ANA SAYFA             SURELER    KONULAR

 

TA-HA

111

/

112

 

وَعَنَتِ الْوُجُوهُ لِلْحَيِّ الْقَيُّومِ وَقَدْ خَابَ مَنْ حَمَلَ ظُلْماً {111}

 

 وَمَن يَعْمَلْ مِنَ الصَّالِحَاتِ وَهُوَ مُؤْمِنٌ فَلَا يَخَافُ ظُلْماً وَلَا هَضْماً {112}

 

111. Yüzler Hayy ve Kayyum'a zillet ile boyun eğmiş olacaktır. Zulüm taşıyanlar gerçekten zarara uğrayacaktır.

112. Kim mü'min olduğu halde salih ameller işlerse o, zulme uğratılmaktan da korkmaz, eksiltilmesinden de.

 

"Yüzler ... zillet ile boyun eğmiş olacaktır" anlamındaki buyrukta yer alan; (...) kelimesinin "zillet ile boyun eğme" anlamında olduğunu İbnu'l-A'rabi ve başkaları söylemiştir. Esire; (...) denilmesi de bundan dolayıdır. ümeyye b. Ebi's-Salt da şöyle demiştir: "O mutlak bir egemendir, Semanın Arşı üzerinde ve mutlak sözü geçendir, Yüzler O'nun izzeti dolayısı ile zilletle boyun eğer ve secdeye kapanır."

 

Yine şöyle demiştir: "Yüzüm de, bütün varlığım da zilletle O'na boyun eğmiştir, Secde edenler arasında şükrederek O'nun zatına."

 

el-Cevheri der ki: "zilletle boyun eğdi" demektir. "O'na boyun eğdirdi" anlamındadır. Allah'ın: "Yüzler Hayy ve Kayyum'a zillet ile boyun eğmiş olacaktır." buyruğu da bu anlamdadır. "Aralarında esir olarak ve hapsedilmiş olarak kaldı" demektir. "Onu hapsetti, alıkoydu" demektir. "esir" demek olup, erkekler için çoğulu; (...); kadınlar için çoğulu da; (...) şeklinde gelir. "Başına bir takım işler geldi" anlamındadır.

 

İbn Abbas dedi ki: "Boyun eğdi" demektir. Mücahid de: Zillet duyarak boyun eğdi, anlamındadır, demiştir. el-Maverdi de der ki: Zillet ile huşu' -anlamları birbirine yakın olmakla birlikte- aralarında bir fark vardır. Zillet, kişinin öZü itibariyle zelil olması demektir, huşü ise kendisine itaat edilen kimsenin önünde zelil olduğunu göstermektir.

el-Kelbi, (...) kelimesinin bildi anlamında olduğunu söylemiştir. Atıyye el-Avfi ise "teslim oldu" diye açıklamıştır. Talk b. Habib de şöyle açıklamıştır: Bu secde esnasında alnı ve burnu yere koymaktır. en-Nehhas da şöyle demektedir: "Zillet ile boyun eğmiş olacaktır" buyruğunun anlamı ile ilgili olarak iki görüş vardır. Birincisine göre bu ahirette olacaktır. İkrime, İbn Abbas'tan: "Yüzler Hayy ve Kayyum'a zillet ile boyun eğmiş olacaktır." buyruğu ile ilgili olarak şöyle dediğini rivayet etmektedir: Bu rükü' ve sücuddur. Sözlükte bu kelime kahretmek ve yenik düşürmek anlamındadır. "ülke galip gelinerek ve kahredilerek fethedildi" tabiri de buradan gelmektedir. Şair de şöyle demektedir: "Onlar orayı isteyerek ve (ahalisinin) teslim etmesi suretiyle almadılar, Ama asıl orayı düşüren Meşarifkılıçlarıyla indirilen darbelerdir."

 

Bu kelimenin yorgunluk anlamıyla kullanıldığı da söylenmiştir. İnsanlardan "yüzler" diye söz edilmesi zilletin eserlerinin ancak yüzde açığa çıkmasından dolayıdır.

 

"Hayy ve Kayyum" buyruğundaki "el-Kayyum" ile ilgili üç te'vil yapılmıştır. Birincisi yaratıkların işlerini çekip çeviren, ikincisi her bir nefsin neler kazandığını görüp gözetleyen, üçüncüsü zeval bulmayan, sonu gelmeyen, daimi ve ebedi olan demektir. Buna dair açıklamalar daha önceden el-Bakara Süresi'nde (255. ayetin tefsirinde) geçmiş bulunmaktadır.

 

"Zulüm taşıyanlar gerçekten zarara uğrayacaktır." Yani şirk yükü taşıyarak gelecekler, zararlı çıkacaklardır.

 

"Kim mü'min olduğu halde salih ameller işlerse ... " Çünkü imansız hiçbir amel kabul edilmez. "Salih ameller" buyruğundaki; " ... den, dan" teb'iz (kısmilik) bildirmek içindir. Salih amellerden bir bölüm işlerse ... demektir. Bunun cins (tür) bildirmek için olduğu da söylenmiştir.

 

"O zulme uğratılmaktan" yaptığı itaatlerin sevabının eksiltilmesinden ve kötülüklerinde aleyhine bir fazlalıktan da "korkmaz." Hakettiği mükafatının "eksiltilmesinden de" korkmaz.

 

"Korkmaz" buyruğunu İbn Kesir, Mücahid ve İbn Muhaysin "kim ... işlerse" buyruğunun cevabı olmak üzere cezm ile; "Korkmasın" diye okumuştur. Diğerleri ise haber olarak merfu olmak üzere elif ile okumuşlardır. Yani; "O korkmaz" yahut; "O korkmayacaktır" anlamındadır.

 

"Eksiltmek": Eksik vermek, kırmak demektir. Mesela; "Ben bunu hakkımdan düşürdüm, hakkım olduğu halde almadım" demektir. "Bu kişi buğdayın ağırlığını eksiltiyor (eksik tartıyor)" demektir. "Göbeği olmayan kadın" demektir.

 

el-Maverdi der ki: Bu kelime ile zulüm arasındaki fark şudur: Zulüm hakkın tamamını engellemektir, vermemektir. Bu ise onun bir bölümünü dahi vermemek demektir. Bir bakıma birbirlerinden ayrı olsalar bile, bu da bir zulümdür. el-Mütevekkil el-Leysi de şöyle demiştir: "Şüphesiz ki zelillerle bayağı kimseler öyle bir topluluktur ki, Onların dostları zulme uğrayan ve hakkı tamamen verilmeyen kimselerdir."

 

el-Cevheri dedi ki: (...); Zulme uğramış adam, demektir. "O ona zulmetti, hakkını eksik verdi" demektir.

 

SONRAKİ SAYFA İÇİN AŞAĞIDAKİ LİNK’E TIKLAYIN

 

Ta-Ha 113-114

 

 

 

ANA SAYFA             SURELER    KONULAR