HAC 8 / 10 |
وَمِنَ
النَّاسِ
مَن
يُجَادِلُ فِي
اللَّهِ
بِغَيْرِ
عِلْمٍ
وَلَا هُدًى وَلَا
كِتَابٍ
مُّنِيرٍ {8} ثَانِيَ
عِطْفِهِ
لِيُضِلَّ
عَن سَبِيلِ
اللَّهِ
لَهُ فِي الدُّنْيَا
خِزْيٌ
وَنُذِيقُهُ
يَوْمَ الْقِيَامَةِ
عَذَابَ
الْحَرِيقِ {9} ذَلِكَ بِمَا
قَدَّمَتْ
يَدَاكَ
وَأَنَّ
اللَّهَ لَيْسَ
بِظَلَّامٍ
لِّلْعَبِيدِ
{10} |
8.
İnsanlardan kimisi Allah hakkında bilgisiz, delilsiz ve aydınlatıcı bir kitabı
olmaksızın mücadele eder.
9.
İnsanları Allah'ın yolundan saptırmak için büyüklenerek yüz çevirir. Dünyada
onun için rusvaylık vardır. Kıyamet günü de Biz ona yakıcı ateş azabını
tattırırız.
10.
"Bu senin ellerinin önden gönderdiği sebebiyledir ve çünkü Allah kullarına
zulmedici değildir."
"İnsanlardan kimisi
Allah hakkında bilgisiz, delilsiz ve aydınlatıcı bir kitabı" önünü
aydınlatacak açık, seçik bir delili "olmaksızın mücadele eder."
Bu ayet-i kerime en-Nadr
b. el-Haris hakkında nazil olmuştur. Ebu Cehil b. Hişam hakkında indiği de
söylenmiştir. Bu açıklamayı İbn Abbas yapmıştır, ancak çoğunluk bunun ilk ayet
gibi en-Nadr b. el-Haris hakkında indiğini kabul etmektedir. Her ikisi de aynı
kesim hakkındadır, bunun tekrar edilmesi ise bu kesimin yerilmesini mübalağa
üslubuyla ileriye götürmektir. Nitekim yerdiğin ve azarladığın bir kimseye: Bu
işi sen yaptın, bu işi sen yaptın diye tekrar tekrar söyleriz.
Buradaki tekrarlamanın
herbir ayette fazladan yeni bir sıfat ile nitelendirmiş olması dolayısı ile
yapılmış olması da mümkündür. Şöyle denilmiş gibidir: en-Nadr b. el-Haris Yüce
Allah hakkında bilgisizce tartıştığı gibi, azgın herbir şeytana da uyar. Yine
en-Nadr b. el-Haris, Yüce Allah hakkında hiçbir bilgiye dayanmadan, belirsiz ve
aydınlatıcı bir kitabı da bulunmaksızın mücadele eder. Böylece Allah'ın
yolundan saptırmak ister. Bu da şu ifadelerimize benzer: Zeyd bana söver ve
Zeyd beni döver. Bu tekrarın faydası ek bir mana ihtiva etmesidir. Bu
açıklamayı da el-Kuşeyrı yapmıştır.
Onun hakkında on küsur
ayet-i kerime nazil olmuştur. Birinci ayette kastedilen onun öldükten sonra
dirilişi inkar etmesidir. İkincisinden kasıt ise peygamberliği ve Kur'an-ı
Kerim'in Allah tarafından indirildiğini inkar etmesidir.
Bir başka açıklama şöyle
yapılmıştır: en-Nadr b. el-Haris'in söylediği bir söz de meleklerin Allah'ın kızı
oldukları şeklinde idi. Bu ise Yüce Allah hakkında bir tartışmadır.
"Kimisi"
ifadesi mübteda olarak ref' mahallindedir. Haberi ise (önceden geçen):
"insanlardan" ifadesidir.
"Büyüklenerek"
anlamındaki buyruk, hal olarak nasbedilmiştir. Bunun iki türlü açıklaması
yapılabilir:
1. İbn Abbas'ın şöyle
dediği rivayet edilmiştir: Bu kişi en-Na dr b. el-Haris'tir. Böbürlenerek ve
büyüklenerek o yüzünü haktan başka tarafa çevirmiştir.
2. el-Ferra'nın görüşüne
göre ifadenin takdiri şöyledir: İnsanlar arasından kimisi Yüce Allah'ın zatı
hakkında bilgisizce ve yan çizerek tartışır, yani ona gelen öğütten yüz
çevirir. Bu açıklamayı da en-Nehhas zikretmiştir.
Mücahid ve Katade de:
Küfre saparak, yüzünü çevirir, diye açıklamışlardır. İbn Abbas da: Küfürde direnerek
kendisine çağrıldığı şeyden yüz çevirir, diye açıklamıştır ki her ikisinin de
anlamı birdir.
el-Evzai'nin, Mahled b.
Huseyn'den, onun Hişam b. Hassan'dan, onun İbn Abbas'tan rivayetine göre, Yüce
Allah'ın: "insanları Allah'ın yolundan saptırmak için büyüklenerek yüz
çevirir" buyruğu hakkında şöyle demiştir: Burada kastedilen kişi bid'at
sahibi olan kimsedir.
el-Müberred der ki:
Ayet-i kerimede geçen: "yüz çevirmek" ifadesi boynun bükülmesi
demektir. el-Mufaddal ise bu kelime; yan (el-canib) demektir, der. Arapların:
"Filan kişi yan taraflarına bakar" tabirleri de buradan gelmektedir.
Kişinin iki yanı (ıtfı) ise başından baldırlarına kadar olan bölümü demektir.
Aynı şekilde herbir şeyin iki yanı (ıtfı) da bu manadadır. Bir kimse senden yüz
çevirecek olursa, onun bu halini anlatmak üzere: (...) denilir. Buna göre
buyruğun anlamı şu olur:
Böyle bir kimse
tartışmasında haktan yüz çeviren ve ona söylenen hak söz üzerinde düşünmeyi
kabul etmeyen bir kimse demektir. Bu da Yüce Allah'ın şu buyruklarını andırmaktadır:
"... bunları işitmemiş gibi büyüklenerek yüz çevirir. "(Lukman, 7);
"Sen onların büyüklenerek yüz çevirdiklerini görürsün."
(el-Münafikun, 5); " ... yüz çevirir ve yan çizer." (el-İsra, 83);
"Sonrada gerine gerine taraftarlarının yanına gitmişti. " (el-
Kıyame, 33)
"Allah'ın
yolundan" yani Yüce Allah'a itaatten "saptırmak için büyüklenerek yüZ
çevirir" buyruğundaki: "Saptırmak için" ifadesi (kendisi sapmak
için anlamına gelecek şekilde) "ya" harfi üstün olarak da okunmuştur.
Buradaki lam "lam-ı akıbet"dir. Yani o tartışır ve sonunda saptırır,
(diğer okuyuşa göre sapar). Bu da Yüce Allah'ın şu buyruğundaki "lam"
harfine benzer: ''Çünkü sonunda onlara bir düşman, bir tasa olacaktı"
(el-Kasas, 8) yani sonunda onlara bu şekilde oldu. Bunun bir diğer benzeri de
Yüce Allah'ın: "içiniz den bir grub Rabblerine şirk koşuverirler.
Nankörlük etsinler diye" (en-Nahl, 54-55)
"Dünyada onun için
rüsvaylık vardır." Yani kıyamet gününe kadar mü'minler tarafından kötü ve
çirkin bir şekilde anılacağından ötürü, onun için aşağılanmak ve zelil olmak
söz konusudur. Nitekim Yüce Allah bir başka yerde şöyle buyurmaktadır: ''Sakın
itaat etme, çokça yemin eden aşağılık ve de ğersiz her kişiye" (Kalem,
10); ''Ebu Leheb'in iki eli kurusun, kendisi de helak oldu zaten." (el-Mesed,
1)
Burada
"rüsvaylık" ın öldürülmek anlamında kullanıldığı da söylenmiştir.
Çünkü Peygamber (s.a.v.)
en-Nadr b. el-Haris'i Bedir günü -daha önce el-Enfal Suresi'nde geçtiği üzere-
ölüme mahkum etmişti.
"Kıyamet günü de
Biz ona yakıcı ateş azabını" yani cehennem ateşini "tattırırız."
"Bu, senin
ellerinin önden gönderdiği sebebiyledir." Yani ona ahirette cehennem
ateşine gireceği vakit şöyle denilecektir: Bu azab senin ellerinin önden
göndermiş olduğu isyanlar ve küfür sebebiyledir. Burada "el" ile
bedenin tümü ifade edilmektedir, çünkü bedenin bütün işlerini el yapar ve
yakalar.
Uzak için işaret zamiri
olan "Şu" (yakın için ism-i işaret olan): (...): Bu anlamındadır. Nitekim
el-Bakara Suresi'nin baş taraflarında (2. ayetin tefsirinde) geçmiş
bulunmaktadır.
SONRAKİ SAYFA İÇİN AŞAĞIDAKİ LİNK’E
TIKLAYIN