ANA SAYFA             SURELER    KONULAR

 

ENBİYA

48

/

50

 

وَلَقَدْ آتَيْنَا مُوسَى وَهَارُونَ الْفُرْقَانَ وَضِيَاء وَذِكْراً لِّلْمُتَّقِينَ {48}

 الَّذِينَ يَخْشَوْنَ رَبَّهُم بِالْغَيْبِ وَهُم مِّنَ السَّاعَةِ مُشْفِقُونَ {49}

 وَهَذَا ذِكْرٌ مُّبَارَكٌ أَنزَلْنَاهُ أَفَأَنتُمْ لَهُ مُنكِرُونَ {50}

 

48. Andolsun ki Biz, Musa ile Harun'a Furkan'ı takva sahiplerine bir ışık ve bir zikir olmak üzere verdik.

49. Onlar ki Rabblerinden gıyaben korkarlar, hem onlar kıyametten de oldukça çekinirler.

50. İşte bu, indirdiğimiz mübarek bir zikirdir. Siz onu inkar edenler misiniz?

 

"Andolsun ki Biz, Musa ile Harun'a Furkan'ı takva sahiplerine bir ışık ve bir zikir olmak üzere verdik." İbn Abbas ve İkrime'den: "Furkan'ı ... bir ışık. .. " buyruğunu "vav"sız olarak hal olmak üzere okudukları nakledilmiştir. el-Ferra 'nın iddia ettiğine göre burada "vav"ın hazfedilmesi ile zikredilmesi arasında fark yoktur.

 

Yüce Allah'ın: "Muhakkak Biz dünyaya en yakın gökyüzünü bir süsle) yıldızlarla süsledik ve koruduk'' (es-Saffat, 6-7) buyruğunda olduğu gibi: Burada da "vav"ın olması ile olmaması arasında fark yoktur. Ancak ez-Zeccac onun bu görüşünü reddedip şöyle demektedir: Çünkü "vav" belli bir anlam için getirilir, zaid olarak gelmez (ki zikredilmesiyle hazfedilmesi bir olsun.) (ez-Zeccac) dedi ki: Burada "elFurkan"dan kasıt Tevrat'tır. Çünkü Tevrat'ta helal ile haram birbirinden ayırt edilmektedir. "Bir ışık" ifadesi de: "Onda bir hidayet ve bir nur vardır.'' (el-Maide, 44) buyruğuna benzemektedir.

 

İbn Zeyd dedi ki: Burada "furkan" düşmanlara karşı zaferdir. Buna delil de Yüce Allah'ın: "Furkan günü olan iki ordunun birbirleriyle karşılaştıkları günde" (el-Enfal, 41) buyruğunda Bedir gününün kastedilmiş olmasıdır.

 

es-Sa'lebi dedi ki: Bu görüş "ziya (bir ışık)" kelimesinin başına "vav" gelmiş olması dolayısıyla, ayetin zahirine daha uygun gibi görünmektedir. Buna göre ayetin manası şöyle olur: Andolsun Biz Musa ve Harun'a zaferi, ışık ve zikrin kendisi olan Tevrat'ı verdik.

"Takva sahiplerine bir ışık ve zikir olmak üzere verdik. Onlar ki Rablerinden gıyaben korkarlar." Yani onlar Yüce Allah'ı görmemektedirler. Onlar düşünmekle, delilleri görmekle, herşeye gücü yeten, amellerin karşılığını veren bir Rabblerinin olduğunu bilmişlerdir. O bakımdan onlar gizli hallerde de insanlar tarafından görülmedikleri, yalnızlık hallerinde de yalnız O'ndan korkarlar.

 

"Hem onlar kıyametten" tevbe edemeden önce kıyametin kopmasından "de oldukça çekinirler" korkarlar ve irkilirler.

 

"İşte bu" yani Kur'an-ı Kerim "indirdiğimiz mübarek bir zikirdir. Siz" ey Araplar "onu inkar edenler misiniz?" Halbuki o, benzerini getirme gücünü bulamadığınız bir mucizedir.

el-Ferra "Biz onu mübarek olarak indirdik" anlamında olmak üzere; "Bizim kendisini mübarek olarak indirdiğimiz bir zikirdir bu" diye okumanın (nahiv bakımından) caiz olduğunu söylemiştir.

 

SONRAKİ SAYFA İÇİN AŞAĞIDAKİ LİNK’E TIKLAYIN

 

Enbiya 51-56

 

 

ANA SAYFA             SURELER    KONULAR