ANA SAYFA             SURELER    KONULAR

 

RUM

6

/

7

 

وَعْدَ اللَّهِ لَا يُخْلِفُ اللَّهُ وَعْدَهُ وَلَكِنَّ أَكْثَرَ النَّاسِ لَا يَعْلَمُونَ {6}

 

 يَعْلَمُونَ ظَاهِراً مِّنَ الْحَيَاةِ الدُّنْيَا وَهُمْ عَنِ الْآخِرَةِ هُمْ غَافِلُونَ {7}

 

6. (Bu) Allah'ın vaadi(dir). Allah vaadinden caymaz. Fakat insanların çoğu bilmezler.

7. Dünya hayatından görünen kısmı bilirler. Fakat ahiretten yana gafil olanların ta kendileridir onlar.

 

"(Bu) Allah'ın vaadi(dir). Allah vaadinden caymaz." Çünkü O'nun sözü doğrudur. "Fakat insanların çoğu" bunlar da çoğunluğu teşkil eden kafirlerdir, "bilmezler." Bununla Mekke müşriklerinin kastedildiği de söylenmiştir.

 

"Allah'ın vaadi" buyruğunda (vaad anlamındaki) kelimenin mansub gelmesi, mastar (meful-i mutlak) olduğu içindir ve; "O, bunu kat'i olarak vaadetmiştir" anlamındadır.

Daha sonra Yüce Allah, onların ne kadarını bildiklerini açıklamak üzere şöyle buyurmaktadır: "Dünya hayatından görünen kısmı bilirler." Yani onlar geçim ve dünyalıklarıyla ilgili işleri bilirler. Ne zaman ekeceklerini, ne zaman biçeceklerini, nasıl ağaç dikip nasıl bina yapacaklarını bilirler. Bu açıklama İbn Abbas, İkrime ve Katade tarafından yapılmıştır. ed-Dahhak dedi ki:

 

Bu, dünyada saraylar yapmak, ırmakların akacakları kanalları açmak, ağaçlarını dikmesini bilmektir. Anlam birdir. Bir diğer açıklamaya göre maksat, şeytanların kendilerine dünya semasından hırsızlama birtakım hususları duydukları sırada dünya işleri ile ilgili yaptıkları telkinler ve bildirdikleri hususlardır. Bu açıklamayı da Said b. Cübeyr yapmıştır. Bunun Yüce Allah'ın: "Yoksa sözün zahirini mi "(er-Ra'd, 33) buyruğunda olduğu gibi; açık olanını da, gizli olanını da anlamındadır.

 

Derim ki: İbn Abbas'ın açıklaması "dünya hayatının görüneni"ni açıklamaya daha uygundur. Öyle ki el-Hasen şöyle demiştir: Allah'a yemin ederim onlardan herhangi birisinin dünyaya dair bilgisi, dirhemin sahte olup olmadığını anlayıp, onun ağırlığını sana söyleyebilecek hale gelmiş oldukları halde doğru dürüst namaz kılmasını dahi bilemez.

 

Ebu'l-Abbas el-Müberrid dedi ki: Kisra günlerini paylaştırarak şöyle demiştir: Rüzgarlı gün uyumaya, bulutlu gün avlanmaya, yağmurlu gün içip eğlenmeye, günlük güneşlik gün ise ihtiyaçları görmeye elverişlidir. İbn Haleveyh dedi ki: Onlar, dünyalarının siyasetini ne kadar da iyi bilen kimselermiş; onlar dünya hayatının ancak zahir olanını bilirler.

"Fakat ahiretten" yani ona dair bilgi sahibi olup onun için amelde bulunmaktan "yana gafil olanların ta kendileridir."

 

Bir şair şöyle demiştir: "Büyük bir beladır, senin bir arkadaşının, İşiten ve gören bir adam suretinde olup da, Malına gelecek herbir musibet noktasında uyanık olduğu halde, Dinine gelen musibetin ise farkına varmaz."

 

SONRAKİ SAYFA İÇİN AŞAĞIDAKİ LİNK’E TIKLAYIN

 

Rum 8

 

 

 

ANA SAYFA             SURELER    KONULAR