AHZAB 49 |
يَا
أَيُّهَا
الَّذِينَ
آمَنُوا
إِذَا نَكَحْتُمُ
الْمُؤْمِنَاتِ
ثُمَّ
طَلَّقْتُمُوهُنَّ مِن قَبْلِ
أَن
تَمَسُّوهُنَّ
فَمَا
لَكُمْ عَلَيْهِنَّ
مِنْ
عِدَّةٍ
تَعْتَدُّونَهَا فَمَتِّعُوهُنَّ
وَسَرِّحُوهُنَّ
سَرَاحاً
جَمِيلاً |
49. Ey iman edenler!.
Mü'min kadınları nikahlayıp sonra kendilerine dokunmadan onları boşarsanız,
sizin için onlar aleyhine sayacağınız bir iddet olmaz. Ayrıca onları
faydalandırın ve onları güzel bir şekilde salıverin.
Bu buyruğa dair
açıklamalarımızı yedi başlık halinde sunacağız:
1- Bu Ayet-i Kerimenin Önceki
Buyruklarla ilişkisi:
2- Nikah'ın Mahiyeti:
3- Nikahtan Önce Talak'ın (Boşama)
Hükmü:
4- Ric'i Talak ile Boşanmış Kadına
Ric'at Yaptıktan Sonra Tekrar Boşamak:
5- Küçük Bain Talak ile Boşanmış Kadın
ile Eski Kocası, iddet içerisinde Tekrar Evlenirse:
6- Bu Ayet ile iddete Dair Diğer
Ayetler:
7- "Faydalandırmak (Müt'a)"
ile "Salıvermek (Tesrih)'in Anlamları:
1- Bu Ayet-i Kerimenin
Önceki Buyruklarla ilişkisi:
"Ey iman edenler!
Mü'min kadınları nikahlayıp sonra kendilerine dokunmadan onları boşarsanız ...
" buyruğundan önce Zeyd'in kıssası ve Zeyneb'i boşaması sözkonusu
edilmişti. Zeyneb boşandığında onunla gerdeğe girilmiş bulunuyordu. Peygamber
(s.a.v.) da daha önceden açıklamış olduğu gibi, iddetinin bitmesinden sonra ona
talib olmuştu. Burada da Yüce Allah mu'minlere kendisiyle gerdeğe girilmeden
önce boşanan hanımın hükmünün ne olduğunu hitabıyla bildirmekte- ve bu hükmün
ümmet hakkında sözkonusu olduğunu açıJdamaktadır.
Buna göre boşanan kadına
şayet dokunulmamış ise, Kitabın nassı ve bu husustaki ümmetin İcmaı dolayısıyla
iddet beklemek yükümlülüğü yoktur. Eğer onunla gerdeğe girmiş ise, icma ile
iddet beklemesi gerekir.
2- Nikah'ın Mahiyeti:
Nikahın hakikat anlamı
ilişki kurmaktır. Akde nikah adının verilmesi ise, ilişkiye götüren yol olması
bakımından, bu akdin onu da ihtiva etmesinden dolayıdır. Bunun bir benzeri de
Arapların şaraba "ism: günah" adını vermiş olmalarıdır. Çünkü içki
günah işlemeye götüren bir yoldur. Yüce Allah'ın Kitabı'nda "nikah"
lafzı ise, hep akit anlamında kullanılmıştır. Çünkü bu da ilişki kurmak
manasını taşır. Böyle bir kullanım, Kur'an'ın rivayet ettiği adabtandır.
Kur'an-ı Kerim'in ilişki kurmaktan mülamese, mümasse (dokunmak), kurban
(yaklaşmak), teğaşşi (örtmek) ve ityan (varmak) lafızları kinaye yoluyla
kullanılır.
3- Nikahtan Önce
Talak'ın (Boşama) Hükmü:
Bazı ilim adamları Yüce
Allah'ın: "Sonra ... onları boşarsanız" buyruğunun "bir süre
sonra" anlamına geldiğini söylemişler ve "sonra" lafzının
boşamanın ancak nikahtan sonra olduğuna ve bir kimse nikahlamadan önce tayin
edecek olsa dahi- hanımı boşayacak olursa, bunun bağlayıcı olmayacağına delil
göstermişlerdir.
Sahabe, tabiin ve ilim
önderi olan imamlardan yaklaşık otuz kişi bu görüştedir. Buhari bunların
yirmiikisinin adını vermektedir.
Peygamber (s.a.v.)'dan
da: "Nikahtan önce talak yoktur." dediği rivayet edilmiştir. Yani
nikah gerçekleşmeden, talak meydana gelmez. Habib b. Ebi Sabit dedi ki: Ali b. el-Huseyn
(r.a)'a bir kadına: Ben seninle evlenecek olursam, boş olasın, diyen bir adamın
hükmü hakkında soru soruldu, o da bunun hiçbir değeri yoktur, diye cevab verdi.
Çünkü Yüce Allah nikahtan, boşamadan önce sözetmiştir.
Bir grub ilim adamı da
şöyle demiştir: Şahsı yahut kabilesi ya da beldesi ile tayin edilen bir kadının
nikahtan önce boşanması bağlayıcıdır. Bu görüşü benimseyenler arasında Malik,
onun bütün arkadaşları ve ümmet alimlerinden büyük bir topluluk vardır. Berae
(et-Tevbe) Suresi'nde (75-78. ayetler, 5. başlıkta) buna dair açıklamalar ve
her iki kesimin ileri sürdükleri deliller geçmiş bulunmaktadır. Yüce Allah'a
hamdolsun.
Erkek: Kendisi ile
evleneceğim herbir kadın boş olsun. Satın alacağım herbir köle de hür olsun,
diyecek olursa, bu onun için bağlayıcı değildir.
Şayet: Yirmi yıla kadar
evleneceğim herbir kadın boş olsun, yahut ta filan şehirden evlenecek olursam
ya da filan oğullarından bir kadınla evlenecek olursam o boş olsun, diyecek
olursa, bu yıllar boyunca kendisinin günaha düşeceğinden korkmadığı sürece
yahut ta büyük bir ihtimalle ömrü o süreye kadar devam etmeyecek olursa, boşama
onun için bağlayıcı olur. Aksi takdirde evlenebilir. ifadeyi genel olarak
kullandığı takdirde boşamanın onun için bağlayıcı olmaması, kendisi aleyhine
nikahlanmanın sınırlarını daraltmış olduğundan dolayıdır. Eğer bizler onu
evlenmekten alıkoyacak olursak, bu hususta zorlanır, günaha düşer ve zinaya
düşeceğinden korkulur.
Mezhebimize mensup kimi
ilim adamı da şöyle demiştir: Eğer cariye bulabilecek olursa, nikahlamaz. Ancak
bu görüşün hiçbir kıymeti yoktur. Çünkü zaruretler ve mazeretler ahkamı
kaldırır. Bu durumda bu zaruret açısından yemin etmemiş gibi olur. Bu
açıklamayı İbn Huveyzimendad yapmıştır.
4- Ric'i Talak ile
Boşanmış Kadına Ric'at Yaptıktan Sonra Tekrar Boşamak:
Davud (ez-Zahiri) ve
onun görüşünü paylaşanlar delil göstererek derler ki: Ric''i talak ile boşadığı
hanımına kocası iddeti bitmeden önce ric'at yapar, fakat onunla ilişkiden önce
ondan ayrılacak olursa, kadının ne önceki iddetini tamamlama yükümlülüğü
vardır, ne de o boşamadan sonra tekrar yeni bir iddet bekleme yükümlülüğü
vardır. Çünkü böyle bir kadın kendisi ile gerdeğe girilmeden önce boşanmış
demektir.
Ata b. Ebi Rebah ile bir
kesim de şöyle demektedir: Bu durumda kadın birinci boşanmadan itibaren
başladığı iddetini devam ettirir. -Şafii'nin iki görüşünden birisi de budur.-
Çünkü onun hanımına temas etmeden önce verdiği boşama kendisine ric'at yapmadan
önce iddeti esnasında onu boşamak hükmündedir. Bir kimse hanımını her temizlik
halinde bir defa boşayacak olursa, önceki iddetini devam ettirir ve yeni bir
iddete başlamaz.
Malik şöyle demektedir:
Şayet onunla temas etmeden önce ayrılacak olursa, kadın daha önceden geçirmiş
olduğu iddetine devam etmez. (İkinci defa) kendisini boşadığı günden itibaren
yeni bir iddet başlar. Eğer kocasının ona bir ihtiyacı olmadığı halde, ona
ric'at yapmış ise, kendisine zulmetmiş ve günah işlemiş olur. İlim ehlinin
çoğunluğu da bu kanaattedir. Çünkü böyle bir kadın nafaka, sükna (onun için
mesken ihtiyacını karşılamak) ve başka hususlarda kendileriyle gerdeğe girmiş
olduğu zevceleri hükmü ndedir. Bundan dolayı boşandığı günden itibaren iddetine
yeniden başlar. Basra, Kufe, Mekke, Medine ve Şafii fukahasının çoğunluğunun
görüşü de budur. es-Sevri dedi ki: Fukaha bizde bu hususta icma etmişlerdir.
5- Küçük Bain Talak
ile Boşanmış Kadın ile Eski Kocası, iddet içerisinde Tekrar Evlenirse:
Hanımı, küçük bain talak
ile boşandıktan sonra henüz iddeti içerisinde iken onunla evlenecek olup fakat
gerdeğe girmeden onu tekrar boşayacak olursa, yine ilim adamları bu hususta
farklı görüşlere sahiptirler. Malik, Şafii, Züfer ve Osman el-Bettı şöyle
demiştir: Böyle bir kadına mehrin yarısı verilir ve başlamış olduğu ilk iddetin
geri kalan kısmını tamamlar. el-Hasen, Ata, İkrime ve İbn Şihab'ın görüşü
budur.
Ebu Hanife, Ebu Yusuf,
es-Sevrı ve Evzai derler ki: İkinci nikah dolayısıyla tam bir mehir almak hakkı
vardır ve yeni bir iddete başlar. Onlar böyle bir kadını daha önce kendisinden
dolayı iddet beklemekte olduğundan ötürü kendisiyle gerdeğe girilmiş kadın
hükmünde değerlendirmişlerdir.
Davud (ez-ZahirI) da
şöyle demiştir: Böyle bir kadın mehrin yarısını hakeder. Bununla birlikte ne
önceki iddetin geri kalan bölümünü tamamlamakla yükümlüdür, ne de yeni bir
iddete başlamak yükümlülüğü vardır.
Daha uygun olan Malik ve
Şafii'nin kabul ettiği görüştür. Doğrusunu en iyi bilen Allah'tır.
6- Bu Ayet ile iddete
Dair Diğer Ayetler:
Bu ayet-i kerıme Yüce
Allah'ın: "Boşanan kadınlar kendiliklerinden üç kur' süresi
beklerler." (el-Bakara, 228) ayeti ile: "Kadınlarınız arasından ay
halinden kesilmiş olanlarla ... (iddetlerı) hakkında şüphe ederseniz, onların
iddeti üçaydır"(et-Talak, 4) buyruklarını -daha önce el-Bakara Suresi'nde
(228. ayet, 1. başlık ve devamında) bu husus geçtiği gibi, tahsis etmektedir.
Yine orada müt'a'ya dair (mealde: "faydalandırın" lafzı ile buna
işaret edilmiştir) açıklamalar el-Bakara (236. ayet, 6. başlık ve devamında)
geçmiş olduğundan, burada onları ayrıca tekrarlamaya gerek kalmamıştır.
"Ve onları güzel
bir şekilde salıverin" buyruğu iki şekilde açıklanmıştır:
1. Bundan kasıt, bolluk
ya da darlık imkanlarına göre müt'a'yı (kadını faydalandıracak malı) ödemektir.
Bu açıklamayı İbn Abbas yapmıştır.
2. Bu, kadın ile ilişki
kurmadan önce temizlik halinde onu boşamak demektir. Bu açıklamayı da Katade
yapmıştır.
Bir diğer açıklamaya
göre de boşadıktan sonra onları ailelerine gönderiniz, yani buna göre erkek ile
boşanmış olan hanım aynı yerde bir arada bulunmasınlar.
7-
"Faydalandırmak (Müt'a)" ile "Salıvermek (Tesrih)'in Anlamları:
Yüce Allah'ın:
"Onları faydalandırın" buyruğu hakkında Said, bu ayeti kerıme
el-Bakara Suresi'ndeki ayet ile neshedilmiştir, demiştir. Sözünü ettiği ayet-i
kerıme de: "Kendilerine mehirtayin etmiş olduğunuz hanımları, onlara
dokunmadan önce boşarsanız, tayin ettiğinizin yarısını (onlara) verin.
"(el-Bakara, 237) buyruğudur. Yani burada müt'a'dan sözetmemektedir. Bu
hususa dair açıklamalar yeteri kadar daha önceden el-Bakara Suresi'nde (237.
ayet, 1. başlık ve devamında) geçmiş bulunmaktadır.
"Ve onları ...
salıverin" onları boşayın demektir. Salıvermek (tesrıh) Ebu Hanife'ye göre
talak hakkında kinaye yoluyla kullanılan bir sözdür. Çünkü bu lafız başka
şeyler hakkında da kullanılır. O bakımdan (talak hakkında kullanılacak olursa)
niyete ihtiyacı vardır. Şafii'ye göre ise, bu (talak hakkında) sarih bir
ifadedir. Buna dair açıklamalar daha önceden el-Bakara Suresi'nde (229. ayetin
tefsirinde) geçmiş olduğundan tekrarlamanın bir anlamı yoktur.
"Güzel bir
şekilde" yani sünnete uygun olarak ve bid'at olmayan yollarla
"boşayın" demektir.
SONRAKİ SAYFA İÇİN AŞAĞIDAKİ LİNK’E
TIKLAYIN