ANA SAYFA             SURELER    KONULAR

 

HİCR

88

لاَ تَمُدَّنَّ عَيْنَيْكَ إِلَى مَا مَتَّعْنَا بِهِ أَزْوَاجاً مِّنْهُمْ

وَلاَ تَحْزَنْ عَلَيْهِمْ وَاخْفِضْ جَنَاحَكَ لِلْمُؤْمِنِينَ

 

88. Sakın bazıIarını faydalandırdığımız şeylere iki gözünü dikip uzatma! Onlar için tasalanma da. Mü'minlere de kanadını indir.

 

Bu buyruğa dair açıklamalarımızı iki başlık halinde sunacağız:

 

1- Dünya Ehline İmrenmek:

2- Sürekli Dünya Metaını Arzulamak:

 

1- Dünya Ehline İmrenmek:

 

Yüce Allah'ın: "Sakın. .. iki gözünü dikip uzatma" buyruğunun anlamı şudur: Kur'an-ı Kerim sayesinde Ben, insanların elinde bulunan şeylere seni muhtaç olmaktan kurtardım, yücelttim. Çünkü Kur'an-ı Kerim'i kendisi için yeterli bir servet görmeyen bizden değildir. Yani, sahip olduğu Kur'an-ı Kerim ile ihtiyaçtan kurtulduğunu kabul etmeyip -yüce Mevla'nın marifetlerine sahip olduğu halde- gözünü dünyanın süsü ne diken bir kimse bizden değildir.

 

Denildiğine göre, Busra ve Ezriat denilen yerlerden yedi kafile, Kurayza ve Nadirlilere aynı günde ulaştı. Bu kafilelerle beraber buğday, hoş kokular, mücevherat, denizlerden çıkarılan eşyalar da vardı. Müslümanlar şöyle dedi: Bu mallar bizim olsaydı, bunlarla güçlenir ve bunları Allah yolunda infak ederdik. Bunun üzerine Yüce Allah: "Andolsun ki Biz sana tekrarlanan yediyi ... " buyruğunu indirdi. Yani, bunlar sizin için oraya gelen yedi kafileden daha hayırlıdır. O bakımdan gözlerinizi onlara dikmeyiniz. İbn Uyeyne bu kanaattedir. O bununla ilgili olarak Hz. Peygamberin şu hadisini de zikreder: "Kur'an-ı Kerim ile kendisini zengin görmeyen yani başka şeylere ihtiyaçtan kendisini uzak kabul etmeyen kimse bizden değildir.''

 

Bu anlamdaki açıklamalar bizim bu kitabımızın baş taraflarında (Kur'an'ın faziletleri bölümü Kur'an'ı okuma keyfiyeti ile ilgili bahiste) geçmiş bulunmaktadır. "Bazılarını" ifadesi nimetlerde emsal kıldığımız kimseleri demektir. Yani zenginler zenginlik bakımından birbirlerinin emsalidirler. Bu bakımdan ayet-i kerimede bunlara ("çiftler" anlamına gelen): "Ezvac" denilmiştir.

 

2- Sürekli Dünya Metaını Arzulamak:

 

Bu ayet-i kerime dünya metaını arzulayıp ona göz dikmekten uzak kalınmasını ve onun sürekli olarak mevlasına ibadete yönelmesinin gerekliliğini ortaya koymaktadır. Yüce Allah'ın şu buyruğu da buna benzemektedir:

 

"Onlardan bir kısmına bunlarla kendilerini imtihan edelim diye dünya hayatının süsü olarak verip faydalandırdığımız şeylere gözlerini dikme!" (Ta-Ha, 131)

 

Ancakdurum bu şekilde değildir. Çünkü Peygamber (s.a.v.)in şöyle buyurduğu rivayet edilmiştir: "Bana dünyanızdan kadınlar ve hoş koku sevdirildi. Gözümün nuru da namazda kılındı." Hz. Peygamber de insan olmanın ve insanı fitratın bir özelliği olarak hanımları ile hoş vakit geçirir, güzel koku sürünmeye dikkat ve özen gösterirdi. Yüce Mevlasına seslenmesi esnasında da gözü ancak namaz ile aydınlanırdı. O Rabbine münacaatını, seslenişini bundan daha layık ve daha uygun görürdü. Muhammed (s.a.v.)'ın dininde İsa'nın dininde olduğu gibi ruhbanlığa yönelmek yoktur. Şanı Yüce Allah insana hafif gelen, zorluklardan uzak ve arınmış müsahamakar hanifliği teşri buyurmuştur. O bakımdan insanoğlu dünyanın arzulanan şeylerinden nasibini alır ve Yüce Allah'a selim bir kalb ile döner. Faziletli kıraat bilginleri (İslam alimleri) ile ihlaslı kimseler bugün için lezzet verici şeylerden uzak durarak göklerin ve yerin Rabbine ihlasla yönelmenin daha evla olduğu görüşündedirler. Çünkü dünyada haram şeyler daha baskın halde bulunmaktadır. Kul ise maişeti dolayısıyla kendileriyle birlikte oturup kalkmanın caiz olmadığı kimselere oturup kalkmak şeklinde haramların galip geldiği bir ortamda iyi davranmak zorunda kalmış bulunmaktadır. Böyle anlamak kıraat daha faziletli dünyadan kaçmak bunun için daha doğru ve daha adil bir davranış olarak ortaya çıkmaktadır. Nitekim Peygamber (s.a.v.) şöyle buyurmaktadır: "İnsanlar öyle bir döneme geleceklerdir ki; müslümanın en hayırlı malı -dinini korumak kastıyla fitnelerden kaçarak- dağ başlarında ve yağmurun düştüğü yerler arkalarından gideceği bir koyun (sürüsü) olacaktır. ''

 

Yüce Allah'ın: "Onlar için tasalanma" buyruğu, müşrikler iman etmeyecek olurlarsa onlar için üzülme demektir. Anlamın: Dünya hayatında kendilerine verilen meta ve dünyalık dolayısıyla üzülme, çünkü ahirette senin bundan daha üstün ve faziletli şeylerin vardır. Şöyle de açıklanmıştır: Eğer onlar azaba doğru. yol alacak olurlarsa onlar için üzülme; çünkü onlar azab ehli kimselerdir.

 

"Mü'minlere de kanadını indir" sana iman eden kimselere karşı yumuşak davran ve onlara alçak gönüllüce tevazu ile haraket et.

 

"Kanadın indirilmesi" aslında, kuşun yavrusunu bağrına basarken kanadını açtıktan sonra üzerine kanadını kapatması hakkında kullanılır. İnsanhakkında kendisine tabi olanları daha yakınlaştırması ve yakın tutmasının bir sıfatı olarak kullanılmaya başlanmıştır. Mesela: Filan kişi kanadını alçaltan, indiren bir kimsedir, denilirken o vakur ve sakin bir kimsedir, denilmek istenir. Ademoğlunun iki kanadı onun iki yanıdır. Yüce Allah'ın: "Elini kanadının (koltuğunun) altına götür" (Ta-Ha, 22) buyruğu da buradan gelmektedir. Kuşun kanadı onun eli hükmündedir. Şair der ki:

 

"Bir kavmin lideri olan için mertlik olarak yeter. Hasta kardeşlerine kanadını uzatman."

Yani onlara alçak gönüllülükle ve yumuşaklıkla davranman.

 

SONRAKİ SAYFA İÇİN AŞAĞIDAKİ LİNK’E TIKLAYIN

 

Hicr 89-90

 

 

 

ANA SAYFA             SURELER    KONULAR