ANA SAYFA             SURELER    KONULAR

 

ANKEBUT

26

/

27

فَآمَنَ لَهُ لُوطٌ وَقَالَ إِنِّي مُهَاجِرٌ إِلَى رَبِّي إِنَّهُ هُوَ الْعَزِيزُ الْحَكِيمُ {26}

 

وَوَهَبْنَا لَهُ إِسْحَاقَ وَيَعْقُوبَ وَجَعَلْنَا فِي ذُرِّيَّتِهِ النُّبُوَّةَ وَالْكِتَابَ

وَآتَيْنَاهُ أَجْرَهُ فِي الدُّنْيَا وَإِنَّهُ فِي الْآخِرَةِ لَمِنَ الصَّالِحِينَ {27}

 

26. Bunun üzerine kendisine Lut iman etti ve: "Doğrusu ben Rabbime hicret edeceğim" dedi. Şüphe yok ki O Azizdir, Hakimdir.

27. Ve Biz ona İshak'ı ve Ya'kub'u da bağışladık. Soyundan gelenlere de peygamberlik ve kitabı verdik. Ona mükafatını dünyada verdik, ahirette de muhakkak ki o, salihlerdendir.

 

"Bunun üzerine kendisine Lut iman etti." Lüt, ateşin İbrahim (a.s) için serin ve selamet olduğunu görünce ona ilk iman eden, onu ilk tasdik eden kişi olmuştu. İbn İshak dedi ki: Lüt, İbrahim'e iman etti. Onun kızkardeşinin oğlu idi. Sara da ona iman etti, o da onun amcasının kızı idi.

 

"Ve doğrusu ben Rabbime hicret edeceğim, dedi." en-Nehai ile Katade dediler ki: "Doğrusu ben Rabbime hicret edeceğim" diyen İbrahim (a.s)'dır. Katade dedi ki: İbrahim, Küfe'ye bağlı bir kasaba olan Küsa'dan, Harran'a oradan Şam'a hicret etti. Beraberinde de kardeşinin oğlu Haran b. Tarih'in oğlu Lüt ile kendi hanımı Sara da vardı.

 

el-Kelbi dedi ki: Harran topraklarından, Filistin'e hicret etti. O küfür topraklarından hicret eden ilk kişidir.

 

Mukatil dedi ki: İbrahim yetmişbeş yaşında iken hicret etti.

 

"Doğrusu ben Rabbime hicret edeceğim" diyenin Lüt (a.s) olduğu da söylenmiştir. el-Beyhaki, Katade'den şöyle dediğini zikretmektedir: Allah için ailesiyle birlikte ilk hicret eden kişi Osman (r.a)'dır. Katade dedi ki: Ben en-Nadr b. Enes'i şöyle derken dinledim: Ben Ebu Hamza'yı -Enes b. Malik'i kastediyor- şöyle derken dinledim: Osman b. Affan beraberinde Rasulullah (s.a.v.)'ın kızı Rukayye olduğu halde Habeş topraklarına hicret etti. Onlara dair haberin Rasulullah'a (s.a.v.) ulaşması gecikti. Kureyşlilerden bir kadın gelip:

Ey Muhammed, dedi. Ben senin damadını, hanımı ile birlikte gördüm. O: "Onları nasıl bir durumda gördün?" diye sorunca kadın şöyle dedi: Ben onu, hanımını şu pek hızlı yürüyemiyen zayıflar arasından bir eşeğe bindirmiş, kendisi de eşeği arkadan güttüğünü gördüm. Bunun üzerine Resulullah (s.a.v.) şöyle buyurdu: "Allah onlarla beraber olsun. Şüphesiz ki Osman, Lüt'tan sonra ailesiyle birlikte hicret eden ilk kişidir." el-Beyhaki dedi ki:

 

Bu ilk (Habeşistan) hicretinde idi. Habeşistan'a ikinci hicret ise el-Vakidi'nin ileri sürdüğüne göre Rasulullah (s.a.v.)'ın peygamberliğinin beşinci yılına rastlar.

 

"Rabbime" yani Rabbimin rızasına ve Rabbimin emrettiği yere "hicret edeceğim, dedi. Şüphe yok ki O, Azizdir, Hakimdir." Bu güzel isimlere dair açıklamalar daha önceden geçmiş bulunmaktadır. Hicrete dair açıklamalar da daha önceden en-Nisa Süresi'nde (100. ayet, 5. başlıkta) ve başka yerlerde geçmiş bulunmaktadır.

 

"Ve Biz ona İshak'ı ve Yakub'u da bağışladık." Yani Yüce Allah ona çocuklar bağışlamak suretiyle lutufta bulundu. Ona İshak'ı oğul olarak bağışladığı gibi, Yakub'u da oğlunun oğlu (torunu) olarak bağışladı. Ona İshak'ı, İsmail'den sonra bağışladı. Yakub da, İshak'tan torunudur.

 

"Soyundan gelenlere de peygamberlik ve kitabı verdi." İbrahim (a.s)'dan sonra ne kadar peygamber gönderildi ise hep onun soyundan gelmiştir. Burada "kitab"ın tekil gelmesi "nübuvvet" gibi mastarın kastedilmiş olmasından dolayıdır. Maksat ise Tevrat, İncil ve Furkan'dır. Dolayısıyla burada "kitap" çoğulu ifade eden bir tabirdir. Tevrat, İbrahim (a.s)'ın soyundan gelen Musa (a.s)'a indirilmiştir. İncil yine onun soyundan gelenlerden İsa (a.s)'a, Furkan da onun soyundan gelen Muhammed (s.a.v.)'e indirilmiştir.

 

"Ona mükafatını dünyada verdik." Bundan kasıt bütün din mensuplarının ortak bir şekilde ona saygı duymalarıdır. Bu açıklamayı İkrime yapmıştır. Süfyan, Humeyd b. Kays'dan şöyle dediğini rivayet etmektedir: Said b. Cübeyr birisine İkrime'ye Yüce Allah'ın: "Ona mükafatını dünyada verdik" buyruğu hakkında soru sormasını emretmişti. İkrime şöyle demişti: Herbir din mensubu ona bağlı olduğunu iddia eder ve o bizdendir, der. Said b. Cübeyr doğru söyledi, dedi. Katade dedi ki: Bu, Yüce Allah'ın: "Biz ona dünyada bir güzellik verdik" (en-Nahl, 122) buyruğu gibidir. Yani ona güzel bir akıbet, salih bir amel ve güzel bir övgü verdik. Çünkü herbir din mensubu onu kendilerinden bilirler, onu veli edinirler.

"Ona mükafatını dünyada verdik" buyruğu, peygamberlerin büyük çoğunluğu onun soyundan gelmişlerdir, diye de açıklanmıştır.

 

"Ahirette de muhakkak ki o salihlerdendir." Burada "ahirette" buyruğu sılanın kapsamında değildir. Bu bir temyizdir. Buna dair açıklamalar daha önce el-Bakara Süresi'nde (130. ayetin tefsirinde) geçmiş bulunmaktadır.

 

Bütün bunlar hak din üzere sabır hususunda İbrahim (a.s)'a uymaya bir teşviktir.

 

SONRAKİ SAYFA İÇİN AŞAĞIDAKİ LİNK’E TIKLAYIN

 

Ankebut 28-35

 

 

 

ANA SAYFA             SURELER    KONULAR