ANA SAYFA             SURELER    KONULAR

 

ENBİYA

19

/

21

وَلَهُ مَن فِي السَّمَاوَاتِ وَالْأَرْضِ وَمَنْ عِندَهُ لَا يَسْتَكْبِرُونَ عَنْ عِبَادَتِهِ وَلَا يَسْتَحْسِرُونَ {19}

 

 يُسَبِّحُونَ اللَّيْلَ وَالنَّهَارَ لَا يَفْتُرُونَ {20}

 أَمِ اتَّخَذُوا آلِهَةً مِّنَ الْأَرْضِ هُمْ يُنشِرُونَ {21}

 

19. Göklerde ve yerde kim varsa O'nundur. O'nun yanında olanlar ise O'na ibadete karşı büyüklenmezler ve usanmazlar;

20. Gece ve gündüz aralıksız tesbih ederler.

21. Acaba onlar yerden ilahlar mı edindiler? Onlar diriltir mi hiç?

 

"Göklerde ve yerde kim varsa" hem yaratılmaları hem mülkiyetleri itibariyle "O'nundur." O halde hem kendi kulu, hem kendi yaratığı olan varlıkların O'na ortak koşulması nasıl düşünülebilir?

 

"O'nun yanında olanlar" sizin Allah'ın kızları olduklarını söylediğiniz melekler "ise O'na ibadete" O'nun önünde zelil olmaya, alçalmaya "karşı büyüklenmezler;" bundan çekinmezler "ve usanmazlar." Katade'ye göre bundan dolayı yorulmazlar.

 

Bu kelime bitkin düşmüş ve oldukça yorulmuş deve anlamına gelen "elhası"den alınmıştır. "Yorgun ve bitkin düştü" demektir. (...) de bu anlamdadır. "Onu yordum, bitkin düşürdüm" demektir. Bitkin düşmek fiili müteaddi de olabilir, olmayabilir de, (...) şekli de böyledir. İsm-i faili; (...) diye gelir.

 

İbn Zeyd bunu onlara bundan ötürü usanç gelmez diye açıklarken, İbn Abbas bundan çekinmezler diye açıklamıştır. Ebu Zeyd de bundan dolayı yorgun argın düşmezler, diye açıklamıştır. Bitkin düşmezler diye de açıklanmıştır. Bunu da İbnu'l-A'rabi zikretmektedir. Anlam birdir.

 

"Gece ve gündüz aralıksız tesbih ederler." Yani namaz kılarlar, Allah'ı anarlar ve daima O'nu tenzih ederler. Bundan dolayı da ne zaafa düşerler, ne usanırlar. Tıpkı nefes alıp vermek gibi tesbih ve takdis ederler.

 

Abdullah b. el-Haris dedi ki: Ben Ka'b'a onları tesbihten alıkoyacak başka uğraşıları, bundan onları alıkoyacak şeyleri yok mudur? diye sordum. O:

 

Kimlerdensin? diye sordu. Ben Abdulmuttalib oğullarındanım dedim. Aldı, beni bağrına bastı ve dedi ki: Ey kardeşimin oğlu, herhangi bir meşguliyet seni nefes almaktan alıkoyar mı? İşte tesbih de onlar için nefes alıp vermek gibidir.

 

Melekler Ademoğullarından daha faziletlidir diyenler, bu ayet-i kerime'yi delil göstermişlerdir. Bu husus daha önce (el-Bakara, 33. ayetin tefsiri, 3. başlıkta) geçmiş bulunmaktadır. Yüce Allah'a hamd olsun.

 

"Acaba onlar yerden ilahlar mı edindiler? Onlar diriltir mi hiç?" el-Mufaddal dedi ki: Bu istifhamdan (sorundan) kasıt, red ve inkardır. Yani onlar diriltmeye gücü yeten ilahlar edinmemişlerdir.

 

Buradaki; (...) edatının; (...) ... mi? anlamında olduğu söylenmiştir. Yani bu müşrikler yeryüzünden ölüleri dirilten ilahlar mı edindiler?

 

Burada bu edatın; "Hayır, bilakis" anlamında olması mümkün değildir. Çünkü böyle bir mana onların ölüleri diriltmelerini gerektirir. Ancak bu edat istifham ile birlikte kabul edilecek olursa, o takdirde munkati olur ve mana doğru olur. Bu açıklamayı el-Müberred yapmıştır.

 

Bunun manaya atıf olduğu da söylenmiştir. Yani, Biz gökleri ve yeri boşuna mı yarattık? Yoksa onların Bize bu izafe ettikleri şeyler Bizden midir ki, bu konuda onların şüphe edecekleri bir hususları olsun? Yahut onların yeryüzünden ilah diye edindikleri bu varlıklar ölüleri diriltebilir mi ki, bu onların şüphe etmelerine sebeb olsun!

 

Şöyle de açıklanmıştır: "Andolsun ki Biz size, sizin için bir şan ve şeref kaynağı olan bir kitap indirdik. Hiç akıl etmez misiniz?" (ayet 10) diye buyurulduktan sonra, mütabaat yoluyla bu da ona atfedilmiştir. Bu iki açıklamaya göre ise edat burada muttasıldır.

 

"Onlar diriltir" anlamındaki; (...) fiilini Cumhur "ya" harfini ötreli "sin" harfini de esreli olarak; "Allah ölüyü diriltti, o da dirildi" kipinden gelmiş bir fiil olarak okumuşlardır. el-Hasen ise "ya" harfini üstün olarak okumuştur. Bu da onlar hayat bulurlar ve asla ölmezler (mi), demek olur.

 

SONRAKİ SAYFA İÇİN AŞAĞIDAKİ LİNK’E TIKLAYIN

 

Enbiya 22-24

 

 

 

ANA SAYFA             SURELER    KONULAR