ANA SAYFA             SURELER    KONULAR

 

SECDE

10

وَقَالُوا أَئِذَا ضَلَلْنَا فِي الْأَرْضِ أَئِنَّا لَفِي

خَلْقٍ جَدِيدٍ بَلْ هُم بِلِقَاء رَبِّهِمْ كَافِرُونَ

 

10. Dediler ki: "Biz yerde kaybolduğumuz vakit, gerçekten biz yeni bir yaratılış ta mı olacağız?" Evet, onlar Rabblerine kavuşmayı inkar ederler.

 

"Dediler ki: Biz yerde kaybolduğumuz vakit ... " buyruğu ile öldükten sonra inkar edenlerin sözleri dile getirilmektedir. Helak olduğumuz, çürüdüğümüz ve toprak olduğumuz vakit. .. demektir.

 

"Kaybolmak" anlamındaki fiil, Arapça: "Su, sütün içerisinde kayboldu" tabirinden alınmıştır. Araplar bir şeyazınlık olup başka bir şeyona daha baskın gelir de azın izi görünmeyecek hale geldiği takdirde; "Kayboldu" derler. Şair el-Ahtal şöyle demektedir:

 

 

"Herşeyi önüne katıp gelen köpüklü bir sel dalgasında bir çöp gibiydin, sen Selin beraberinde getirdiği ve onda kaybolup giden."

 

Kutrub dedi ki: "Kaybolduğumuz" yerde kaybolup gittiğimiz anlamındadır. Sonra da en-Nabiğa ez-Zübyanı'nin şu beyitini nakletmektedir:

 

"Onu (toprağa gömerek) kaybedenler (ölümüne dair) kesin bir haberle geldiler, Cevlan (denilen yerde); bir kararlılık ve bir bağış(ta bulunan kişi) bırakılmış oldu."

 

İbn Muhaysın ve Yahya b. Ya'mer "lam" harfini esreli olarak: "Kaybolduğumuz" diye okumuşlardır ki; bu da bir söyleyiştir. el-Cevheri dedi ki: Bu fii!: "Kayboldum, kaybolurum" diye kullanılır. Yüce Allah da şöyle buyurmaktadır: "Deki: Eğer ben sapmışsam ancak kendi aleyhime sapmış olurum. "(Sebe', 50) Bu, Necidlilerin şivesi olup fasih olan da budur. el-Aliye taraflarında bulunanlar ise "lam" harfini esreli olarak; "Kayboldum" diye mazisini, (...): Kaybolurum" diyerek "te" müzariini kullanırlar. İsm-i faili de; (...) diye gelir. "Onu kaybetti ve telef etti" demek olur. "Ölü defnedildi" anlamındadır. Nitekim şair de: "Onu kaybedenler (toprağa gömenler) ... " demiştir.

 

İbnu's-Sikkit der ki: Deven elinden kaçıp gittiğinde: (...) dersin.

Nerede olduklarını bilmediğin takdirde ise; "Mescidin ve evin nerede olduğunu bilmiyorum (yollarını kaybettim)" denilir. Aynı şekilde yerinde durup ta nerede olduğu, ona nasıl ulaşılacağı bilinemeyen herşey hakkında da böylece kullanılır. Hadis-i şerifte geçen: (...) ise "belki onun için gizli saklı kalırım" anlamındadır. Bu da Yüce Allah'ın: "Biz yerde kaybolduğumuz vakit ... mı" buyruğundan gelmektedir ki, orada gizli saklı olduğumuz vakit mi, anlamındadır. "Allah onu saptırdı, o da saptı" demek olur. "Sen kaybolmuş olana doğru yolu gösterirsin" denilir; ancak (aynı manada): (...) denilmez.

 

el-A'meş ve el-Hasen ise "sad" harfi (...) diye okumuşlardır ki; kokuştuğumuz ... demek olur. Aynı zamanda bu, Ali b. Ebi Talib (r.a)'ın da kıraatidir.

 

en-Nehhas der ki: Sözlükte bu fiil bilinen bir şey değildir. Ancak; "Et koktu" denilir. Yine aynı anlamda olmak üzere; (...) denilir. el-Cevheri der ki: "Et koktu, kokar" denilir ve muzari fiilinde "sad" harfi esreli kullanılır, mastarı da; (...) diye gelir. Et ister pişmiş olsun, ister çiğ olsun kullanımda değişiklik olmaz. Şair el-Hutay'a şöyle demiştir: "O öyle bir delikanlıdır ki; tenceresinde ne varsa cömertçe verir, Onun yanında kokuşmuşluk eti, asla bozmaz." (...) da onun gibi aynı anlama gelir.

 

"Gerçekten biz yeni bir yaratılış ta mı olacağız?" Yani biz bundan sonra bir daha yeniden mi yaratılacağız?

 

"Gerçekten biz" (şeklinde, soru edatsız), okuyuşu da vardır. "Gerçekten biz ... mi" diye de okunur.

 

en-Nehhas der ki: Burada Arapça açısından oldukça zor bir mesele vardır.

 

Ayet-i kerimedeki: "vakit" lafzındaki amil hangisidir? Çünkü: "Gerçekten" edatından sonra gelen, ondan önce gelen lafızlarda amel edemez. Bu soru halinde ise mesele daha da zordur. Çünkü sorudan sonraki ifadelerin böyle olması ve: "Gerçekten" edatından öncesinde amel etmemesi öncelikle sözkonusudur. Hele bunlar bir araya gelmişse durum ne olacaktır?

 

Bu buyruğu: "Gerçekten" diye okuyanların kıraatine göre amil: "Kaybolduğumuz" buyruğudur. "Gerçekten biz mi" diye okuyanların okuyuşuna göre ise amil gizli olup, takdiri: "Öldüğünüz takdirde (ölümden sonra) mı diriltileceğiz?" şeklinde olur. Ancak yine bu hususta bir başka soru daha vardır. O da şudur: Birinci okuyuşa göre: "Vakit" (anlamındaki) lafzının cevabı nerededir. Çünkü bunda şart manası vardır. Bu hususta kabul edilen görüş, ondan sonra mazi bir fiil olduğu şeklindedir. Bundan dolayı bunun da kullanılması caiz olmuştur.

 

"Evet, onlar Rabblerine kavuşmayı inkar ederler." Yani onlar Yüce Allah'ın öldükten sonra diriliş kudretini inkar edemezler, çünkü O'nun kudretini itiraf ve kabul etmektedirler. Fakat onlar kendilerinin hesaba çekilmeyeceklerine ve Yüce Allah'ın huzuruna çıkmayacaklarına inanmışlardır.

 

SONRAKİ SAYFA İÇİN AŞAĞIDAKİ LİNK’E TIKLAYIN

 

Secde 11

 

 

 

ANA SAYFA             SURELER    KONULAR