-ı Kerim'de beni yedi isim
ile anmıştır: Muhammed, Ahmed, Taha, Yasin, Müzzemmil, Müddessir ve Abdullah.''
Bunu el-Kadı (el-Maverdi) söylemiştir.
Ebu Abdurrahman
es-Sülemi'nin Cafer es-Sadık'tan naklettiğine göre Yüce Allah, bununla
peygamberine hitaben "es-Seyyid" demeyi murad etmiştir.
İbn Abbas'tan da
"Yasin"in "ey insan" demek olduğu ve Yüce Allah'ın bununla Muhammed
(s.a.v.)'i kastettiğini söylediği nakledilmiştir. Ayrıca İbn Abbas: Bu bir
yemindir ve Yüce Allah'ın isimlerinden- bir isimdir, diye de açıklamıştır.
ez-Zeccac dedi ki:
Anlamının ey Muhammed, ey adam ve ey insan olduğu söylenmiştir.
İbn el-Hanefiye'den
"Yasin" ey Muhammed, Ka'b'dan gelen fivayete göre de
"Yasin" Yüce Allah'ın gökleri ve yeri yaratmadan iki bin yıl önce
yaptığı bir yemin olduğunu söylediği nakledilmiştir. Yüce Allah önce Ey
Muhammed: "Muhakkak sen gönderilmiş peygamberlerdensin" diye
buyurduktan sonra "çok hikmetli Kuran: hakkı, için" diye buyurmuştur.
Yasin'in Peygamber
(s.a.v.)'ın isimlerinden bir isim olduğu kabul edilip bu ifadede yemin anlamı
olduğu da sahih ise; bunda -az önce geçtiği üzere- pek büyük bir tazim anlamı
olduğu ortaya çıkar. Bunda yemin anlamı olduğunu daha sonra gelen yeminin ona
atfedilmiş olması: da pekiştirmektedir. Şayet nida anlamında ise onun
risaletinin tahkiki ve hidayete ilettiğine dair şahitliği ortaya koymak üzere
de ondan sonra bir diğer yemin gelmiştir. Yüce Allah, ismine ve Kitabına yemin
ederek, Muhammed (s.a.v.)'in Allah'ın vahyİ ile kullarına gönderdiği
rasullerden ve sahib olduğu imanı dolayrsıyla dosdoğru bir yol üzere olduğuna
yemin etmektedir. Yani onun izlediği yolun herhangi bir eğriliği yoktur ve
haktan uzak değildir.
en-Nekkaş der ki: Yüce
Allah, Kitabında göndermiş olduğu herhangi bir peygamberin resul olduğuna ondan
başka hiçbir kimse için yemin etmiş değildir.. Bu ise "ey efendi"
anlamına geldiğini söyleyenlerin açıklamasına göre çok büyük bir tazim ve onun
şanını oldukça yüceltici bir ifade olur .. Peygamber (s.a.v.) de: "Ben
Adem oğullarının seyyidi (efemdisİ)yim)" diye buyurmuştur. (en-Nekkaş'ın)
sözleri burada sona ermektedir.
el-Kuşeyri'nin
naklettiğine göre İbn Abbas şöyle demiştir: Kureyş; kafirleri sen Allah
tarafından gönderilmiş bir peygamber değilsin, Allah seni bize peygamber olarak
göndermiş değildir, dediler. Yüce Allah da muhkem Kur'an-ı Kerim'e, Muhammed'in
gönderilmiş peygamberlerden olduğuna yemin etmektedir.
"Çok hikmetli
(hakim)"; herhangi bir tutarsızlık ve çelişkiye maruz kalmayacak şekilde
son derece sağlam ve muhkem kılınmış demektir. Nitekim Yüce Allah bir başka
yerde; "Bu ayetleri sağlamlaştırılmış (muhkem kılınmış). ... bir
kitabdır" (Hud, 1) diye buyurmaktadır.
Aynı şekilde bu Kitab,
söz dizisinde ve anlamlarında da muhkem ve sağlam kılınmıştır. Herhangi bir
tutarsızlık ona erişemez.
"Hakim"' bazan
Yüce Allah hakkında "kef" harfi esreli olarak ''muhkim
(sağlamlaştıran, sağlam kılan)" anlamında da kullanılabilir. Tıpkı
"elim'' in "mu'lim (can yakıcı)'' anlamında. kullanılması gibi.
"Dosdoğru bir yol
üzerindesin." Yani İslam'ın kendisi olan dosdoğru bir din üzerindesin.
ez-Zeccac: Senden önce gelip geçmiş olan peygamberlerin yolu üzerindesin, diye
açıklamıştır. Yine ez-Zeccac "Muhakkak sen gönderilmiş
peygamberlerdensin" buyruğu: "Muhakkak"ın haberidir.
"Dosdoğru biryol üzerindesin" buyruğu da ikinci haberdir. Yani
şüphesiz ki sen gönderilmiş peygamberlerdensin ve muhakkak sen dosdoğru bir yol
üzerindesin, demektir.
Anlamın şöyle olduğu da
söylenmiştir: Şüphesiz ki sen dosdoğru giden ve gönderilmiş peygamberlerdensin.
Bu durumda "dosdoğru bir yol üzerindesin" buyruğu "gönderilmiş
peygamberlerdensin" buyruğunun sılası kapsamındadır. Şüphesiz ki sen dosdoğru
bir yol üzere gönderilmiş peygamberlerdensin, demek olur. Bu da Yüce Allah'ın:
''Muhakkak ki sen dosdoğru yola iletirsin ... Allah'ın yoluna'' (eş-Şura,
52-53) buyruğuna benzer. Yani o yolu izlemeyi emreden Allah'ın yoluna
(iletirsin) demektir.
"Güçlü ve intikam
alıcı, çok rahmet edici Allah tarafından indirilmedir" buyruğunda yer alan
"indirilme" lafzını İbn Amir, Hafs, el-A'meş, Yahya, Hamza, el-Kisai
ve Halef mastar (mef'ul-i mutlak) olarak "lam" harfini nasb ile
okumuşlardır. "Allah bunu özel bir şekilde indirmiştir" anlamındadır.
Mastarı muzaf yaparak marife (belirtili) olmuştur. Yüce Allah'ın:
"Boyunlarını vurun.'' (Muhammed, 4) buyruğuna benzer ki; bu da: Boyunları
vurarak (onları öldürün) anlamındadır. Diğerleri ise hazfedilmiş bir mübtedanın
haberi olarak (...) diye ref' ile ve: "O ... indirilmiştir" anlamında
okumuşlardır. Yahutta senin üzerine indirilen (bu kitab) Aziz ve Rahim olan
tarafından indirilmiştir, anlamındadır.
Bununla birlikte
"Kur'an"dan bedel olmak üzere mecrur olarak (...) diye de okunmuştur.
Buna göre "İndirilme" Kur'an-ı Kerim'e raci olur. Peygamber
(s.a.v.)'a raci olduğu da söylenmiştir. Yani şüphesiz ki sen gönderilmiş
peygamberlerdensin ve şüphesiz ki sen "aziz ve rahim olan tarafından
indirilmişsin." Burada "indirme" buna göre; peygamber olarak
gönderilmek anlamındadır. Nitekim Yüce Allah şöyle buyurmaktadır: "Gerçek
şu ki Allah size zikir indirmiştir ... Okuyan bir peygamber (göndermiştir).''
(et-Talak, 10, 11)
Yine Yüce Allah yağmuru
gönderdi, yağmuru indirdi, denilerek aynı anlam kastedilmektedir. Muhammed
(s.a.v.) da Yüce Allah'ın semadan indirdiği rahmetidir.
Bunu nasb ile okuyanlar
da şöyle derler: Şüphesizki sen aziz ve rahim olan tarafından resul olarak
gönderilmiş peygamberlerdensin, demektir.
Aziz (güçlü ve intikam
alıcı): Kendisine muhalefet edenlerden intikam alan; "Çok rahmet edici
(rahim)" de kendisine itaat edenlere merhametli olan, demektir.
SONRAKİ SAYFA İÇİN AŞAĞIDAKİ LİNK’E
TIKLAYIN