ANA SAYFA             SURELER    KONULAR

 

ANKEBUT

53

/

55

وَيَسْتَعْجِلُونَكَ بِالْعَذَابِ وَلَوْلَا أَجَلٌ مُّسَمًّى لَجَاءهُمُ الْعَذَابُ وَلَيَأْتِيَنَّهُم بَغْتَةً وَهُمْ لَا يَشْعُرُونَ {53}

 يَسْتَعْجِلُونَكَ بِالْعَذَابِ وَإِنَّ جَهَنَّمَ لَمُحِيطَةٌ بِالْكَافِرِينَ {54}

 يَوْمَ يَغْشَاهُمُ الْعَذَابُ مِن فَوْقِهِمْ وَمِن تَحْتِ أَرْجُلِهِمْ وَيَقُولُ ذُوقُوا مَا كُنتُمْ تَعْمَلُونَ {55}

 

53. Bununla beraber senden azabı çabucak isterler. Eğer belli bir vade olmasa idi, azab onlara elbette gelirdi. Andolsun -onlar farkında olmaksızın- azab kendilerine ansızın gelecektir.

54. Senden azabı çabucak isterler. Muhakkak cehennem kafirleri kuşatıcıdır.

55. O gün azab onları hem üstlerinden, hem ayakları altından bürüyecek ve şöyle diyecektir: "Yapmakta olduklarınızı tadın."

 

"Bununla beraber senden azabı çabucak isterler." Onları azab ile korkutup uyarınca aşırı inkarları sebebiyle: Haydi bu azabı bize çabuk getir, dediler. Bir görüşe göre bu sözleri söyleyen en-Na dr b. el-Haris ile Ebü Cehil'dir. Çünkü bunlar: "Ey Allah) eğer bu senin katından (indirilmiş) hakkın ken disi ise durma bizim üzerimize gökten taş yağdır'' (el-Enfal, 32) diye yalvarmışlar ve: "Rabbimiz hesap gününden önce payımızı bize çabuk ver'' (Sa'd, 16) demişlerdi.

 

"Eğer" azabın indirilmesi için "belli birvade olmasa idi.." İbn Abbas dedi ki: Bundan maksat, kavmine azab etmeyip onları kıyamet gününe kadar erteleyeceğime dair vaadimdir. Yüce Allah'ın: ''Asıl onlara vaadolunan vakit kıyamettir'' (el-Kamer, 46) buyruğu bunu açıklamaktadır.

 

ed-Dahhak dedi ki: Bu vade onların dünya hayatındaki ömürleridir. Belirli vadeden kastın sur'a birinci üfürüş olduğu da söylenmiştir ki, bu da Yahya b. Sellam'ın görüşüdür. Bir başka görüşe göre maksat, Yüce Allah'ın onları helak etmek ve azablandırmak için takdir etmiş olduğu vakittir. Bunu da İbn Şecere demiştir. Bedir günü öldürülmeleri olduğu da söylenmiştir.

 

Özetle herbir azabın belli bir vadesi vardır. Bu ne öne geçer, ne geriye kalır. Bunun delili de Yüce Allah'ın: "Herbir haberin kararlaştırılmış bir zamanı var dır'' (el-En'am, 67) buyruğudur.

 

(Eğer bu vade olmasa idi) acele gelmesini istedikleri"azab onlara elbette gelirdi. Andolsun onlar farkında olmaksızın" azabın üzerlerine ineceğini bilmeksizin"azab kendilerine ansızın gelecektir."

 

"Senden azabı çabucak isterler." Yüce Allah, onlara cehennemi hazırlamış olduğu ve kaçınılmaz olarak cehennem onları çepeçevre kuşatacağı halde, senden azabı çabucak istiyorlar. Böyle bir aceleciliğin anlamı ne?

 

Bu ayet-i kerimelerin Abdullah b. Ebi ümeyye ile onun müşrik arkadaşları: "Yahut iddia ettiğingibigökyüzünü üzerimizeparçaparça düşüresin ... '' (el-İsra, 92) demeleri üzerine nazil olduğu da söylenmiştir.

 

"O gün azab onları hem üstlerinden, hem ayakları altından bürüyecek" buyruğu denildiği ne göre; önceki buyruklarla ilişkilidir. Yani azabın üstlerinden ve ayaklarının altından kendilerini gelip bulacağı günde azab onları bürüdümü cehennem de onları çepeçevre kuşatmış olacaktır.

 

"Hem ayakları altından" diye buyurması buyruğun ("hem üstlerinden" buyruğuna) yakınlık dolayısıyladır. Yoksa Arapçada bürümek (el-ğaşeyan)'ın üstten olan örtmeler hakkında kullanılması daha umumi bir ifadedir. Şairin şu mısraında olduğu gibidir: "Ben ona yem olarak hem saman hem de soğuk su verdim."

 

Bir başka şair de şöyle demiştir: "O, düşmanlar üzerine asil atları süren idi. üzerinde mızraklardan ve zırhlardan ormanlar bulunan düşmanlar üzerine."

 

"Ve şöyle diyecektir: Yapmakta olduklarınızı tadın." Medineliler ile Küfeliler "diyecektir" buyruğunu "Diyeceğiz" diye "nün" ile okumuşlar, diğerleri ise "ya" ile okumuşlardır. Ebu Ubeyd de Yüce Allah'ın: "De ki. .. Allah yeter" buyruğu dolayısıyla bu okuyuşu tercih etmiştir. Onları azablandırmakla görevli olan meleğin onlara "tadın" diyecek olması ihtimali de vardır. Her iki kıraat de aynı manayı ifade eder. Yani melek bizim ona vereceğimiz emir üzerine: Tadın! diyecektir.

 

SONRAKİ SAYFA İÇİN AŞAĞIDAKİ LİNK’E TIKLAYIN

 

Ankebut 56-60

 

 

 

ANA SAYFA             SURELER    KONULAR