ANA SAYFA             SURELER    KONULAR

 

HAC

17

إِنَّ الَّذِينَ آمَنُوا وَالَّذِينَ هَادُوا وَالصَّابِئِينَ وَالنَّصَارَى وَالْمَجُوسَ وَالَّذِينَ أَشْرَكُوا إِنَّ اللَّهَ يَفْصِلُ بَيْنَهُمْ يَوْمَ الْقِيَامَةِ إِنَّ اللَّهَ عَلَى كُلِّ شَيْءٍ شَهِيدٌ

 

17. İman edenler, yahudiler, sabiiler ve hristiyanlar, ateşperestler ve- müşrikler (var ya); muhakkak Allah kıyamet gününde aralarında hükmedecektir. Muhakkak Allah herşeye şahiddir.

 

"İman edenler" Allah'a ve Muhammed'e inananlar, "yahudiler" Musa (a.s)'ın dinine müntesib olanlar, "sabiiler" yıldızlara tapan bir kavimdir, "'hristiyanlar" bunlar da İsa (a.s)ın dinine müntesib olanlardır. "Ateşperestler"'bunlar da alemin biri aydınlık biri karanlık olmak üzere iki aslı olduğunu söyleyen ateşe tapanlardır. Katade der ki: Dinler beş tanedir, bunların dördü şeytana biri de Rahman'adır.

 

Denildiğine göre mecusilerin asıl adı "en-necus"dur. Bu ismi alış sebebleri ise necasetleri kullanmayı dinlerinin bir gereği kabul etmeleridir. Mim ile nun harfleri ise biri diğerinin yerine kullanılabilir. (Bulut anlamında) hem "elğayn", hem de "el-ğaym" demek; "yemin anlamında", "el-eym" ile "el-eyn" demek gibi. Bütün bu hususlara dair geniş açıklamalar daha önceden el-Bakara Süresi'nde (62. ayet, 1. başlık ve devamında) geçmiş bulunmaktadır.

 

"Ve müşrikler" bunlar puta tapan Araplardır.

"Muhakkak Allah kıyamet gününde aralarında hükmedecektir." Bunlar arasında hüküm vererek kafirler için cehennem ateşi, mü'minler için de cenneti verecektir.

Şöyle de açıklanmıştır: Burada sözü edilen hüküm vermek onlara kat'i bir şekilde kimin haklı olduğunu, kimin de batıl yolda olduğunu tanıtmak, bildirillektir. İşte o günde haklı ve haksız, düşünmek ve istidIal ile değil, açık bir şekilde birbirinden ayırd edilecektir.

"Muhakkak Allah herşeye şahiddir.'' Kullarının amellerini, davranışlarını, sözlerini bilir. Onlardan hiçbir şey O'na kaybolmaz, (O'nun bilgisi dışında kalmaz) O bundan münezzehtir.

"Muhakkak. Allah kıyamet gününde aralarında hükmedecektir" buyruğu; "İman edenler" buyruğundaki "Muhakkak"in haberidir. Nitekim: "Şüphesiz ki Zeyd'in yanında muhakkak hayır vardır," demeye benzer. el-Ferra ise der ki: Konuşma esnasında; "Muhakkak Zeyd, muhakkak kardeşi gitmekte olandır," şeklindeki bir kullanım caiz değildir. Onun iddiasına göre bunun ayeti kerimede caiz olması, ifadede mücazat (karşılık verme) anlamı bulunduğundan dolayıdır. Yani kim iman eder, kim yahudiliğe bağlanır, kim hristiyan olur, kim sabii olursa onların aralarında hüküm verir ve hesaplarını görmek aziz ve celil olan Allah'a aittir.

 

Ebu İshak (ez-Zeccac) ise el-Ferra'nın bu görüşünü reddederek onun:

"Muhakkak Zeyd kardeşi gitmekte olandır," ifadesi caiz değildir demesini çirkin bir ifade olarak kabul eder ve şöyle der: Çünkü burada Zeyd demek ile (ayet-i kerimedeki) ism-i mevsul olan; "....ler" arasında bir fark yoktur ve bu edat mübteda olan her kelimenin başına gelebilir. Buna göre; "Muhakkak Zeyd o gitmekte olandır" denilebilir. Sonra bunun başına (...) edatı getirilerek (...): Muhakkak Zeyd şüphesiz ki o gitmekte olandır, diyebiliriz. Nitekim şair de şöyle demektedir: "Şüphesiz ki halifeye, muhakkak Allah ona giydirmiştir, İzzet elbisesini; onunla (güzel) sonuçlar umud edilir."

 

SONRAKİ SAYFA İÇİN AŞAĞIDAKİ LİNK’E TIKLAYIN

 

Hac 18

 

 

 

ANA SAYFA             SURELER    KONULAR