ANA SAYFA             SURELER    KONULAR

 

TA-HA

99

/

104

كَذَلِكَ نَقُصُّ عَلَيْكَ مِنْ أَنبَاء مَا قَدْ سَبَقَ وَقَدْ آتَيْنَاكَ مِن لَّدُنَّا ذِكْراً {99}

 مَنْ أَعْرَضَ عَنْهُ فَإِنَّهُ يَحْمِلُ يَوْمَ الْقِيَامَةِ وِزْراً {100} خَالِدِينَ فِيهِ وَسَاء لَهُمْ يَوْمَ الْقِيَامَةِ حِمْلاً {101} يَوْمَ يُنفَخُ فِي الصُّورِ وَنَحْشُرُ الْمُجْرِمِينَ يَوْمَئِذٍ زُرْقاً {102} يَتَخَافَتُونَ بَيْنَهُمْ إِن لَّبِثْتُمْ إِلَّا عَشْراً {103} نَحْنُ أَعْلَمُ بِمَا يَقُولُونَ إِذْ يَقُولُ أَمْثَلُهُمْ طَرِيقَةً إِن لَّبِثْتُمْ إِلَّا يَوْماً {104}

 

99. İşte geçmiş olanların haberlerinden sana böylece anlatıyoruz. Şüphe yok ki sana katımızdan bir zikir verdik.

100. Kim O'ndan yüz çevirirse muhakkak o kimse kıyamet gününde ağır bir yük yüklenecektir.

101. O kimseler onda (günah yükünün altında) ebediyyen kalacaklardır. Kıyamet gününde de o kendileri için ne kötü bir yük olacaktır!

102. Sur'a üfürüldüğü gün Biz, günahkarları, o gün gözleri göğermiş olduğu halde, haşrederiz.

103. Kendi aralarında gizlice: "Siz ancak on gün eğlendiniz" diye fısıldaşırlar.

104. Biz onların ne söylediklerini çok iyi biliriz. Onların daha iyi yolda olanları der ki: "Siz ancak bir gün eğlendiniz."

 

"İşte ... böylece" buyruğundaki "kef" harfi hazfedilmiş bir mastarın sıfatı konumundadır. Yani, Biz sana Musa'nın haberini anlattığımız gibi "işte geçmiş olanların haberlerinden" de "sana böylece anlatıyoruz." Aynı şekilde geçmişlerin haberlerinden bir takım kıssalar anlatıyoruz ki, senin için bir teselli olsun ve senin doğruluğuna delil teşkil etsin.

"Şüphe yok ki sana katımızdan bir zikir verdik." Yani Kur'an'ı verdik.

 

Kur'an'a "zikir" denilmesinin sebebi, onda bulunan öğütler ve hatırlatmalar dolayısıyladır. Nitekim Resule de "zikir" adı verilmiştir. Buna sebeb ise zikrin onun üzerine nazil olmasıydı.

 

Şöyle de açıklanmıştır: "Şüphe yok ki sana katımızdan bir zikir verdik" şeref verdik, demektir. Nitekim bir başka yerde: "Şüphesiz ki o senin için bir zikirdir." (ez-Zuhruf, 44) diye buyurulmaktadır. Senin için bir şeref ve şanını yüceltmektir.

 

"Kim ondan" yani Kur'an-ı Kerim'den ona iman etmeyerek ve gereğince amel etmeyip "yüz çevirirse muhakkak o kimse kıyamet gününde ağır" pek büyük bir günah ve altından kalkılması zor "bir yük Yüklenecektir."

 

"O kimseler onda ebediyyen kalacaklardır." Yani o ağır yükün, günahın cezasını devamlı çekeceklerdir. Bunun cezası ise cehennemdir.

 

"Kıyamet gününde o kendileri için ne kötü bir yük olacaktır!" Kıyamet gününde onların taşıyacakları yük ne kötüdür! "O kimse ... yüklenecektir" buyruğunu Davud b. Rufey'; "Bu yük onun sırtına vurulacaktır" diye okumuştur.

 

"Sür'a ürurüldüğü gün" buyruğunda "üfürüldüğü" anlamındaki fiil genel olarak "ya" harfi ötreli meçhul fiil olarak okunmuştur. Ancak Ebu Amr ve İbn Ebi İshak "üfüreceğimiz gün" anlamında "nun" ile malum fiil olarak okumuşlardır. Ebu Amr Yüce Allah'ın: "Haşrederiz" fiilinin de böyle olduğunu, bu şekildeki okuyuşuna delil göstermiştir. İbn Hürmüz ise "üfüreceği" anlamında, üstün "ya" ile okumuştur. İsrafil'in üfüreceği ... demektir. Ebu Iyad "es-sur" kelimesini "es-suver" diye okumuştur. (Suretlere üfürüleceği günde anlamına gelir.) Diğerleri ise "Sur'a" anlamına gelecek şekilde okumuşlardır. Buna dair yeterli açıklamalar el-En'am Suresi'nde (71-73. ayetlerin tefsirinde) ve ''et-Tezkire'' adlı eserimizde geçmiş bulunmaktadır.

 

Talha b. Musarrif ise "haşrederiz" anlamındaki fiili ötreli "ya" ile: (...): Haşredilir" şeklinde buna karşılık Mushaf'a aykırı olarak da; (...): Günahkarlar (haşredilir)" diye okumuştur.

Diğerleri ise "günahkarları ... haşrederiz" anlamında okumuş olup günahkarlardan kasıt müşriklerdir.

 

"Gözleri göğermiş halde" anlamındaki kelime, günahkarların halini belirtmektedir. "Göğermişlik" sürmeli oluşun aksinedir. Araplar gözlerin göğermişliğini uğursuz kabul eder ve bunu yererlerdi. Yani onların hılkatleri gözlerinin göğermesi, yüzlerinin de kararması ile çirkinleştirilecektir.

 

el-Kelbi ve el-Ferra "göğermiş halde" kör olarak ... demektir, demişlerdir. el-Ezheri de şöyle açıklamıştır: Aşırı susuzluktan dolayı gözleri göğermiş susuzlar olarak demektir. ez-Zeccac da böyle açıklamış ve şöyle demiştir:

 

Çünkü gözlerin siyahı susuzluktan dolayı değişikliğe uğrar ve göğerir.

Şöyle de açıklanmıştır: Bu akabinde hüsranın gelişi halindeki yalan umutlanmanın adıdır. Mesela, şunu uzunca beklediğimden dolayı gözüme ak düştü, denilir.

 

Beşinci bir açıklama da şu şekildedir: Göğermişlikten kasıt, aşırı korkudan ötürü gözlerin yukarı doğru kayması demektir. Şair der ki: "Ey Muka'biroğlu gözlerin göğerdi, Nitekim Dabboğullarından her bir kişi de, adilikten dolayı göğermiş renktedir,"

 

Erkek için: "Mavi gözlü adam" denilirken, kadın için de: "Kadın açıkça görülecek şekilde mavi (gözlü)dür" denilir. Bu kökten isim: "Mavilik" şeklinde gelir.

 

"Gözü göğerdi, göğeriş" denilir.

 

Said b. Cubeyr dedi ki: İbn Abbas'a Yüce Allah'ın: "Biz günahkarları o gün gözleri göğermiş halde haşrederiz" buyruğu ile bir başka yerde geçen: ''Biz onları kıyamet günü körler, dilsizler ve sağırlar olarak yüzü koyun haşredeceğiz"(el-İsra, 97) buyruğu hakkında soru soruldu da, şunları söyledi: Kıyamet gününün bir çok halleri vardır. Hallerin birisinde günahkarların gözleri göğermiş olacak, bir diğerinde kör olacaklardır.

 

"Kendi aralarında gizlice: Siz ancak on gün eğlendiniz, diye fısıldaşırlar."

 

Sözlükte; "Gizlice fısıldaşmak" aslında sakin olmak, hareketsiz olmak demektir. Daha sonra sesini alçaltan kimse hakkında; "Sesini yükseltti" denilmiştir. Birbirleriyle gizlice konuşurlar, demektir. Bu açıklamayı Mücahid yapmıştır. Yani o durak yerinde (Mevkıf'de) birbirlerine gizlice derler ki:

 

"Siz" dünya hayatınızda bir görüşe göre de kabirlerde: "Ancak on gün eğlendiniz diye fısıldaşırlar" oralarda kaldığınız süre bu kadardır. "Ancak on"dan kasıt da on gündür. Burada iki üfürüş arasındaki sürenin kastedildiği de söylenmiştir ki, bu da kırk yıldır. Bu süre içerisinde kafirlerin üzerindeki azap kaldırılacaktır. Bu da İbn Abbas'ın görüşüne göre böyledir. O bakımdan bu süreyi çok kısa bulacaklardır. Yahut bu, onların dünyadaki kalış sürelerini ifade eder. Çünkü kıyamet gününde görecekleri dehşetler onları böyle düşündürecektir. Sözleri en mutedil, en akıllı ve kendisince en bilgilileri olan kimselere de durum şöyle görünecektir: Onların dünya hayatındaki kalış süreleri sadece bir günden ibarettir. Bu açıklama Katade'den nakledilmiştir. Buna göre ifade: Ancak bir gün kadar kaldık, takdirindedir.

 

Bir diğer açıklamaya göre; o günün ileri derecedeki dehşetinden ötürü dünya hayatı içerisindeki nimetleri, bir günmüş gibi soracak kadar unutmuş olacaklardır .

 

Şöyle de açıklanmıştır: Bununla onların iki üfürüş arasında kaldıkları süre yahut önceden geçtiği üzere, kabirlerde kaldıkları süre kastedilmiştir.

 

"On" ve "bir gün" kelimeleri "eğlendiniz" anlamındaki fiil ile nasbedilmişlerdir.

 

SONRAKİ SAYFA İÇİN AŞAĞIDAKİ LİNK’E TIKLAYIN

 

Ta-Ha 105-110

 

 

 

ANA SAYFA             SURELER    KONULAR