ANA SAYFA             SURELER    KONULAR

 

SEBE

20

 

وَلَقَدْ صَدَّقَ عَلَيْهِمْ إِبْلِيسُ ظَنَّهُ فَاتَّبَعُوهُ إِلَّا فَرِيقاً مِّنَ الْمُؤْمِنِينَ

 

20. Andolsun İblis onların aleyhindeki zannını gerçekleştirmişti de mü'minlerden bir kesim dışında ona uymuşlardı.

 

"Andolsun İblis onların aleyhindeki zannını gerçekleştirmişti" anlamındaki buyruk, dört türlü okunmuştur. Ebu Ca'fer, Şeybe, Nafi', Ebu Amr, İbn Kesir ve İbn Amir -ki Mücahid'den de böyle okuduğu rivayet edilmektedir-: "Andolsun İblis'in onların aleyhindeki ... gerçek çıkmıştı." şeklinde (dal harfi) şeddesiz olarak "İblis" ref' ile ve "Zannını" lafzını da nasb ile okumuştur ki (İblis onların aleyhindeki) zannında (doğru çıkmıştı), demektir.

 

ez-Zeccac dedi ki: Bunun mansub oluşu mastar (mef'ul-i mutlak) oluşundan ötürüdür. Yani onlar hakkında zannettiği zannında (kanaatinde) doğru çıkmıştı, çünkü onun bu zannı doğru idi. Böylelikle bu lafız, mastar yahut zarf olarak nasbedilmiş olmaktadır.

 

Ebu Ali ise "zannını" anlamındaki lafzın nasb ile gelmesi, mef'ul-u bih oluşu ndan dolayıdır, der. Onun zannettiği zan doğru çıktı, demektir. Zira İblis: ''Ben de andolsun Senin doğru yolunda onlara engel olacağım.'' (el-A'raf, 16); .... Onları toptan azdıracağım.'' (el-Hicr, 39) demişti. "Doğru çıkmıştı" anlamındaki fiilin bir mef'ulun bih'e te addi etmesi (geçiş yapması) caizdir. Mesela: "Sözü doğru söyledi" yani (harf-i cer ile) "Sözünde doğru söyledi" demektir.

 

İbn Abbas, Yahya b. Vessab, el-A'meş, Asım, Hamza ve el-Kisai ise: "Gerçekleştirmişti" şeklinde şeddeli olarak: "Zannını" kelimesini de mefulün bih olarak nasb ile okumuşlardır.

 

Mücahid dedi ki: O bir zanda bulundu ve zannettiği gibi oldu, o bakımdan zannı gerçekleşti.

Cafer b. Muhammed, Ebu'l-Hechac (bazı kaynaklarda Ebu'l-Cehcah) ise; "Haklarında doğru çıktı" şeklinde şeddesiz olarak: "İblis"i nasb ile; "Zannını" lafzını ise ref' ile okumuşlardır. Ebu Hatim dedi ki: Bana göre bu kıraatin izah edilebilir bir tarafı yoktur. Doğrusunu en iyi bilen Allah'tır.

 

Ancak el-Ferra bu kıraati caiz kabul etmiş ve bunu ez-Zeccac zikrederek "zan" kelimesini, "doğru söyledi" lafzının faili "İblis" lafzını da mef'ulün bih olarak açıklamıştır. Bu okuyuşun anlamı da şöyle olur: İblis'in zannı kendisine onlar hakkında bazı hususları güzel göstermiş ve zannı doğru çıkmıştı. Şöyle demiş gibidir: Andolsun onlar hakkında İblis'in zannı doğru çıkmıştı. Buna göre; "Hakkında" harf-i ceri "Doğru çıkmıştı" fiiline taalluk etmektedir. Tıpkı: (...): Senin hakkında beslediğim zanda isabet ettim" demeye benzer. Bu harf-i cer "zann"a taalluk etmez, çünkü sılanın herhangi bir bölümünün mevsuldan önce gelmesi imkansızdır.

 

Dördüncü kıraat de: "Andolsun İblis (yani) onun zannı onlar hakkında doğru çıkmıştır" şeklinde "İblis" ile "zan" kelimeleri ref' ile bununla birlikte: "Doğru çıkmıştır" kelimesi ise şeddesiz olarak ve "zannı" lafzı "İblis"den bedel-i iştimal olmak üzere okunmuştur.

Diğer taraftan şöyle denilmiştir: Bu Sebe'liler hakkındadır, yani onlar önceleri müslüman iken küfre saptılar, değiştirdiler, tahrif ettiler. Bunlardan peygamberlerine iman eden bir topluluk müstesnadır.

 

Bir başka görüşe göre bu buyruk geneldir. Yani İblis'in -yüce Allah'a itaat eden kimseler müstesna- bütün insanlar hakkındaki zannı doğru çıkmıştır. Bu açıklamayı da Mücahid yapmıştır.

 

el-Hasen şöyle demektedir: Adem (a.s) beraberinde Havva ile birlikte yere indirilip İblis de yere indirilince İblis: Ben anne ve babaya bunca kötülüğü yapabildiğime göre onların soylarından gelecek olanlar çok çok daha zayıftırlar, demişti. İşte bu İblis'in beslediği bir zan idi.

 

Şanı Yüce Allah da: "Andolsun İblis onların aleyhindeki zannını gerçekleştirmişti" buyruğunu indirdi.

 

İbn Abbas da şöyle demektedir: İblis: Ben ateşten yaratıldım, Adem ise çamurdan yaratıldı. Ateş ise herşeyi yakar, işte bundan dolayı ben de ''Onun soyunu, pek azı müstesna olmak üzere mutlaka emrim altına alırım." (İsra, 62) diye düşünmüş ve onlar hakkındaki bu zannı doğru çıkmıştır.

 

Zeyd b. Eslem dedi ki: İblis, Rabbim, şu kendilerini benden şerefli, benden değerli ve benden faziletli kıldıkların var ya, onların çoğunun şükrettiğini görmeyeceksin demişti. O bu hususta bir zanna binaen böyle demiş ve İblis'in onlar hakkındaki zannı doğru çıkmıştı.

 

el-Kelbi dedi ki: O, eğer kendilerini azdıracak olur ise, onun istediğini kabul edeceklerini, saptıracak olur ise, kendisine itaat edeceklerini zannetmişti ve bu zannı doğru çıktı.

"Mü'minlerden bir kesim dışında ona uymuşlardı" buyruğu hakkında el-Hasen şöyle demektedir: Ancak onları ne kamçı ile vurdu, ne sopa ile dövdü. Sadece onlar hakkında bir zan besledi, vesvesesi dolayısıyla zannettiği gibi ortaya çıktı.

"Mü'minlerden bir kesim dışında" anlamındaki ifadeler, müstesna olarak nasbedilmiştir. Bu hususta iki görüş vardır: Birinci görüşe göre o bazı mü'minlerin müstesna olacaklarını kastetmiştir. Çünkü mü'minlerin bir çoğu günah işler ve birtakım masiyetlerde İblis'e itaat eder. Yani mü'minlerden de ancak bir kesim kurtulabilir. Yüce Allah'ın: ''Muhakkak Benim (has) kullarım üzerinde senin bir tasallutun olmaz." (el-Hicr, 42) buyruğunda kastedilen budur.

 

İbn Abbas'tan ise şöyle dediği rivayet edilmiştir: Burada kasıt, mü'minlerin tamamıdır. Burada yer alan " ... den" buna göre kısmilik bildirmek için değil, beyan içindir. (Buna göre: Mü'minlerin dışındakiler ona uymuşlardı, demek olur.)

 

Şayet: İblis gaybı bilmediği halde onlar hakkındaki zannının doğru çıkacağını nereden bilmişti, diye sorulacak olursa, şu cevab verilir: Adem hakkında onun birtakım işleri gerçekleştirmesinden sonra o ağırlıklı bir zan ile Adem'in zürriyeti hakkında da benzeri başarılar elde edebileceğini zannetmişti. Daha sonra da onun bu zannı gerçek olarak ortaya çıktı.

 

Bir başka cevap ise ona cevab olarak verilen Yüce Allah'ın şu buyruğunda dile getirilmektedir; ''Onlardan gücünün yettiği kimseleri sesinle yerinden oynat. Onlara karşı atlılarınla, piyadelerinle gürültü çıkararak baskın düzenle ... "(el-İsra, 64) Böylelikle ona bir güç ve bir güç yetirme imkanı verilmiş oldu. O da bununla onların hepsini avucunun içerisine alabileceğini sanmıştı. Yüce Allah'ın Adem'in tevbesini kabul ettiğini ve bu hususta cennete giden yolda ona uyacak soyunun olacağını görüp de Yüce Allah da kendisine: ''Muhakkak Benim (has) kullarım üzerinde senin hiçbir tasallutun olmaz. Azgınlardan sana uyanlar müstesna"(el-Hicr, 42) diye buyurduğunu da işitince, kendisine de Adem'e de uyacak kimselerin bulunacağını öğrenmiş oldu. Bunun sonucunda da kendisine uyacakların Adem'e uyacaklardan daha fazla olacağını zannetti. Bu zanna kapılmasına sebep ise onun eline verilen şehvet etkisi altına alma otoritesi ile Ademoğullarının içine yerleştirilen şehvet duygularıdır. Böylelikle beslediği zan doğrultusunda işe koyuldu. Ademoğullarının gözlerine şehvetleri süslü gösterdi ve onlara telkinlerde bulundu, türlü kuruntu ve aldatmacalarla onları uzun boylu günahlara dalmaya itti. Böylelikle haklarında beslediği zannını da gerçekleştirmiş oldu.

 

Doğrusunu en iyi bilen Allah'tır.

 

SONRAKİ SAYFA İÇİN AŞAĞIDAKİ LİNK’E TIKLAYIN

 

Sebe 21

 

 

 

ANA SAYFA             SURELER    KONULAR