HAC 38 |
إِنَّ
اللَّهَ يُدَافِعُ
عَنِ
الَّذِينَ
آمَنُوا
إِنَّ اللَّهَ
لَا يُحِبُّ
كُلَّ
خَوَّانٍ
كَفُورٍ |
38. Muhakkak Allah
mü'minleri savunur. Çünkü Allah hainlik ve nankörlük edenlerin hiçbirisini
sevmez.
Rivayete göre bu ayet-i
kerime mü'minler dolayısıyla nazil olmuştur.
Şöyle ki; mü'minler Mekke'de
sayıca çoğalıp kafirler onlara eziyet ve işkenceler yapınca, onların bir bölümü
Habeşistan'a hicret etti. Mekke'de kalan bir takım mü'minler de imkan bulduğu
kafirleri öldürmek, suikast tertiplemek, emanetlerine hainlik etmek ve hile
yapmak istediler. Bunun üzerine bu ayet -i kerime -yüce Allah'ın: " ... ve
nankörlük edenlerin hiçbirisini sevmez" buyruğuna kadar nazil oldu. Bu
ayet-i kerime ile şanı Yüce Allah, mü'minleri savunma va'dinde bulundu ve çok
açık bir şekilde hainliği ve gadretmeyi yasakladı. Gadredip ahdi bozmanın çok
ağır bir vebal olduğuna dair açıklamalar daha önceden el-Enfal Suresi'nde (58.
ayetin tefsirinde) geçmiş bulunmaktadır. Yine orada (belirtilen ayet, 3.
başlıkta) Peygamber (s.a.v.)ın: "Ahdini bozanın arkasında ahdini bozduğu
kadarıyla bir sancak dikilir ve bu filanın hainliğidir, denilir" buyruğu
da geçmişti.
Buyruğun anlamının şu
olduğu da söylenmiştir: Yüce Allah iman kalplerinde iyice yer edinceye kadar
mü'minlerin muvaffakiyetlerini sürdürerek savunur. Kafirler onları dinlerinden
uzaklaştıramazlar. Eğer herhangi bir baskı ve zorlama ile karşı karşıya kalacak
olurlarsa, kalpleriyle irtidad etmemeleri için onları korur, muhafaza eder.
Bir başka açıklama da
şöyledir: O, mü'minleri ortaya koydukları delillerle onları üstün getirmek
suretiyle savunur. Diğer taraftan bir kafirin, bir mü'mini öldürmesi nadirdir.
Şayet bir kafir, bir mü'mini öldürecek olursa, Yüce Allah o mü'mini kendi
rahmetine ruhunu kabzederek almak suretiyle savunur.
Nafi':
"Savunur" şeklinde, "eğer Allah ... savmasaydı" (el-Hac,
40) buyruğundaki "fe" harfinden sonra elif ilavesiyle; (...) diye
okumuştur. Ebu Amr ve İbn Kesir bu ayetteki bu kelimeyi "dal" harfi
ile "fe" harfi arasında elif'siz, kırkıncı ayet-i kerime'deki
kelimeyi de aynı şekilde elifsiz olarak okumuştur. Asım, Hamza ve el-Kisai ise
bu ayetteki bu kelimeyi "dal" harfi ile "fe" harfi arasında
elif ile, kırkıncı ayet-i kerimedeki kelimeyi ise elifsiz olarak okumuştur.
Elifli okuyuş ile elifsiz okuyuş aynı anlamdadır. "Hırsızı
cezalandırdım" ve "Allah ona afiyet versin" tabirlerinde olduğu
gibi. Mastarı da (...) şeklinde gelir.
ez-Zehravi'nin
naklettiğine göre elifli okuyuş (...) ın mastarıdır, (...) de olduğu gibi.
SONRAKİ SAYFA İÇİN AŞAĞIDAKİ LİNK’E
TIKLAYIN