ANA SAYFA             SURELER    KONULAR

 

ENBİYA

93

/

94

وَتَقَطَّعُوا أَمْرَهُم بَيْنَهُمْ كُلٌّ إِلَيْنَا رَاجِعُونَ {93}

 

فَمَن يَعْمَلْ مِنَ الصَّالِحَاتِ وَهُوَ مُؤْمِنٌ فَلَا كُفْرَانَ لِسَعْيِهِ وَإِنَّا لَهُ كَاتِبُونَ {94}

 

93. Buna rağmen onlar aralarında işlerini parça parça edip ayrılığa düştüler. Bunların hepsi Bize döneceklerdir.

94. Kim mü'min olduğu halde salih amel işlerse, onun yapıp ettikleri karşılıksız kalmaz. Biz onu muhakkak yazarız.

 

"Buna rağmen onlar aralarında işlerini parça parça edip ayrılığa düştüler." Yani dinde tefrikaya düştüler. Bu açıklamayı el-Kelbi yapmıştır. el-Ahfeş de: Dinde ihtilaf ettiler, diye açıklamıştır. Kastedilenler müşriklerdir. Hakka muhalefet ettikleri, Allah'tan başka ilahlar edindikleri için onları yermektedir.

 

el-Ezheri dedi ki: Onlar kendi işlerinde aralarında tefrikaya düştüler. Burada "İşlerini" buyruğu; (.) ) edatının hazfedilmesi dolayısıyla nasbedilmiştir. (Bu takdire göre: İşleri hakkında ayrılığa düştüler" demek olur). Buna göre "parça parça edip ayrılığa düşmek" lazım bir fiildir. Birinci görüşe göre ise müteaddidir.

 

Maksat bütün insanlardır, yani onlar dinleri ile ilgili işlerini parçalara ayırdılar, kendi aralarında kısımlara böldüler. Kimisi muvahhid, kimisi yahudi, kimisi hristiyan, kimisi bir meleğe ibadet ediyor, kimisi de bir puta.

 

"Bunların hepsi Bize döneceklerdir." Bizim hükmümüze dönecekler, Biz de onlara amellerinin karşılığını vereceğizdir.

 

"Kim mü'min olduğu halde salih amel işlerse ... " buyruğundaki "Salih amel" lafzındaki (...) cins için değil, teb'iz (kısmilik bildirmek) içindir. Zira hiçbir mükellef farzıyla, nafilesiyle bütün itaatleri yerine getiremez. Buna göre buyruğun anlamı şöyledir: Kim farz yahut nafile itaat olan amellerden muvahhid ve müslim olduğu halde amelde bulunursa ... İbn Abbas dedi ki: Muhammed (s.a.v.)ı tasdik ederek (amelde bulunursa) demektir.

"Onun yapıp ettikleri karşılıksız kalmaz." Yaptıkları inkar edilmez.

 

Yani amelinin karşılığı kaybolmaz ve örtülmez. Küfrün zıttı imandır. Küfür aynı zamanda nimeti inkar etmek (nankörlük etmek)dır. Bu ise şükrün zıttıdır. "Onu inkar etti, inkar etmek" diye kullanılır.

 

İbn Mes'ud'un kıraatinde; (...) şeklinde (elif ve nun'suz)dir.

 

"Biz onu muhakkak yazarız." Amellerini tesbit edip, koruyanlarız. Yüce Allah'ın şu buyruğu da buna benzemektedir: ''içinizden gerek erkek, gerek kadın olsun, amel işleyenin amelini karşılıksız bırakarak boşa çıkarmayacağım. "(Al-i İmran, 195) Yani bütün bunlar, mükellefe karşılığının verilmesi için muhafaza edilir, tesbit edilir.

 

SONRAKİ SAYFA İÇİN AŞAĞIDAKİ LİNK’E TIKLAYIN

 

Enbiya 95-97

 

 

 

ANA SAYFA             SURELER    KONULAR