NAHL 22 / 23 |
إِلَهُكُمْ
إِلَهٌ
وَاحِدٌ فَالَّذِينَ
لاَ
يُؤْمِنُونَ
بِالآخِرَةِ
قُلُوبُهُم
مُّنكِرَةٌ
وَهُم
مُّسْتَكْبِرُونَ {22} لاَ
جَرَمَ
أَنَّ
اللّهَ
يَعْلَمُ مَا
يُسِرُّونَ
وَمَا
يُعْلِنُونَ
إِنَّهُ لاَ يُحِبُّ
الْمُسْتَكْبِرِينَ
{23} |
22.
Sizin ilahınız tek bir ilahtır. Ahirete inanmayanların ise kalpleri inkar
edicidir. Hem onlar büyüklük taslayanlardır.
23.
Şüphe yok ki Allah, onların gizlediklerini de açıklayacaklarını da bilir. Muhakkak
O, müstekbirleri sevmez.
"Sizin ilahınız tek
bir ilahtır." Şanı Yüce Allah, kendisine şirk koşmanın imkansızlığını
açıkladıktan sonra, hak mabudun bir ve tek olduğunu, O'ndan başka bir Rabb,
O'ndan başka bir ilah olmadığını beyan etmektedir.
"Ahirete
inanmayanların ise, kalpleri inkar edicidir." Yani, onların kalpleri,
verilen öğüdü kabullenmez ve öğüt ve hatırlatmanın kalplerine bir etkisi olmaz.
Bu, kaderiyenin görüşünü reddetmektedir.
"Hemonlar,
büyüklüktaslayanlardır." Yani onlar, hakkı kabul etmeye yanaşmayarak, ona
karşı büyüklük taslayan, böbürlenen mütekebbirlerdir. el-Bakara Süresi'nde (34.
ayet, 7. başlıkta) İstikbar'ın (büyüklenmenin), anlamına dair açıklamalar
geçmiş bulunmaktadır.
"Şüphe yok ki
Allah, onların gizlediklerini de, açıklayacaklarını da bilir." Yani,
onların gizledikleri ve açıkladıkları söz ve davranışlarını da bilir ve onların
yaptıklarının karşılıklarını onlara verecektir.
el-Halil der ki: ''Şüphe
yok ki" kelimesi, tahkik ifade eden bir söz olup, ancak cevap olarak
kullanılır. Mesela, onlar bu işi yaptılar denilir. Buna karşılık cevap olarak
da, şüphesiz pişman olacaklardır, diye cevap verilir. (Ve bu terkip kullanılır)
(Burada) gerçek şu ki: Cehennem ateşi onlaradır, anlamındadır. Bu anlamdaki
açıklamalar, bundan önce Hud Süresi'nde (22. ayetin tefsirinde) yeteri kadar
geçmiş bulunmaktadır.
"Muhakkak O,
müstekbirleri sevmez." Yani onları mükafatlandırmaz, onlardan övgü ile söz
etmez. el-Hüseyn b. Ali'den nakledildiğine göre o, önlerine ekmek parçaları
koymuş ekmeklerini yiyen yoksul kimselerin yanından geçerken ona: Ey
Abdullah'ın babası gel beraber yiyelim dediler o da bineğinden inip onlarla
birlikte oturdu ve: "Muhakkak O, müstekbirleri sevmez" buyruğunu
okudu. Onlarla yemeği bitirdikten sonra: Ben sizin davetinizi kabul ettim,
haydi siz de benim davetimi kabul ediniz dedi. Onunla birlikte kalkıp evine
gittiler. Onlara hem yemek, yedirdi hem içirdi, hem de bağışlarda bulunduktan
sonra yanından ayrıldılar.
ilim adamları der ki: Her
bir günahı saklayıp gizlemek mümkündür, kibir müstesna. Çünkü kibir açıklanması
kaçınılamaz bir fıskdır. Bütün isyanların da asıl esası odur.
Sahih hadiste de şöyle
buyurulmuştur: "Mütekebbirler kıyamet gününde toz zerrecikleri gibi
haşredileceklerdir. Büyüklenmeleri dolayısıyla insanlar onları ayakları ile
çiğneyecektir.'' Yahut Hz. Peygamber'in şu buyruğunda buyurduğu gibi
olacaklardır: "Mahşer günü onların vücutları o kadar küçültülecek ki bu
küçülüş nihayet onlara zarar verecektir. Ateşte ise vucutları o kadar büyüyecek
ki bu büyüme nihayet onlara zararlı olacaktır."
SONRAKİ SAYFA İÇİN AŞAĞIDAKİ LİNK’E
TIKLAYIN