ANA SAYFA             SURELER    KONULAR

 

FURKAN

7

/

8

وَقَالُوا مَالِ هَذَا الرَّسُولِ يَأْكُلُ الطَّعَامَ وَيَمْشِي فِي الْأَسْوَاقِ لَوْلَا أُنزِلَ إِلَيْهِ مَلَكٌ فَيَكُونَ مَعَهُ نَذِيراً {7} أَوْ يُلْقَى إِلَيْهِ كَنزٌ أَوْ تَكُونُ لَهُ جَنَّةٌ يَأْكُلُ مِنْهَا وَقَالَ الظَّالِمُونَ إِن تَتَّبِعُونَ إِلَّا رَجُلاً مَّسْحُوراً {8}

 

7. Ve şöyle dediler: "Bu nasıl peygamberdir ki, yemek yer ve pazarlarda dolaşır? Onunla birlikte uyarıcı olmak üzere, beraberinde bir melek indirilmeli değil miydi?

8. "Yahut ona bir hazine verilmeli veya mahsullerinden yiyeceği bir bahçesi olmalı değil miydi?" Zalimler: "Siz ancak büyülenmiş bir adama uyuyorsunuz" dediler.

 

Yüce Allah'ın: "Ve şöyle dediler: 'Bu nasıl peygamberdir ki, yemek yer ve pazarlarda dolaşır?" buyruğu ile ilgili açıklamalarımızı iki başlık halinde sunacağız:

 

1- Teklifleri Kabul Edilmeyen Kureyş'lilerin itiraza Kalkışmaları:

2- Çarşı-Pazarlara Girmenin Hükmü:

 

1- Teklifleri Kabul Edilmeyen Kureyş'lilerin itiraza Kalkışmaları:

 

Yüce Allah: "Ve şöyle dediler ... " buyruğu ile onların tenkid edip, dil uzattıkları bir başka hususu dile getirmektedir. "Dediler" buyruğundaki zamir Kureyş'lilere aittir. Onların Rasulullah (s.a.v.) ile yaptıkları meşhur bir toplantıları vardır. Bunu daha önce Subhan (el-İsra) Suresi'nde (90-93 ayetlerin tefsirinde) söz konusu etmiştik. Bu toplantıyı İbn İshak "Sıret'lnde ve başkaları da zikretmişlerdir. Muhtevası şudur: Onların ileri gelenleri olan Utbe b. Rabia ve diğerleri Peygamber (s.a.v.) ile bir araya gelip, ona ey Muhammed dediler. Eğer sen, başkanlığı seven birisi isen, seni başımıza yönetici yapalım. Şayet istediğin mal ise her birimiz malından bir şeyler vererek sana çokça mal toplarız.

 

Resulullah (s.a.v.) bu tekliflerini kabul etmeyince, bu sefer ona karşı delil getirme yolunu tutarak şöyle dediler: Sen Allah'ın Resulü olduğun halde, nasıl olur da yemek yiyiyor ve çarşı pazarlarda duruyorsun? Bu sözleriyle yemek yediği için (akılları sıra) onu ayıpladılar, zira onlar Resulün bir melek olmasını istiyorlardı. Kisra'ların, Kayser'lerin ve diğer zorba hükümdarların çarşı-pazarlarda dolaşmaya tenezzül etmediklerini gördüklerinden de çarşıpazarlarda dolaşmasını ayıpladılar. Peygamber (s.a.v.) ise çarşı-pazarlarında onlarla birlikte oturup kalkıyor. Onlara emirler ve nehiyler veriyordu. Buna rağmen onlar: Bu başımıza kral olmak istiyor, dediler. Madem öyle, niye kralların izledikleri yoldan farklı bir yol izliyor? Yüce Allah kendi sözleriyle onlara cevap verdi ve peygamberine: ''Bizim senden önce gönderdiğimiz resuller de muhakkak yemek yerler ve pazarlarda dolaşırlardı" (el-Furkan, 20) buyruğunu indirdi. O halde kederlenme ve üzülme, çünkü bu senin utanmanı gerektirecek bir şikayet konusu değildir.

 

2- Çarşı-Pazarlara Girmenin Hükmü:

 

Ticaret ve geçim sağlamak amacıyla çarşılara-pazarlara girip çıkmak mübahtır. Peygamber (s.a.v.) da ihtiyacı dolayısıyla insanlara Allah'ın emirlerini hatırlatıp onları Allah'ın yoluna davet etmek maksadıyla çarşı-pazarlara giriyor ve çarşı-pazarlarda kendisini himaye etmeleri için kabilelere teklifte bulunuyordu. Bu yolla Allah'ın onları hakka döndürmesini ümit ediyordu. Buhari'de Peygamber (s.a.v.)'ın niteliklerine dair şu ifadeler yer almaktadır: "O, kaba ve sert tabiatlı birisi değildir. çarşı-pazarlarda da bağırıp, çağırmaz.'' Bu hadiste el-A'raf Suresi'nde (157. ayet, 4. başlıkta) geçmiş bulunmaktadır.

 

Birden çok hadis-i şerifte çarşı-pazar söz konusu edilmektedir. Bunu, sahih hadisleri kitaplarında bir araya toplayan muhaddisler, zikretmişlerdir. Çarşı-pazarlarda Ashab-ı Kiram'ın ticaret yaptığı -özellikle muhacirler- bilinen bir husustur. Nitekim Ebu Hureyre şöyle demiştir: "Muhacir kardeşlerimiz çarşı-pazarlarda alışverişlerle meşgul idiler. .. " Bu hadisi Buhari rivayet etmiştir. Bu hususa dair daha geniş açıklamalar Yüce Allah'ın izniyle yine bu surede gelecektir.

 

"Onunla birlikte ... bir melek indirilmeli değil miydi?" sorusunun (nahiv bakımından) cevabı: "Onunla birlikte uyarıcı olmak üzere ... " ifadelerdir.

 

"Yahut ona bir hazine verilmeli ... " buyruğunda ''Yahut ... verilmeli" ifadesi ref' mahallindedir. "Veya mahsullerinden yiyeceği bir bahçesi olmalı değil miydi?" anlamındaki buyrukta geçen: "Yiyeceği" buyruğunu Medine'liler, Ebu Amr ve Asım "ye" ile okumuşlardır. Diğer Kufe'li kıraat alimleri ise bunu (yiyeceğimiz anlamında olmak üzere) nun ile okumuşlardır. ("Yiyeceği" anlamını veren) "ya" ile kıraat daha açık ve anlaşılır olmakla birlikte, her iki kıraat da güzel olup, her birisi ayrı bir anlam ifade etmektedir. Daha önceden Peygamber (s.a.v.)'dan söz edilmiş olduğundan zamirin ona ait olması daha açık anlaşılan bir husustur. Bunu en-Nehhas zikretmiştir.

 

"Zalimler: 'Siz ancak büyülenmiş bir adama uyuyorsunuz' dediler." Bu da daha önce el-İsra Suresi'nde (47. ayette) geçmiş bulunmaktadır. Bu sözleri söyleyen kişi, el-Maverdi'nin belirttiğine göre Abdullah b. ez-Zibari'dir.

 

SONRAKİ SAYFA İÇİN AŞAĞIDAKİ LİNK’E TIKLAYIN

 

Furkan 9-10

 

 

 

ANA SAYFA             SURELER    KONULAR