ANKEBUT 50 / 52 |
وَقَالُوا
لَوْلَا
أُنزِلَ
عَلَيْهِ آيَاتٌ
مِّن
رَّبِّهِ
قُلْ
إِنَّمَا
الْآيَاتُ
عِندَ
اللَّهِ
وَإِنَّمَا
أَنَا نَذِيرٌ مُّبِينٌ {50} أَوَلَمْ
يَكْفِهِمْ
أَنَّا
أَنزَلْنَا
عَلَيْكَ
الْكِتَابَ يُتْلَى
عَلَيْهِمْ
إِنَّ فِي
ذَلِكَ لَرَحْمَةً
وَذِكْرَى
لِقَوْمٍ يُؤْمِنُونَ
{51} قُلْ
كَفَى
بِاللَّهِ
بَيْنِي
وَبَيْنَكُمْ
شَهِيداً يَعْلَمُ
مَا فِي
السَّمَاوَاتِ
وَالْأَرْضِ
وَالَّذِينَ
آمَنُوا بِالْبَاطِلِ
وَكَفَرُوا
بِاللَّهِ
أُوْلَئِكَ
هُمُ
الْخَاسِرُونَ
{52} |
50.
Dediler ki: "üzerine Rabbinden ayetler indirilmeli değil miydi?" De
ki: "Ayetler ancak Allah'ın nezdindedir. Ben ancak apaçık bir uyarıcıyım.
"
51. Kendilerine
karşı okunup duran sana indirdiğimiz bu kitap onlara yetmedi mi? Şüphe yok ki
bunda iman eden bir topluluk için bir rahmet, bir öğüt vardır.
52. De
ki: "Benimle sizin aranızda şahit olarak Allah yeter. O göklerle yerde
olanı bilir. Batıla iman edip Allah'ı inkar edenler, işte onlar zarar edenlerin
ta kendileridir."
"Dediler ki:
üzerine Rabbinden ayetler indirilmeli değil miydi?" Bu, müşriklerin
Resulullah (s.a.v.) hakkında söyledikleri sözlerdir. Yani niçin onun üzerine de
peygamberlere verilen ayetler (mucizeler) gibi bir mucize verilmedi? Mesela,
Salih'in dişi deve mucizesi, Musa'nın asa mucizesi, İsa'nın da ölüleri diriltme
mucizesi gibi bir mucizesi niye yok? diye açıklanmıştır.
Ey Muhammed, onlara
"de ki: Ayetler ancak Allah'ın nezdindedir."
Onları dilediği gibi
gönderen O'dur. Arzu ederse gönderir, yoksa bende bunların hiçbirisi yoktur.
"Ben ancak apaçık
bir uyarıcıyım."
İbn Kesir, Ebu Bekr,
Hamza ve el-Kisai "ayetler" lafzını "Ayet" diye tekil
olarak okumuşlardır. Diğerleri çoğul okumuşlardır. Ebu Ubeyd'in tercih ettiği
görüş budur. Çünkü Yüce Allah: "De ki: Ayetler ancak Allah'ın
nezdindedir" diye buyurmuştur.
"Kendilerine karşı
okunup duran, sana indirdiğimiz bu kitab, onlara yetmedi mi?" Bu onların:
"üzerine Rabbinden ayetler indirilmeli değil miydi?" şeklindeki
sözlerine bir cevaptır. Yani müşriklere, benzerini yahut onun bir süresinin
benzerini meydana getirmeleri için meydan okumuş da kendilerini aciz bırakan bu
mucize kitab, istedikleri ayetlerin yerine yeterli gelmiyor mu? Sen bunlara
Musa'nın ve İsa'nın mucizelerini getirecek olsan, şüphesiz: Bu bir büyüdür, biz
ise büyünün nasıl olduğunu bilemiyoruz, derlerdi. Halbuki bunlar söz söyleme
gücüne sahip kimselerdir. Buna rağmen Kur'an'a karşı çıkmaktan yana acze
düşmüşlerdir.
Denildiğine göre bu
ayetlerin nüzül sebebi, İbn Uyeyne'nin şu rivayetinde açıklandığı gibidir: İbn
Uyeyne, Amr b. Dinar'dan o Yahya b. Ca'de'den rivayetle dedi ki: Peygamber
(s.a.v.)'e üzerinde yazı bulunan bir kol kemiği getirildi, o da şöyle dedi: "Peygamberlerinin
getirdiğinden yüz çevirip başka bir peygamberin getirdiklerine yahut kendi
kitaplarından bir başka kitaba yönelmek bir kavme sapıklık olarak yeter."
Bunun üzerine Yüce Allah: "Kendilerine karşı okunup duran, sana
indirdiğimiz bu kitab, onlara yetmedi mi?" ayetini indirdi. Bunu Ebu
Muhammed ed-Darimi, Müsned'inde rivayet etmiş olup tefsir alimleri kitaplarında
kaydetmişlerdir.
İşte buna benzer bir
olay hakkında Peygamber (s.a.v.), Ömer (r.a)'a şöyle demiştir: "Şayet
İmran oğlu Musa hayatta olsaydı, onun için dahi bana uymaktan başka yapacak bir
şey olamazdı." Yine benzeri bir olay münasebetiyle Peygamber (s.a.v.)
şöyle buyurmuştur: "Kur'an-ı Kerim ile teğanni etmeyen bizden
değildir." Yani Kur'an ile yetinerek başka bir şeye ihtiyaç duymayacak
hale gelmeyen bizden değildir. Buhari (Allah'ın rahmeti üzerine olsun)'nin
ayet-i kerimeyi te'vili bu şekildedir.
Bu kitabımızın
Mukaddimesinde zikrettiğimiz üzere; herbir harf karşılığında kişi Yüce
Rabbinden on hasene alacağına göre, bu kitabtan yüz çevirip başkasına yönelmek
sapıklıktır, hüsrandır, aldanıştır, noksandır.
"Şüphe yok ki
bunda" yani Kur'an-ı Kerim'de "iman eden bir topluluk için"
dünya ve ahirette "bir rahmet"; onunla kendilerini dünyada hakka
irşad etmek suretiyle de "bir öğüt vardır." Bir görüşe göre de
rahmet, dünyada onları sapıklıktan kurtarmak suretiyle ortaya çıkar.
"De ki: Benimle
sizin aranızda şahit olarak Allah yeter." Yani seni yalanlayanlara şunları
söyle: Benim onun rasülü olduğum iddiam ile bu Kur'an'ın da O'nun kitabı olduğu
iddiamda doğru söylediğime dair lehime şahitlik yapmak üzere şahit olarak Allah
yeter.
"O göklerle yerde
olanı bilir." Hiçbir şey O'na gizli kalmaz. Bu Yüce Allah'ın onlar
hakkındaki şahitliğinin doğruluğuna dair bir delildir. Çünkü onlar Yüce Allah'ın
herşeyi bildiğini kabul ediyorlardı. O halde onun şahitliğini de kabul etmeleri
gerekirdi.
"Batıla" Yahya
b. Sellam'a göre İblis'e, bir görüşe göre de putlara ve heykellere ibadete -ki
bu görüşü İbn Şecere nakletmiştir.- "iman edip Allah'ı inkar edenler"
yani rasüllerini yalanlayıp kitabını inkar ettikleri için Allah'ı da inkar
edenler. Bir görüşe göre; ona putları ortak koşmak suretiyle, ona çocuklar ve
zıtlar izafe etmek suretiyle Allah'ı inkar edenler; "işte onlar"
ahirette hem kendilerini, hem de amellerini kaybetmek suretiyle "zarar
edenlerin ta kendileridir. "
SONRAKİ SAYFA İÇİN AŞAĞIDAKİ LİNK’E
TIKLAYIN