AHZAB 19 |
أَشِحَّةً عَلَيْكُمْ
فَإِذَا
جَاء
الْخَوْفُ
رَأَيْتَهُمْ
يَنظُرُونَ
إِلَيْكَ
تَدُورُ أَعْيُنُهُمْ كَالَّذِي
يُغْشَى
عَلَيْهِ
مِنَ
الْمَوْتِ
فَإِذَا
ذَهَبَ
الْخَوْفُ
سَلَقُوكُم بِأَلْسِنَةٍ
حِدَادٍ
أَشِحَّةً
عَلَى الْخَيْرِ
أُوْلَئِكَ لَمْ
يُؤْمِنُوا
فَأَحْبَطَ اللَّهُ
أَعْمَالَهُمْ
وَكَانَ
ذَلِكَ عَلَى
اللَّهِ
يَسِيراً |
19. Onlar size karşı
cimrilik ederek gelirler. Korku geldiğinde ölümden üstüne baygınlık çökmüş
gibi, gözleri dönmüş halde sana baktıklarını görürsün. O korku gidince de hayra
karşı oldukça düşkün kimseler olarak keskin dillerle sizi incitirler. İşte
bunlar imana gelmemişlerdir. Bu nedenle Allah onların amellerini boşa
çıkarmıştır. Bu, Allah için pek kolaydır.
"Onlar size karşı
cimrilik ederek gelirler." Size karşı cimrilik ederler, yani hendeğin
kazılması işinde Allah yolunda gerekli harcamaları yapmakta cimrilik
gösterirler. Bu açıklamayı Mücahid ve Katade yapmıştır. Sizinle birlikte
savaşmak hususunda, diye açıklandığı gibi, aranızdaki fakir ve yoksullara
infakta bulunmakta cimrilik ederler, diye de açıklanmıştır. Ganimet elde
ettikleri takdirde cimrilik gösterirler, diye de açıklanmıştır ki, bu
açıklamayı es-Süddi yapmıştır.
"Cimrilik
ederek" lafzı hal olarak nasbedilmiştir. ez-Zeccac dedi ki: el-Ferra'ya
göre bunun nasb ile gelmesi dört bakımdandır:
1. Yermek dolayısıyla
mansub gelmiştir.
2. "Cimrilik ederek
engellerler" anlamında nasb ile gelmiş olması da ona göre mümkündür.
3. "Cimrilik
ederek. .. söyleyenler" takdirinde olması da mümkündür.
4. Ona göre; "Zaten
bunlar ancak" cimrilik ederek "pek az savaşırlar" şeklinde
olması da mümkündür. Yani onlar ancak fakirlerin aleyhine ganimet hususunda
cimrilik ederek savaşa gelirler, demek olur.
en-Nehhas da şöyle
demektedir: Bu lafızda "engelleyenler"in de "diyenler" lafzının
da amil olması sıla ile mevsulün birbirinden ayrılmaması için caiz değildir.
İbnu'l-Enbari dedi ki:
"Ancak pek az" anlamındaki lafız üzerinde yapılacak vakıf, tam vakıf
olamaz. Çünkü "cimrilik ederek" buyruğu ilkine taalluk etmektedir.
Buna göre bunun nasb ile gelmesi dört türlü açıklanabilir:
1.
"Engelleyenler" anlamındaki lafızdan kat' ile nasbetmek. Buna göre:
Allah savaştan engelleyen kimseleri ve müslüman fakirlere harcamak hususunda
cimrilik edenleri bilir, demiş gibidir.
2. "Diyenleri"
lafzından kat' ile nasb ile gelmiş olması mümkündür. "Onlar cimrilik
edenler olarak (diyenlerdir)" takdirinde olur.
3.
"Savaşırlar" lafzındaki zamirden kat' ile nasbedilmesi caizdir. Onlar
savaşa ancak korkaklar ve cimriler oldukları halde gelirler denilmiş gibidir.
4. "Cimrilik
ederek" lafzı zem (yergi) olmak üzere nasb edilebilir. Bu dördüncü
açıklamaya göre Yüce Allah'ın: "Ancak pek az (savaşırlar)" buyruğu
üzerinde vakıf yapmak güzeldir. "Onlar size karşı cimrilik ederek
gelirler" buyruğunda vakıf güzeldir. Bunun bir benzeri de Yüce Allah'ın:
"Hayra karşı oldukça düşkün kimseler olarak" buyruğudur. Bu da;
"sizi incitirler" buyruğundaki zamirden haldir ve onun amili de
budur.
"Korku geldiğinde
ölümden üstüne baygınlık çökmüş kimse gibi, gözleri dönmüş halde sana
baktıklarını görürsün" buyruğu ile Yüce Allah onları korkaklıkla
nitelendirmektedir. Korkak kimselerin özelliği budur. O keskin bir şekilde sağa
ve sola bakar. Baygın dahi düşebilir.
"Korku(nun sebebi)
hakkında iki görüş vardır. Birinci görüşe göre bu gelen düşmanla savaşmak
korkusudur. Bu açıklamayı es-Süddi yapmıştır. ikincisine göre bu, galib gelmesi
halinde peygamberden korkmaktır. Bu açıklamayı da ibn Şecere yapmıştır.
Akılları başlarından gittiği için "gözleri dönmüş halde" birinci görüşe
göre savaş korkusuyla, ikinci görüşe göre de peygamberden korktukları için
"sana baktıklarını görürsün." Öyle ki onlar başka herhangi bir tarafa
bakamayacak haldedirler. Bir diğer açıklamaya göre; dört bir yandan ölüm gelir
korkusu ile aşırı derecede korktukları için bu haldedirler.
"O korku gidince de
... keskin dillerle sizi incitirler." el-Ferra "Sizi incitirler"
fiilinin "sad" harfi ile (...) şeklinde kullanıldığını da
nakletmektedir. Bir hatib beliğ bir şekilde konuşuyor ise; "Beliğ konuşan
bir hatib" denilir. (...)'in asıl anlamı sestir. Peygamber (s.a.v.)'in:
"Sesini yükselten, başını traş eden ve elbisesini yırtan kadına Allah
lanet etsin" hadisinde de bu kökten gelen lafız kullanılmıştır. Şair
el-A'şa da şöyle demektedir: "Şeref onlarda, cömertlik ve imdada yetişmek
de onlardadır, Hem de oldukça yüksek sesli ve beliğ hatib de."
Katade dedi ki: Bunun
anlamı: Ganimetlerin paylaştırılması esnasında size dillerini alabildiğine
uzatırlar ve bize de ver, bize de ver, çünkü biz de sizinle birlikte savaşta
bulunduk, derler. Ganimet paylaştırıldığı vakit en cimri kimseler ve dilleri en
uzun şahSiyetlerdir. Savaş esnasında ise en korkak kimselerdir.
en-Nehhas dedi ki: Bu
güzel bir açıklamadır. Çünkü bundan sonra; "hayra karşı oldukça düşkün
kimseler" diye buyurulmaktadır.
Anlamın: Size düşmanlık
hususunda ve size karşı delil getirmekte çok aşırıya giderler, şeklinde olduğu
da söylenmiştir. el-Kutebi der ki: Onlar ağır sözlerle size eziyet verirler,
anlamındadır. "Eziyet" demektir. Şairin şu beyitinde de bu anlamda
kullanılmıştır: "Andolsun Hevazİnlilere eziyet verdik, Ta ki
(yorgunluktan) bükülünceye kadar, acıkmış develerle."
"Hayra karşı"
Yahya b. Sellam'a göre ganimete karşı "oldukça düşkün kimseler olarak ...
" Malı Allah yolunda infak etmek hususunda oldukça düşkün kimseler. ..
diye de açıklanmıştır ki, bu açıklamayı es-Süddi yapmıştır.
"İşte bunlar"
zahirleri itibariyle iman etmiş olsalar dahi kalbleriyle "imana
gelmemişlerdir." Münafık, Yüce Allah kendilerini küfürle
nitelendirdiğinden dolayı, gerçekte kafirdir.
"Bu nedenle Allah
onların amellerini boşa çıkarmıştır." Yani amelleri dolayısıyla onlara
mükafat vermez, zira onlar bu amelleriyle Allah'ın rızasını gözetmezler.
"Bu, Allah için pek
kolaydır" buyruğu iki türlü açıklanabilir: Onların münafıklık etmelerinin
Allah nezdinde hiçbir değerleri yoktur. İkinci açıklama ise, amellerini boşa
çıkarmak Allah için pek kolay bir şeydir, şeklindedir.
SONRAKİ SAYFA İÇİN AŞAĞIDAKİ LİNK’E
TIKLAYIN