ANA SAYFA             SURELER    KONULAR

 

KASAS

47

/

48

وَلَوْلَا أَن تُصِيبَهُم مُّصِيبَةٌ بِمَا قَدَّمَتْ أَيْدِيهِمْ فَيَقُولُوا رَبَّنَا لَوْلَا أَرْسَلْتَ إِلَيْنَا رَسُولاً فَنَتَّبِعَ آيَاتِكَ وَنَكُونَ مِنَ الْمُؤْمِنِينَ {47}

 فَلَمَّا جَاءهُمُ الْحَقُّ مِنْ عِندِنَا قَالُوا لَوْلَا أُوتِيَ مِثْلَ مَا أُوتِيَ مُوسَى أَوَلَمْ يَكْفُرُوا بِمَا أُوتِيَ مُوسَى مِن قَبْلُ قَالُوا سِحْرَانِ تَظَاهَرَا وَقَالُوا إِنَّا بِكُلٍّ كَافِرُونَ {48}

 

47. Eğer ellerinin önden gönderdikleri sebebi ile kendilerine bir musibet gelip çattığında: "Rabbimiz, Sen bize bir peygamber göndermeli değil miydin? O takdirde biz de Senin ayetlerine uyar ve mü'minlerden olurduk" demeyecek olsalardı (Biz onlara peygamber göndermezdik).

48. Ama onlara nezdimizden hak gelince dediler ki: "Musa'ya verilenler gibi ona da verilmeli değil miydi?" Acaba onlar önceden Musa'ya verilenleri inkar etmemişler miydi? "İki sihir birbirine yardım etti" dediler ve yine dediler ki: "Biz onların hepsini inkar edenleriz."

 

"Eğer ellerinin önden gönderdikleri" küfür ve isyanlar -özellikle "eller"in söz konusu edilmesi ise yapılan işlerin çoğunlukla ellerle yapılması dolayısıyladır- "sebebi ile kendilerine" Kureyşlileri kastetmektedir, yahudiler diye de söylenmiştir "bir musibet" yani bir ceza ve intikam "gelip, çattığında ... demeyecek olsalardı ... "

 

" ... meyecek olsaydı" edatının cevabı hazfedilmiştir. Yani eğer daha önceden işledikleri masiyetler sebebiyle kendilerine bir azab "gelip çattığında Rabbimiz, sen bize bir peygamber göndermeli değil miydin? ... demeyecek olsalardı" Biz de peygamber göndermezdik, takdirindedir. Bunun ... mutlaka onları acilen cezalandırırdık, takdirinde olduğu da söylenmiştir. Peygamberlerin gönderilmesi daha önceden de el-İsra (16. ayet, 1. başlık) ile Ta-Ha Süresi (133. ayet ve devamının tefsirinde)'nin sonlarında geçtiği üzere kafirlerin ileri sürebilecekleri mazeretleri ortadan kaldırmak içindir.

 

"Biz de senin ayetlerine uyar" buyruğundaki "Uyardık" lafzı tahdid (teşvik)in cevabı olmak üzere nasb mahallindedir. "Mü'minlerden" tasdik edicilerden "olurduk" anlamındaki buyruk da ona atfedilmiştir.

 

Akıl, iman ve şükür etmeyi gerektirir diyenler bu ayeti delil gösterirler.

Çünkü Yüce Allah: "Ellerinin önden gönderdikleri sebebi ile" diye buyurmaktadır. Bu da ceza görmeyi gerektirir. Zira rasüllerin gönderilmesinden önce vücubun kesinleşmiş olması söz konusudur. Bu da ancak akıl ile olur.

 

el-Kuşeyrı dedi ki: Sahih olan hazfedilen ifadelerin: Eğer şu olmasaydı, peygamberlerin tekrar tekrar yeniden gönderilmesine gerek duyulmazdı, takdirinde olduğudur. Yani şu kafirler artık mazur değillerdir, çünkü daha önce gönderilmiş olan şeriatler ve tevhide çağrı onlara ulaşmış bulunmaktadır. Fakat aradan uzun bir zaman geçmiştir. Eğer onları azablandıracak olursak, aralarından: Uzun zamandan beri peygamber gönderilmemiştir, diyen çıkabilir ve bunun özür olabileceğini sanabilir. Halbuki rasüllerin haberi kendilerine ulaştıktan sonra ileri sürebilecekleri bir mazeretleri kalmaz. Fakat Bizler hiçbir şekilde mazeret bırakmadık ve beyanı eksiksiz yaptık. O bakımdan ey Muhammed, seni onlara peygamber gönderdik. Şanı Yüce Allah da beyanı ve delil göstermeyi tamamlayıp peygamberleri göndermedikçe de hiçbir kulu cezalandırmayacağını hükme bağlamıştır.

"Ama onlara nezdimizden hak" yani Muhammed (s.a.v.)"gelince" Mekke kafirleri "dediler ki: Musa'ya verilenler" asa ve beyaz el "gibi ona da verilmeli değil miydi?" Ona da Kur'an-ı Kerım -Tevrat gibi- bir defada indirilmeli değil miydi? Muhammed (s.a.v.)'dan önce Musa (a.s)'ın bu durumu kendilerine ulaşmış bulunuyordu. Şanı Yüce Allah ise şöyle buyurmaktadır:

 

"Acaba onlar önceden Musa'ya verilenleri inkar etmemişler miydi? İki sihir birbirlerine yardım etti, dediler." Yani Musa ile Muhammed sihir üzere birbirleriyle yardımlaştı, dediler.

el-Kelbı dedi ki: Kureyşliler yahudilere adam göndererek, onlara Muhammed (s.a.v.)'ın peygamber olarak gönderilmesi ve durumu hakkında soru sordular. Yahudiler: Biz onu vasıflarıyla, nitelikleriyle Tevrat'ta görüyoruz. Bu şekilde onlara cevap gelince, "İki sihir birbirine yardım etti, dediler."

 

Kimileri de şöyle demiştir: Yahudiler müşriklere öğrettiler ve onlara Muhammed'e şöyle deyin dediler: Sana da Musa'ya verilenin bir benzeri verilmeli değil miydi? Ona Tevrat bir defada verilmişti.

 

Bu durumda bu delil getirme yahudilere karşıdır. Yani bu yahudiler, Musa ile Harun hakkında bunlar iki sihirbazdır dediklerinde ve "biz onların hepsini inkar edenleriZ" yani biz onların herbirisini ayrı ayrı inkar ediyoruz diye karşı çıktıklarında, Musa'ya verilenleri de inkar etmemişler miydi?

 

Küfeliler "İki sihir" diye "elif"siz olarak okumuşlardır ki; bu İncil ve Kur'an demektir. Tevrat ile Furkan diye de açıklanmıştır ki; bu da elFerra'ya aittir. Tevrat ve İncil diye de açıklanmıştır. Bu açıklamayı da Ebu Rezın yapmıştır. Diğerleri ise "İki sihirbaz" diye elif ile okumuşlardır (ki, az önceki açıklamalar bu okuyuşa binaen yapılmıştır.) Bu hususta da üç türlü görüş vardır: Birincisine göre bu iki sihirbaz Musa ile Muhammed (ikisine de selam olsun)'dır. Bu Arap müşriklerinin sözüdür, İbn Abbas ve elHasen böyle demiştir.

 

İkinci görüş, Musa ile Harun'dur, bu da risaletlerinin başlangıçları döneminde yahudilerin onlara söyledikleridir. Said b. Cübeyr, Mücahid ve İbn Zeyd de bu görüştedirler. Bu durumda bu buyruk, onlara karşı getirilen bir delil olmaktadır. Bu da Yüce Allah'ın: "Kendilerine bir musibet gelip çatmayacak olsaydı" buyruğunda mahzuf ifadenin: Ardı arkasına peygamberleri göndermezdik şeklinde olduğunu göstermektedir. Çünkü yahudiler peygamberlikleri itiraf etmişler, ancak hem tahrif etmişler, hem değiştirmişler. O bakımdan ilahi cezayı hak etmişlerdir. Yüce Allah da şöyle buyurmaktadır: "Biz de Muhammed (s.a.v.)'ı göndermekle onların mazeretlerini eksiksiz bir şekilde bertaraf etmiş olmaktayız."

 

Üçüncü görüşe göre sözü edilen iki sihirbaz İsa ve Muhammed (ikisine de salat ve selam olsun)'dır. Bu da günümüz yahudilerinin görüşüdür, Katade de böyle demiştir. Şöyle de denilmiştir: Bütün yahudiler Musa'ya Tevrat'ta bildirilen Mesih'in, İncil'in ve Kur'an-ı Kerım'in söz konusu edilmesini red ve inkar etmediler mi? Böylelikle Musa'yı ve Muhammed'i iki sihirbaz, iki kitabı da iki sihir olarak görmediler mi?

 

SONRAKİ SAYFA İÇİN AŞAĞIDAKİ LİNK’E TIKLAYIN

 

Kasas 49-51

 

 

 

ANA SAYFA             SURELER    KONULAR