ANA SAYFA             SURELER    KONULAR

 

NUR

30

قُل لِّلْمُؤْمِنِينَ يَغُضُّوا مِنْ أَبْصَارِهِمْ وَيَحْفَظُوا فُرُوجَهُمْ

ذَلِكَ أَزْكَى لَهُمْ إِنَّ اللَّهَ خَبِيرٌ بِمَا يَصْنَعُونَ

 

30. Mü'minlere söyle ki: Gözlerini sakınsınlar, mahrem yerlerini de korusunlar. Böylesi onlar için daha temizdir. Şüphe yok ki Allah yaptıkları işlerden çok iyi haberdar olandır.

 

Bu buyruğa dair açıklamalarımızı yedi başlık halinde sunacağız:

 

1- Gözleri Haramdan Sakınmak:

2- Gözlerin Sakınması:

3- Görmek Kalbe Açılan En Büyük Kapıdır:

4- Mahrem Yerlerin Korunması:

5- Umumi Banyolara (Hamamlara) Girmenin Hükmü:

6- Hamama Girmenin Şartları:

7- Haramdan Sakınmanın Güzelliği:

 

1- Gözleri Haramdan Sakınmak:

 

Yüce Allah görülmemesi gereken şeyleri setredip örtmeyi söz konusu ettikten sonra; "mü'minlere söyle ki: gözlerini sakınsınlar" buyruğu ile görmekle ilgili hususu söz konusu etmektedir.

 

"Sakınsınlar" lafzı, "Gözünü sakındı sakınır" denilir. Şair de der ki: "Gözünü sakın çünkü sen Numeyrlisin, Ne Ka'b'a ulaşırsın, ne de Kilab'a."

 

Antere de şöyle demiştir: "Hanım komşum görünürse gözüme, sakınırım gözümü, Ta ki komşumun barındığı yer onu örtünceye."

 

Yüce Allah gözün neden sakınılacağını ve mahrem yerlerinin neden korunacağını söz konusu etmemektedir. Ancak bu, adeten bilinen bir husustur ve bundan kasıt da helal olandan değil, haram olandan sakınmaktır.

 

Buhari'de şöyle denilmektedir: Said b. Ebi'l-Hasen, el-Hasen'e dedi ki:

Acem kadınları göğüslerini ve başlarını açıyorlar. (el-Hasen) dedi ki: Sen de gözünü ondan sakın. Yüce Allah: "Mü'minlere söyle ki: Gözlerini sakınsınlar, mahrem yerlerini de korusunlar" diye buyurmaktadır. Katade de der ki: Kendilerine helal olmayan şeylerden (sakınsınlar) demektir. "Mü'min kadınlara da deki: Gözlerini sakınsınlar, mahrem yerlerini korusunlar ... " Yani kendisine yasak kılınan şeye bakmak demek olan "hain bakış"tan sakınsınlar (demektir).

 

2- Gözlerin Sakınması:

 

"Gözlerini" buyruğundaki (...) kelimesi, şanı Yüce Allah'ın: "O zaman da sizden hiçbir kimse bunu ona yapmamıza engel olamazdr"(el-Hakka, 47) buyruğunda olduğu gibi zaid (fazla) olduğu söylenmiştir. Bunun teb'iz (kısmilik bildirmek) için olduğu da söylenmiştir, çünkü kimi bakmalar mübahtır.

 

"Sakınmak" eksiklik diye de açıklanmıştır. "Filan kişi filandan eksiltti" denilir. Buna göre eğer göz işini yapma imkanı verilmeyecek olursa, ondan bir şeyler düşülmüş ve eksiltilmiş demektir. Buna göre burada bu edat "sakınma"nın sılasıdır. Ne kısmilik (teb'iz) bildirmek içindir, ne de fazladan gelmiştir.

 

3- Görmek Kalbe Açılan En Büyük Kapıdır:

 

Görmek kalbe açılan en büyük kapıdır. Oraya ulaşan duyu yollarının en mükemmelidir. İşte bundan dolayı görme dolayısıyla düşüşler de pek çoktur. Ondan sakındırmak gerekli görülmüştür. Bütün haramlardan ve kendisi sebebiyle fitneye düşülmesi korkulan her husustan gözün sakınılması farzdır. Rasülullah (s.a.v.) şöyle buyurmuştur: "Yollarda oturmaktan sakınınız." Ey Allah'ın Rasülü! Bizim için orada oturmak kaçınılmaz bir şeydir. Biz oralarda sohbet ederiz, dediler. Şöyle buyurdu: "Madem oturmaktan başka şeyi kabul etmiyorsunuz, o takdirde yolun hakkını veriniz." Yolun hakkı nedir, ey Allah'ın Rasülü! dediler. Şöyle buyurdu: "Gözün haramdan sakınılması, rahatsızlık verici şeylerin önlenmesi, selamın alınması, iyiliğin emredilip kötülüğün sakındırılması." Bu hadisi Ebu Said el-Hudri rivayet etmiş olup, Buhari ve Müslim kitaplarına kaydetmişlerdir.

 

Rasülullah (s.a.v.) da, Ali (r.a)a şöyle demiştir: "Bir bakışın arkasına diğerini salma. Birincisi senin hakkın olabilirse de, ikincisi senin hakkın değildir. "

 

el-Evzai de şöyle demiştir: Bana Harun b. Riab'ın anlattığına göre, Gazvan ve Ebu Musa el-Eş'ari birlikte bir gazada bulunuyorlardı. Bir cariye üzerini açtı, Gazvan ona baktı. (Ebu Musa) elini kaldırıp gözüne bir tokat indirdi, gözünü şişirdi ve dedi ki: Sen, sana zarar verecek ve sana fayda sağlamayacak bir şeye bakıyorsun. Ebu Musa ile karşılaşınca halini sordu ve dedi ki: Sen gözüne zulmettin, Allah'tan mağfiret dile ve tevbe et. Çünkü ilk bakışı onun lehine ise de bundan sonrası onun aleyhinedir. el-Evzai dedi ki:

 

Gazvan gerçekten kendi nefsine hakim oldu, ölünceye kadar gülmedi. Allah ondan razı olsun,

 

Müslim'in, Sahih'inde Cerir b. Abdullah'tan şöyle dediği kaydedilmektedir: Resulullah (s.a.v.)a ani bakış hakkında sordum. Bana gözümü çevirmemi emretti.

 

İşte bu "gözlerini" buyruğundaki "min" edatının teb'ız (kısmilik bildirme) için olduğunu söyleyenlerin görüşlerini desteklemektedir. Çünkü ilk bakışa kişi hakim olamayabilir, o bakımdan ilk bakış hitabın teklifi kapsamına girmez. Zira ilk bakışın kasti olma ihtimali yoktur. Dolayısıyla bu günah kazandırıcı olmaz. O bakımdan bu hususta da mükellefiyet söz konusu olmaz. Bundan dolayı, bunun bir kısmının ele alınması gerekmektedir. Ancak "mahrem yerleri" için böyle buyurulmamıştır. Zira kişi mahrem yerine hakim olabilir. eş-Şa'bi kişinin kızına, annesine ya da kızkardeşine dahi uzun uzun ve devamlı bakmasını mekruh görmüştür. Elbetteki onun zamanı da bizim bu zamanımızdan çok daha hayırlıdır. Kişinin kendisi için muharrem kılınmış, mahrem birisine arzuyla ve tekrar tekrar bakması haramdır.

 

4- Mahrem Yerlerin Korunması:

 

"Mahrem yerlerini de korusunlar." Yani helal olmayan kimsenin görmesine karşı örtsünler, gizlesinler. "Mahrem yerlerini" zinadan "korusunlar" diye de açıklanmıştır. Bu görüşe göre şayet "gözlerini sakınsınlar" buyruğunda olduğu gibi burada da (;r) edatı ile birlikte kullanılmış olsaydı, yine uygun düşerdi. Sahih olan, hepsinin kastedildiği ve lafzın da umumi olduğudur,

 

Behz b, Hakim b. Muaviye el-Kuşeyri babasından, o dedesinden rivayetle dedi ki: Ey Allah'ın Resulü! Biz mahrem yerlerimizden neyi bırakalım, neyi gösterelim. Şöyle buyurdu: "Sen mahrem yerini (avretini) zevcen ya da cariyen dışında herkesten korumalısın." Adam: Peki kişi kendisi gibi bir erkekle birlikte bulunursa? diye sorunca, şöyle buyurdu: "Eğer onun görmemesini sağlayabiliyorsan, bunu sağla." Bu sefer: Peki kişi ya tek başına kalırsa diye sordum, şöyle buyurdu: "Allah kendisinden haya edilmeye insanlardan daha bir layıktır.''

 

Aişe (r.anha.), Resulullah (s.a.v.) ile kendisinin durumunu söz konusu ederek şöyle demiştir: Ne ben onunkini gördüm, ne de o benimkini.

 

5- Umumi Banyolara (Hamamlara) Girmenin Hükmü:

 

İlim adamları bu ayet-i kerımeye dayanarak peştemalsız hamama girmenin nass ile haram olduğunu belirtmişlerdir. İbn Ömer'den şöyle dediği rivayet edilmektedir: Bir adamın yaptığı en güzel infak, halvette kalacak şekilde hamama vereceği bir dirhemdir. Yine İbn Abbas'tan sahih olarak nakledildiğine göre o el-Cuhfe'de ihramlı olduğu halde hamama girmiştir. Buna göre erkeklerin peştemallı olmak şartıyla, hamama girmeleri caizdir. Ayhali, lahusalık ya da bir hastalıkları dolayısıyla yıkanmak gibi bir zaruretten ötürü kadınlar için de hüküm böyledir. Ancak onlar için daha evla ve faziletli olan mümkün olduğu takdirde evlerinde yıkanmalarıdır. Ahmed b. Meni' şunu rivayet etmektedir: Bize el-Hasen b. Musa anlattı, bize İbn Lehia anlattı. Bize Zebban, Sehl b. Muaz'dan anlattı. Sehl babasından, -o Um ed-Derda'dan naklen- Um ed-Derda'yı şöyle derken dinledi: Resulullah (s.a.v.) ile hamamdan çıktığım bir sırada karşılaştım. "Nerden geliyorsun ey Um ed-Derda?" dedi. Um ed-Derda: Hamamdan, deyince, şöyle buyurdu: "Nefsim elinde olana yemin ederim ki herhangi bir kadın elbiselerini annelerinden olmayan birisinin evinde çıkartacak olursa, mutlaka kendisi ile aziz ve celil olan Rahman arasındaki her türlü perdeyi parçalamış olur."

 

Ebu Bekr el-Bezzar Tavus'tan rivayetine göre İbn Abbas (r.a) şöyle demiştir: Resulullah (s.a.v.) buyurdu ki: "Hamam adı verilen bir evden sakınınız." Ey Allah'ın Resulü! Kiri temizler, dediler. "O halde avretlerinizi setrediniZ" diye buyurdu.

 

Ebu Muhammed Abdu'I-Hakk dedi ki: Bu hadisi insanlar Tavus'tan mürsel olarak rivayet etmelerine rağmen bu hususta isnadı en sahih olan hadistir. Ebu Davud'un bu konuda haram ve mübahlığa dair naklettiği rivayete gelince, senedlerinin zayıflığı sebebiyle hiç sahih olanı yoktur. Tirmizı'nin rivayet ettiği de böyledir.

 

Derim ki: Bu zamanlarda hamama girmeye gelince, fazilet ve din ehli kimselere haramdır. Çünkü insanlar çoğunlukla cahildirler ve hamamın ortasına geldiler mi hükümlere hiç de aldırış etmezler. peştemallarını bir kenara fırlatırlar, öyle ki yaşını başını almış bir adamın hamamın içinde ve dışında, ayakta, avreti açıkta, bacaklarını birbirine yaklaştırarak avretini kapatma ya çalışır, kimse de ona bu yaptığının yanlış olduğunu söylememektedir. Bu, erkekler arasında böyleyken ya kadınlar arasında durum nedir? Özellikle şu Mısır diyarında ... Çünkü onların hamamları insanların gözlerine karşı setredici özelliğe sahip değildir, taharetlenme yerleri de bulunmamaktadır. La havle vela kuvvete illa billahi'l-aliyyi'l azım.

 

6- Hamama Girmenin Şartları:

 

İlim adamları der ki: Eğer hamama giren setr-i avrete riayet edecek olursa, şu on şarta da riayet ederek hamama girebilir:

 

1. Hamama ancak ya tedavi ya da ter ve sıtmanın etkilerinden temizlenmek niyetiyle girmelidir.

2. Kimsenin olmadığı ya da insanların az bulunduğu vakitleri gözetmelidir.

3. Sağlam, iyi dokunmuş bir peştamal ile avretini örtmelidir.

4. Gözüne bakılması haram olmayan bir şey değmesin diye ya yere bakmalı ya da duvara dönmelidir.

5. Gördüğü münkeri yumuşak bir dille değiştirmeli, (mesela) tesettüre riayet et! Allah seni setretsin (hatalarını örtsün), demelidir.

 

6. Herhangi bir kimse ona masaj yapacak olursa, göbeğinden diz kapağına kadar olan avretine elinin değmesine -hanımı ya da cariyesi olması müstesna- fırsat vermemelidir. Baldırların bu açıdan avret olup olmadıkları hususunda görüş ayrılığı vardır.

 

7. Hamama şartlı olarak belli bir ücret ile veya insanların bu husustaki adetlerini kabul ederek girmelidir.

8. Suyu ihtiyaç kadar kullanmalıdır.

9. Şayet tek başına hamama girme imkanı yoksa ücreti kendisi vermek üzere, dinlerini gereği gibi koruyacak bir topluluk ile ittifak edip girmelidir.

 

10. Hamamda cehennemi hatırlamalıdır. Eğer bütün bunları sağlama imkanını bulamıyor ise avretini iyice örtmeli ve gözünü haramdan sakınmaya gayret göstermelidir.

 

Tirmizi Ebu Abdullah, ''Nevadiru'l-Usul'' adlı eserinde Tavus'tan şu rivayeti kaydetmektedir: Tavus, Abdullah b. Abbas (r.a)dan şöyle dediğini nakletmektedir: Resulullah (s.a.v.) buyurdu ki: "Hamam adı verilen bir evden sakınınız." Ey Allah'ın Resulü! Orada kirler giderilir ve cehennem ateşini hatırlatır, denilince şöyle buyurdu: "Şayet mutlaka gidecekseniz, o takdirde avretinizi setrederek oraya giriniz.''

 

Ebu Hureyre yoluyla naklettiği hadise göre de Resulullah (s.a.v.) şöyle buyurmaktadır: "Müslüman adamın girdiği hamam denilen ev ne güzel evdir. -Çünkü oraya girdi mi Allah'tan cenneti ister ve cehennem ateşinden ona sığınır.- Adamın girdiği bir ev olan damat evi de ne kötü evdir." Çünkü bu da kişiye dünya şevkini aşılar, ahireti unutturur." Ebu Abdullah (Tirmizi el-Hakim) dedi ki: Bu gaflet ehli için böyledir. Yüce Allah, bu dünyayı içindekilerle birlikte gaflet ehli için onlarla ahiretlerini hatırlamalarına sebeb teşkil etsin diye yaratmıştır. Yakin ehli olan kimselere gelince, zaten ahiret onların daima gözlerinin önündedir. Ne bir hamam onu tedirgin eder, ne de bir damat evi onu korkutur. Çünkü dünya, içindeki bu iki tür özelliği ile ahirete nisbetle çok cılız kalır. Öyle ki bütün dünya nimetleri onların gözünde pek büyük bir sofradan geriye kalan yemek kırıntılarını andırır. Onların gözlerinde dünyanın bütün sıkıntıları, bütün dünya ehlinin çekeceği ceza türleri arasından öldürülmeyi ya da asılmayı haketmiş, günahkar veya suçlu birisinin kendisi sebebiyle cezalandırıldığı bir öldürülme gibidir.

 

7- Haramdan Sakınmanın Güzelliği:

 

"Böylesi" yani gözü haramdan sakınmak ve mahrem yerlerini korumak "onlar için daha temizdir." Dinleri bakımından daha temizdir ve dünya pisliklerinden daha bir uzaklaştırıcıdır.

 

"Şüphe yok ki Allah yaptıkları işlerden çok iyi haberdar olandır." Ne yaptıklarını çok iyi bilir. Bu, bir tehdittir.

 

SONRAKİ SAYFA İÇİN AŞAĞIDAKİ LİNK’E TIKLAYIN

 

Nur 31

 

 

 

ANA SAYFA             SURELER    KONULAR