İBRAHİM 47 |
فَلاَ
تَحْسَبَنَّ
اللّهَ
مُخْلِفَ
وَعْدِهِ
رُسُلَهُ
إِنَّ
اللّهَ
عَزِيزٌ ذُو
انْتِقَامٍ |
47. Öyleyse sakın
Allah'ın peygamberlerine olan va'dinden cayacağını zannetme! Şüphesiz ki Allah
mutlak galibtir, intikam sahibidir.
"Öyleyse sakın
Allah'ın peygamberlerine olan va'dinden cayacağını zannetme!" buyruğunda Yüce
Allah'ın ismi ile; "Cayacağı" kelimeleri "zannetme"
anlamındaki fiilin mef'ulleri, "peygamberlerine" anlamındaki kelime
ise "va'di" kelimesinin mef'ulüdür ve bu şekliyle mastarın amel
etmesi esasına göredir. Buyruğun anlamı da: O, peygamberlerine verdiği va'dini
değiştirmez, caymaz, demektir. Şair de der ki: "Sen öküzü (aşırı sıcaktan)
orada başını gölgeye doğru sokmuş görürsün, Bedeninin diğer bölümü ise tümüyle
güneşe karşı açıktır."
el-Kutebi der ki: Bu
buyruk sonradan gelen ifadelerin açıklık kazandırdığı mukaddem ile takdimin
açıklık kazandırdığı muahhar ifadelerdendir. O bakımdan ister;
"Peygamberlerine va'dinden cayıcı" de, istersen de; (...) de, aynı
şeydir.
"Şüphesiz Allah
mutlak galibtir. İntikam sahibidir." İntikam alandır. Yüce Allah'ın güzel
isimlerinden birisi de "el-Muntakim: intikam alıcı"dır. Biz bunu:
"el-Kitabu'l-Esna fi Şerhi Esmaillahi'l-Hüsna" adlı eserimizde
açıklamış bulunuyoruz.
SONRAKİ SAYFA İÇİN AŞAĞIDAKİ LİNK’E
TIKLAYIN