ANA SAYFA             SURELER    KONULAR

 

İBRAHİM

24

/

25

أَلَمْ تَرَ كَيْفَ ضَرَبَ اللّهُ مَثَلاً كَلِمَةً طَيِّبَةً كَشَجَرةٍ طَيِّبَةٍ أَصْلُهَا ثَابِتٌ وَفَرْعُهَا فِي السَّمَاء {24}

 

 تُؤْتِي أُكُلَهَا كُلَّ حِينٍ بِإِذْنِ رَبِّهَا وَيَضْرِبُ اللّهُ الأَمْثَالَ لِلنَّاسِ لَعَلَّهُمْ يَتَذَكَّرُونَ {25}

 

24. Allah'ın hoş bir sözü nasıl misallendirdiğini görmez misin? Kökü sabit ve dalları gökte olan güzel bir ağaç gibidir.

25. O ağaç, Rabbinin izniyle her zaman meyvelerini verir. Allah insanlara düşünüp, ibret alsınlar diye misaller verir.

 

Bu buyruğa dair açıklamalarımızı iki başlık halinde sunacağız:

 

1- Mü'minin Ameli:

2- "Hin: Zaman" in Süresi:

 

1- Mü'minin Ameli:

 

Yüce Allah, kafirlerin amellerinin misalini söz konusu ederek, amellerinin şiddetli fırtınalı bir günde, şiddetlice esen bir rüzgarın savurduğu küle benzediğini belirttikten sonra; "Allah'ın hoş bir sözü nasıl misallendirdiğini görmez misin?" buyruğu ile mü'minlerin sözlerinin ve diğer amellerinin misalini de zikretmektedir. Daha sonra bu misali açıklayarak şöyle buyurmaktadır: "Hoş bir sözü" yani mahsulü hoş bir sözü ... demek olup ifadenin buna delaleti dolayısıyla bu kelime hazfedilmiştir. İbn Abbas da der ki: Hoş sözden kasıt, la ilahe İllallah'tır. Güzel bir ağaçtan kasıt ise mü'mindir.

 

Mücahid ve İbn Cüreyc derler ki: Hoş sözden kasıt iman'dır. Atiyye el-Avfi ile er-Rabi' b. Enes ise, bu mü'minin kendisidir demişlerdir. Yine Mücahid ve İkrime bundan kasıt hurma ağacıdır, demişlerdir. Buna göre anlamın şöyle olması mümkündür: Mü'minin kalbinde bulunan -iman-, kelimenin kökü, bitişi ve verimi itibariyle hurma ağacına benzetilmiştir. Onun amelinin göğe doğru yükselmesi de hurma ağacının dallarının yükselişine, Allah'ın mü'minin ameline vereceği mükafat ise mahsulüne benzetilmiş olur.

 

Enes yoluyla gelen hadiste Peygamber (s.a.v.)e şöyle buyurduğu rivayet edilmektedir: "İmanın misali kökü sağlam bir ağaca benzer. İman bu ağacın kökleridir, namaz onun gövdesidir. Zekat gövdeden ayrılan kollarıdır, oruç onun dallarıdır. Allah uğrunda sıkıntılara katlanmak onun filizleridir, güzel ahlak onun yapraklarıdır. Allah'ın haramlarından uzak durmaksa onun meyvesidir. ''

 

Anlamın şu şekilde olması da mümkündür: Ağacın kökü yeryüzünde sapasağlamdır. Yani onun kökleri yerden su içer ve sema da onun üstünden ona su verir. O bakımdan bu ağaç temiz ve güzel bir şekilde gelişip durur.

 

Tirmizi de Enes b. Malik'in şu hadisini rivayet eder: Enes (r.a) dedi ki: Resulullah (s.a.v.)a hurma dallarından yapılmış bir tabak içerisinde taze hurma getirildi. Hz. Peygamber şöyle buyurdu: "Hoş bir sözün misali kökü sabit ve dalları gökte olan güzel bir ağaç gibidir. O ağaç Rabbinin izniyle her zaman meyvelerini verir." (Hz. Peygamber devamla) buyurdu ki: "İşte o hurma ağacıdır." "Kötü bir kelime de toprağın üstünden, kökünden koparılmış istikrarsız, sebatı olmayan kötü bir ağaç gibidir" diye buyurduktan sonra da: "İşte bu ağaç da hanzal (Ebu Cehil karpuzu)dır. '' Enes'ten diye, Enes'in sözü rivayet etmiş ve: O daha sahihtir, demiştir

 

Darakutni de İbn Ömer'den gelen şu hadisi zikretmektedir: İbn Ömer dedi ki: Resulullah (s.a.v.): "Allah'ın hoş bir sözü nasıl misallendirdiğini görmez misin? Kökü sabit ... " buyruğunu okudu. Sonra Resulullah (s.a.v.): "Bunun ne olduğunu biliyor musunuz?" diye sordu. Benim içime bunun hurma ağacı olduğu doğdu.

 

es-Süheyli der ki: Bu hususta Ali b. Ebi Talib'den, bu güzel ağacın Hindistan cevizi (ağacı) olduğuna dair gelen rivayet sahih değildir. Çünkü Peygamber (s.a.v.)den, İbn Ömer yoluyla gelen şu hadis sahih olarak gelmiştir:

 

"Ağaçlar arasında öyle bir ağaç vardır ki; bunun yaprakları düşmez. Bu ağacın misali de mü'mine benzer. Bana bu ağacın ne olduğunu haber veriniz." Sonra da: "Bu hurma ağacıdır" diye buyurdu.

 

Bu hadisi Malik, İbnu'l Kasım ve diğerlerinin rivayeti ile Muvatta'da nakletmiştir. Ancak Yahya rivayet ettiği Muvatta'da bu hadisi zikretmemiştir. Yine bu hadisi sahih hadis sahipleri de rivayet etmişlerdir. Bu hadiste ayrıca el-Haris b. üsame'nin, Peygamber (s.a.v.)den şöyle dediğine dair bir fazla ibaresi vardır ki, sırf bunu nakletmek için yolculuk yapmaya (rihle) değer: "İşte o ağaç hurma ağacıdır. Bunun yaprakları düşmez, mü'minin de aynı şekilde yaptığı hiçbir dua düşmez." Böylelikle hem hadisin manasını, hem de benzerlik yönünü açıklamış bulunmaktadır.

 

Derim ki: Yine el-Gaznevi ondan şöyle dediğini nakletmektedir: "Mü 'minin misali hurma ağacına benzer. Onunla arkadaşlık yaparsan sana faydalı olur, onunla beraber oturursan sana faydalı olur. Onunla istişare edersen, sana faydalı olur. Tıpkı hurma ağacı gibidir, onun herbir şeyiyle faydalanılır." Yine Hz. Peygamber: "Hala'nızdan yiyiniz" diye buyurmuştur. Bununla hurma ağacını kastetmektedir. Çünkü hurma ağacı Adem (a.s)ın hilkatinden artan çamurdan yaratılmıştır. Aynı şekilde hurma baş tarafı ile kalıcıdır. Kalbi ile hayat vericidir, onun meyvesi de erkek ve dişi (organların) bir arada olmasıyla vücuda gelir.

 

Şöyle de denilmiştir: Hurma ağacı, ağaçlar arasında insana en çok benzeyen ağaç olduğundan dolayı insana benzetilmiştir. Şöyle ki: Herbir ağacın baş tarafı kesildi mi onun yan tarafından dalları çıkar. Hurma ağacının ise baş tarafı kesildi mi kurur ve temelli gider. Çünkü hurma ağacı da aşılanmak bakımından insanlara ve diğer canlılara benzemektedir. Hurma ağacı aşılanmadıkça ürün vermez. Peygamber (s.a.v.)de şöyle buyurmuştur: "Malın en hayırlısı etrafı aşılı hurmalarla çevrilmiş bir yol (bahçe) ile doğurgan bir kısraktır.''

 

İleride Hicr Süresi'nde (22. ayetin tefsirinde) aşılama ile ilgili açıklamalar gelecektir. Diğer taraftan hurma ağacı Hz. Adem'in çamurunun artığından yaratılmasıyla ilgili olarak şöyle denilmektedir: Yüce Allah, Hz. Adem'i çamurdan suretlendirdiğinde bir parça çamur arttı. Onu da kendi eliyle şekillendirdi ve Adn cennetinde dikti. O bakımdan Peygamber (a.s) de: "Halanıza ikramda bulununuz" diye buyurmuştur. Onlar: Ey Allah'ın Rasülü! Halamız kimdir? demeleri üzerine, o: "Hurma ağacıdır" diye buyurdu.

 

"O ağaç Rabbinin izniyle her zaman meyvelerini verir." er-Rabi' dedi ki: "Her zaman"dan kasıt sabah-akşamdır. İşte mü'minin ameli de aynı şekilde günün başlangıcında ve sonunda yükselir. Bu açıklamayı İbn Abbas yapmıştır. Yine ondan nakledildiğine göre: "O ağaç Rabbinin izniyle her zaman meyvelerini verir" buyruğu hakkında dedi ki: Bu Hint cevizi ağacıdır, meyvesiz hiçbir zaman kalmaz. Her ay mahsül taşır. İşte her zaman Allah rızası için amelde bulunan mü'minin yaptıkları, çeşitli zamanlarda mahsüllerini veren hurma ağacına benzetilmiştir.

 

ed-Dahhak der ki: Gece gündüz, yaz kış her vakit, her zaman mahsulü yenilir. İşte mü'min de böyledir, o hiçbir zaman hayırdan uzak kalmaz.

 

en-Nehhas da der ki: Bu sözler birbirlerine yakındır, birbirleriyle çelişkili değildir. Çünkü oldukça istisna teşkil edenler hariç olmak üzere, bütün dil bilginlerine göre "el-hin: zaman" kelimesi az süre hakkında da, uzun süre hakkında da kullanılan "vakit" anlamındadır. el-Esmai de, en-Nabiğa'nın şu beyitini nakletmektedir: "(O yılan) kötü zehirinden dolayı rukye yapanlar (tedavi edenler) bu konuda birbirlerini uyardılar; (bu yılana ilişmeyin, diye) O zehrinin acısı bir zaman gidiyor, bir zaman da geri geliyor."

 

İşte burada bu kelimenin "zaman" anlamında olduğunu açıkça ortaya koymaktadır.

İman mü'minin kalbinde sabit ve sağlamdır, ameli, sözü ve tesbihi ise semaya doğru hurma ağacının dalları gibi yükselir. İmanın bereket ve mükafatından kazandıkları ise, senenin bütün zamanlarında hurma ağacının mahsüllerinden sağlanan faydaya benzer. Bu hurma ağacının meyvesi henüz yeni olduğu sırada, taze iken, sararmaya yüz tutmuşken, sarardıktan sonra, yavaş yavaş kızarmaya başlarken, kuruyup hurma haline gelirken ve henüz tomurcuk halinde iken her halinde faydalıdır.

 

İbn Abbas'tan nakledilen bir rivayette de şöyle denilmektedir: Şüphesiz buradaki ağaç cennetteki ağaçtır, her vakit mahsül verir.

 

"Misal" anlamındaki kelime; "... tendirdi" fiilinin mef'ulüdür. "Bir söz" ise onun bedelidir. "Bir ağaç gibidir" ise; "(...) Bir söz" kelimesinden hal olmak üzere nasb mahallindedir. İfadenin tak diri de şöyledir: Güzel bir ağaca benzetilen, güzel bir sözü andırmaktadır.

 

2- "Hin: Zaman" in Süresi:

 

Bütün ağaçlar her yıl bir defa mahsül verdiklerine göre Yüce Allah'ın: "Her zaman meyvelerini verir" buyruğu aynı zamanda "hin" in hükmüne dair açıklamayı da ihtiva etmektedir. Bundan dolayı biz (Malikiler) şöyle deriz: Bir kimse filan ile bir hin konuşmayacağına dair yemin edecek olursa ve şu kadar zaman (hin) diyerek bunu belirlemezse buradaki hin sene anlamına gelir.

 

Bir başka yerde de "hin" kelimesi varid olmuş ve bu kelime ile bundan çok daha uzun bir süre de kastedilmiş bulunuyor. Çünkü Yüce Allah: "insan üzerinden öyle uzun süre (...) geçti ki, o anılmaya değer bir şey değildi. "(İnsan, 1) "Tefsir"de denildiğine göre bu süre kırk yıldır. İkrime'nin naklettiğine göre bir adam: Bir hin'e kadar şu, şu işi yapacak olursam kölem hür olsun, dedi. Sonra durumu sormak üzere Ömer b. Abdu'l-Aziz'e geldi. O da bana bu hususta sordu, ben de: Kimi hin vardır ki bunun ne olduğu idrak edilemez. Yüce Allah'ın: ''Bilmiyorum belki de o sizin için bir imtihandır, bir süreye (hin'e) kadar bir faydalanmadır. "(el-Enbiya, 111) Görüşüme göre sen hurma ağacının meyvelerinin toplanması ile bir daha meyve yükleneceği vakte kadar yemininde durmandır, dedim. Sanki bu (Ömer'in) hoşuna gitti. Aynı zamanda Ebu Hanife'nin "hin" hakkında ki görüşü de budur. O İkrime ve diğerlerine uyarak bu altı aylık bir süreyi ifade eder. "Hin" kelimesiyle ilgili olarak ilim adamlarının değişik görüşlerine dair yeterli açıklamalar bundan önce el-Bakara Süresi'nde (36. ayetin tefsirinde) geçmiş bulunmaktadır. Yüce Allah'a hamdolsun.

 

"Allah insanlara düşünüp ibret alsınlar diye misaller" benzetmeler yaparak"verir." Buna dair açıklamalar da daha önceden geçmiş bulunmaktadır.

 

SONRAKİ SAYFA İÇİN AŞAĞIDAKİ LİNK’E TIKLAYIN

 

İbrahim 26

 

 

 

ANA SAYFA             SURELER    KONULAR