ANA SAYFA             SURELER    KONULAR

 

SEBE

3

/

4

 

وَقَالَ الَّذِينَ كَفَرُوا لَا تَأْتِينَا السَّاعَةُ قُلْ بَلَى وَرَبِّي لَتَأْتِيَنَّكُمْ عَالِمِ الْغَيْبِ لَا يَعْزُبُ عَنْهُ مِثْقَالُ ذَرَّةٍ فِي السَّمَاوَاتِ وَلَا فِي الْأَرْضِ وَلَا أَصْغَرُ مِن ذَلِكَ

وَلَا أَكْبَرُ إِلَّا فِي كِتَابٍ مُّبِينٍ 3

 

 لِيَجْزِيَ الَّذِينَ آمَنُوا وَعَمِلُوا الصَّالِحَاتِ أُوْلَئِكَ لَهُم مَّغْفِرَةٌ وَرِزْقٌ كَرِيمٌ 4

 

3. Kafirler: "Saat bize gelmeyecek" dediler. De ki: "Hayır, gaybı bilen Rabbim hakkı için elbette o, size gelecektir. Göklerde ve yerde zerre ağırlığınca bir şey O'na gizli kalmaz. Bundan küçük veya büyük ne varsa, muhakkak apaçık bir kitaptadır."

4. Bu iman edip salih amel işleyenleri mükafatlandırması içindir. İşte onlar için mağfiret ve kerim bir rızık vardır.

 

"Kafirler: Saat bize gelmeyecek, dediler." Burada kafirlerden kastın Mekkeliler olduğu söylenmiştir. Mukatil dedi ki: Ebu Süfyan Mekkeli kafirlere şöyle dedi: Lat ve Uzza adına yemin ederim ki, ebediyyen kıyamet bize gelmeyecek ve biz diriltilmeyeceğiz. Bunun üzerine Yüce Allah şöyle buyurdu: "Ey Muhammed! De ki: Hayır, gaybı bilen Rabbim hakkı için elbette o, size gelecektir."

 

Harun, Talk el-Muallim'den şöyle dediğini rivayet eder: Biz hocalarımızı: "De ki: Hayır, gaybı bilen Rabbim hakkı için elbette o size gelecektir" şeklinde ("te" yerine) "ye" ile okumuşlardır ki, bunu da manaya göre böyle okumuşlardır. Sanki: Andolsun ki öldükten sonra diriliş yahut O'nun emri mutlaka size gelecektir, denilmiş gibidir. Nitekim Yüce Allah şöyle buyurmaktadır: "Kendilerine o meleklerin gelmesinden yahut Rabbinin emriningelip çatmasından başkasını mı beklerler?'' (en-Nahl, 33)

 

Şu kafirler ilkin yaratmayı kabul etmekle birlikte, tekrar yaratılmayı inkar etmektedirler. Oysa bu yolla, öldükten sonra dirilişe kadir olmayı inkar ettikleri için, itiraf ettikleri husus ile çelişkiye düşmektedirler ve: Buna güç yetirse dahi böyle bir şeyi yapmaz, derler. Bu ise, Yüce Allah, rasüller vasıtasıyla insanları öldükten sonra tekrar dirilteceğini haber verdiğine göre hakkı bile bile inkar etmektir. Bir hususa dair bir haber varid olduğu takdirde ve o fiil itibariyle mümkün ve kudret dahilinde ise, böyle bir durum, doğrulanması icab eden, kimsenin yalanlanması imkansız bir şeydir.

 

"Gaybı bilen hakkı için" anlamındaki buyruk ref' ile; "O gaybı bilendir" (anlamında) Nafi' ve İbn Kesir tarafından mübteda olarak okunmuştur. Haberi ise "O'na gizli kalmaz" buyruğudur. Asım ve Ebu Amr ise; "(Gaybı) bilen" diye esreli okumuştur ki, gaybı bilen Allah'a hamdolsun, anlamındadır. Bu okuyuşa göre: "Elbette o, size gelecektir" buyruğu üzerinde vakıf yapmak güzel olmaz.

 

Hamza ve el-Kisai de mübalağa ve sıfat olmak üzere: "Gaybı çok iyi bilen" diye okumuşlardır.

 

"O'na gizli kalmaz." Yani O'ndan kaybolmaz.

 

"Gizli kalmaz" "ze" harfi esreli de okunmuştur. el-Ferra esreli okuyuşu ben daha çok severim, demiştir. en-Nehhas da şöyle demektedir: Bu Yahya b. Vessab'ın kıraati olup bilinen bir lugattır.

 

Nitekim; (...): Uzak oldu, kayboldu, uzak olur, kaybolur" diye (muzaride hem ötreli, hem esreli) kullanılır.

 

"Göklerde ve yerde zerre" küçük bir karınca "ağırlığınca" miktarınca "bir şey O'na gizli kalmaz. Bundan küçük veya büyük ne varsa" buyruğunda yer alan; "Bundan küçük veya büyük" buyruğunda "küçük ve büyük" kelimelerini el-A'meş ötreli olarak değil de nasb ile "zerre" kelimesine atf ile üstün ile okumuştur. Ancak genel olarak; "Ağırlığınca" kelimesine atf ile ref' ile okunmuştur.

 

"Muhakkak apaçık bir kitaptadır." O, yarattığını en iyi bilendir ve hiçbir şey gizli kalmaz.

 

"Bu iman edip salih amel işleyenleri" sevab ile "mükafatlandırması" kafirleri de cezalandırması "içindir."

 

İfade mükafatlandırması için mutlaka size gelecektir, takdirindedir. "Mükafatlandırması için" buyruğu "key lam"ı ile nasbedilmiştir.

 

"İşte onlar" yani mü'minler "için" günahlarına "mağfıret ve kerim bir rızık vardır. "

 

SONRAKİ SAYFA İÇİN AŞAĞIDAKİ LİNK’E TIKLAYIN

 

Sebe 5

 

 

 

ANA SAYFA             SURELER    KONULAR