HİCR 89 / 90 |
وَقُلْ
إِنِّي أَنَا
النَّذِيرُ
الْمُبِينُ {89} كَمَا
أَنزَلْنَا
عَلَى
المُقْتَسِمِينَ
{90} |
89. Ve De ki: Şüphesiz
ben, evet ben açıkça uyarıcıyım"
90. Nitekim
bölüşülenlere de indirmiştik.
Bu ifadede hazfedilmiş
sözler vardır. Yani: Ben bir azab ile apaçık uyaran bir kimseyim, anlamında
olup meful olan "azab" kelimesi hazfedilmiştir. Çünkü
"uyarmak" zaten buna delildir. Nitekim bir başka yerde de şöyle
buyurulmaktadır: "Ben Ad ve Semud'un yıldırımı gibi bir yıldırımla sizi
korkutup uyarırım" (Fussilet, 13) diye buyurulmaktadır.
(...): Nitekim
"anlamındaki kafın fazladan geldiği de söylenmiştir. Yani ben sizi bölüşenlere
indirdiğimiz şeyler ile açıkça uyarıcıyım demek olur. Yüce Allah'ın: "Onun
benzeri hiçbir şey yoktur." (eş-Şuıra, 11) buyruğunda olduğu gibi
Anlamın: Ben sizi
bölüşenlerede indirdiğimizin bir benzeri ile açıkça uyarıcıyım, şeklinde olduğu
söylendiği gibi, anlamın: "Nitekim biz bölüşenlere de azab indirmiştik ve
(95. ayet-i kerime ile birlikte) o alayedip duranlara karşı muhakkak ki Biz
sana yeteriz. Artık emrolunduğunu açıkça bildir ve haddi aşan o müşriklerden
yüz çevir. Çünkü Biz onlardan birçok sıkıntılar çekmiş olduğun ileri gelenlere
karşı sana yeteriz, anlamında olduğu da söylenmiştir.
"Bölüşenler"in
anlamı ile ilgili olarak yedi farklı görüş vardır:
1- Mukatil ve el-Ferra
der ki: Bunlar Hac döneminde Velid b. el-Muğire'nin gönderdiği onbir kişidir.
Bunlar Mekke'nin dar yollarını, geniş yollarını, dağlardaki yollarını kendi
aralarında paylaştırarak bu yollardan geçenlere köle diyorlardı: Aramızda çıkan
ve Peygamberlik iddiasında bulunan bu kimseye sakın aldanmayın o bir delidir,
bazen o bir sihirbazdır, bazen o bir şairdir, bazen de o bir kahindir,
diyorlardı. Onlara bu şekilde "bölüşenler" adının verilmesi bu
yolları kendi aralarında paylaştıl'malarıdır. Allah bunların hepsinin canlarını
en kötü şekilde aldı. Bunlar ayrıca el-Velid bin el-Muğire'yi Mescidin
kapısında hakem olarak tayin etmişlerdi. Peygamber (s.a.v.) hakkında ona soru
soranlara da: O adamlar doğru söylediler diye cevap verirdi.
2-Katade der ki: Bunlar
Kureyş kafirlerinden bir topluluk olup. Allah'ın kitabını bölüştürerek, bir
kısmına şiir, bik kısmına büyü, bir kısmına kehanet bir kısmına da öncekilerin
efsaneleri adını vermişlerdi.
3-İbn Abbas der ki:
Bunlar kitabın bir bölümüne iman edip bir bölümünü inkar eden kimselerdir.
4-İkrime de böyle
demiştir: Bunlar ehl-i kitab kimselerdir. Onlara "bölüşenler" adının
veriliş sebebi, alayeden kimseler oluşları ve onların kimisinin: Bu süre
benimdir bu süre de senin olsun, demeleridir. İşte dördüncü görüş de budur.
5- Katade der ki: Bunlar
kitaplarını bölüştüler darmadağın ve parçalara ayırdılar ve tahrif ettiler.
6- Zeyd b. Eslem der ki:
Burada kastedilenler, Hz. Salih'in kavmidir. Bunlar onu öldürmek üzere kasem
ettiklerinden dolayı onlara el-müktesim'in" (yani yemin eden, kasem eden
kimseler) adı verilmiştir. Nitekim Yüce Allah: "Kendi aralarında Allah
adına yemin ederek dediler ki: Ona ve aile halkına gece baskın yapalım ...
" (Neml, 49) buyruğuyla buna işaret etmektedir.
7- el-Ahfeş der ki:
Bunlar karşılıklı olarak yemin ile kendi aralarında bazı hususları bölüşen bir
topluluktu. Denildiğine göre bunlar As b. Vail Rabia'nın iki oğlu Utbe ve
Şeybe, Ebu Cehil b. Hişam, Ebu'l-Bahteri b. Hişam, en-Nadr b. Haris Umeyye b.
Haleb ve Münebbih b. Haccac'dırlar. Bunu da el-Maverdi nakletmektedir.
SONRAKİ SAYFA İÇİN AŞAĞIDAKİ LİNK’E
TIKLAYIN