ANA SAYFA             SURELER    KONULAR

 

ENBİYA

85

/

86

وَإِسْمَاعِيلَ وَإِدْرِيسَ وَذَا الْكِفْلِ كُلٌّ مِّنَ الصَّابِرِينَ {85}

 

 وَأَدْخَلْنَاهُمْ فِي رَحْمَتِنَا إِنَّهُم مِّنَ الصَّالِحِينَ {86}

 

85. İsmail, İdris ve Zülkifil'i de (an). Onların her biri sabredenlerdendi.

86. Biz onları rahmetimizin içine aldık. Gerçekten onlar salihlerden idiler.

 

"İsmail, İdris" önceden de geçtiği gibi Ahnuh diye de bilinir "ve Zülkifil de" an. et-Tirmizi el-Hakim, 'Nevadiru'l-Usul" adlı eserinde ve başkaları İbn Ömer (ra)ın Peygamber (s.a.v.')den şöyle buyurduğunu nakletmektedirler: "İsrailoğullarında Zülkifil diye anılan bir adam vardı. Bu kişi her tür günahı işlemekten çekinmezdi. Bir kadının arkasından gitti ve onunla ilişki kurmak karşılığında ona altmış dinar verdi. Erkeğin hanımının önünde oturması gibi oturduğunda kadın sarsıldı ve ağlamaya başladı. Niye ağlıyorsun? dedi. Kadın bu işi yapmaktan ötürü, dedi. Allah'a yemin ederim. Ben hiç böyle bir şey yapmadım.

 

Peki ben seni zorladım mı? dedi. Kadın: Hayır dedi. Fakat muhtaç olduğumdan dolayı bu işi yapmak zorunda kaldım.

 

Ona: Git, o verdiğim para senin olsun. Allah'a yemin ederim bundan sonra ebediyyen bir daha Allah'a isyan etmeyeceğim, dedi. Sonra da aynı gece öldü. Evinin kapısı üzerinde: Muhakkak Allah Zülkifl'e mağfiret buyurdu, yazısını gördüler."

 

Bu hadisi Ebu İsa, et-Tirmizi de rivayet etmiştir. İbn Ömer (ra)dan gelen rivayetiyle lafzı şöyledir: (İbn Ömer) dedi ki: Peygamber (s.a.v.)ı bir hadis buyururken dinledim. Eğer ben onu bir, iki -yedi defaya sayıncaya kadar- defa duymamış olsaydım, asla onu nakletmezdim. Hatta ben bunu ondan daha fazla defa duymuşumdur. Resulullah (s.a.v.)ı şöyle buyururken dinledim:

 

"Zülkifl, İsrailoğullarından idi. Hiçbir günahı işlemekten çekinmezdi. Ona bir kadın geldi. O da onunla ilişki kurmak şartıyla ona altmış dinar verdi. Erkeğin hanımının karşısında oturduğu gibi oturunca kadın titredi ve ağladı. Niye ağlıyorsun, ben seni zorladım mı? dedi. Kadın, hayır fakat bu daha önce hiçbir şekilde yapmadığım bir iştir. Beni bu işe yapmaya iten tek sebep, muhtaç oluşumdur. Sen bu işi şimdiye kadar hiç yapmamış iken mi yapacaksın? Haydi git, o paralar da senin olsun. (Devamla) dedi ki: Allah'a yemin ederim. Bundan sonra ebediyyen bir daha Allah'a isyan etmeyeceğim. Aynı gece öldü, sabah olduğunda kapısının üzerinde: Şüphesiz Allah Zülkifl'i bağışladı (mağfiret buyurdu), ibaresinin yazılı olduğu görüldü." Tirmizi dedi ki: Hasen bir hadistir.

 

Denildiğine göre; el-Yesa' yaşlanınca: Ben insanların başına benim yerime geçecek birisini tayin etsem de onun ne şekilde amelde bulunacağını bir görsem. Bunun üzerine dedi ki: Şu üç hususu bana kim garantiler: Gündüzün oruç tutacak, geceleyin namaz kılacak ve hüküm verirken öfkelenmeyecek. el-Iys soyundan gelen bir adam: Ben, dedi. Ancak onun bu teklifini kabul etmedi, geri çevirdi. Ertesi günü aynı şeyleri söyledi. Yine o adam, ben dedi. Bunun üzerine onu kendisinin yanına tayin etti ve sözünde durdu, Yüce Allah ondan övgüyle söz etti ve ona "Zülkifl" denildi. Çünkü o, belli bir işi tekeffül etmişti. Bu açıklamayı Ebu Musa, Mücahid ve Katade yapmışlardır.

 

Amr b. Abdurrahman b. el-Haris dedi ki: Ebu Musa (ra) da Peygamber (s.a.v.)dan şöyle buyurduğunu nakletti: "Zülkifl bir peygamber değildi, ama o salih bir kul idi. Vefatı esnasında salih bir kişinin ameli ile amelde bulunmayı tekeffül etti. Her gün Allah için yüz namaz kılardı. Yüce Allah da ondan güzel bir şekilde, övgü ile söz etti.''

 

Ka'b da dedi ki: İsrailoğulları arasında kafir bir kral vardı. Onun ülkesinden salih bir insan geçti. Allah'a yemin ederim, ben bu krala İslam'ı sunmadıkça bu topraklardan çıkmayacağım dedi ve ona İslam'ı sunduktan sonra kral: (Müslüman olursam) Benim mükafatım ne olacak? dedi. Ona: Cennet deyip cennetin niteliklerini bildirdi. Peki bana bunun böyle olacağının garantisini kim verebilir, deyince o, ben dedi. Bunun üzerine kral müslüman oldu ve krallığı bıraktı. Ölünceye kadar Rabbine itaate yöneldi. Defnedildiği sabahı elinin kabrin dışına çıkmış olduğunu ve elinde de beyaz bir nur ile içinde şu ifadelerin yazılı bulunduğu yeşil bir parça gördüler: Allah bana mağfiret buyurdu, beni cennete koydu ve filanın kefil olduğu hususu eksiksiz bana verdi. Bunun üzerine halk acele yola koyularak o adamı bulmaya ve iman ettiklerini ona bildirip krala verdiği teminatı kendilerine de vermesini istemeye koyuldular, o da bunu yaptı. Hepsi de iman ettiler, işte bundan dolayı ona "Zülkifl" adı verilmiştir.

 

Bir başka açıklamaya göre o oldukça iffetli davranan bir insandı. Bir belaya düşen, bir itham altında kalan, kendisinden bir alacak istenen her bir kişiye kefil oluyor ve Yüce Allah da o kişiyi onun vasıtası ile kurtarıyordu.

 

Bir diğer açıklamaya göre ona Zülkifl adının veriliş sebebi, Yüce Allah'ın ona yapmış olduğu iş ve amellerinin karşılığında kendi döneminde bulunan diğer peygamberlerin amellerinin iki katını vermeyi tekeffül etmiş olmasıdır.

 

Cumhur onun peygamber olmadığı görüşündedir. el-Hasen dedi ki: O İlyas'tan önce gönderilmiş bir peygamberdir. Zülkifl'in -Meryem'in geçimini tekeffül etmesi sebebiyle- Zekeriya (a.s.) olduğu da söylenmiştir.

 

"Onların her biri" Allah'ın emirleri üzerinde ona itaatın gereklerini yerine getirmek ve masiyetlerden kaçınmak hususunda "sabredenlerdendi. Biz onları rahmetimizin içine" yani cennete "aldık. Gerçekten onlar salihlerden idiler."

 

SONRAKİ SAYFA İÇİN AŞAĞIDAKİ LİNK’E TIKLAYIN

 

Enbiya 87-88

 

 

 

ANA SAYFA             SURELER    KONULAR