ANA SAYFA             SURELER    KONULAR

 

İBRAHİM

6

/

7

وَإِذْ قَالَ مُوسَى لِقَوْمِهِ اذْكُرُواْ نِعْمَةَ اللّهِ عَلَيْكُمْ إِذْ أَنجَاكُم مِّنْ آلِ فِرْعَوْنَ يَسُومُونَكُمْ سُوءَ الْعَذَابِ وَيُذَبِّحُونَ أَبْنَاءكُمْ وَيَسْتَحْيُونَ نِسَاءكُمْ وَفِي

ذَلِكُم بَلاء مِّن رَّبِّكُمْ عَظِيمٌ {6}

 

 وَإِذْ تَأَذَّنَ رَبُّكُمْ لَئِن شَكَرْتُمْ لأَزِيدَنَّكُمْ وَلَئِن كَفَرْتُمْ إِنَّ عَذَابِي لَشَدِيدٌ {7}

 

6. Hani Musa kavmine şöyle demişti: "Allah'ın üzerinizdeki nimetini hatırlayın. Çünkü O, sizi azabın en şiddetlisine uğratan, oğullarınızı boğazlayıp kadınlarınızı diri bırakan Firavun hanedanından kurtarmıştı ve bunda Rabbinizden büyük bir imtihan vardır.

7. "Ve yine hatırlayın ki, Rabbiniz şunu bildirmişti: Andolsun ki şükrederseniz elbette size daha çok veririm. Nankörlük ederseniz hiç şüphesiz Benim azabım çok şiddetlidir."

 

Yüce Allah'ın: "Hani Musa kavmine şöyle demişti: Allah'ın üzerinizdeki nimetini hatırlayın. Çünkü O, sizi azabın en şiddetlisine uğratan, oğullarınızı boğazlayıp kadınlarınızı diri bırakan Firavun hanedanından kurtarmıştı ve bunda Rabbinizden büyük bir imtihan vardır" buyruğuna dair yeterli açıklamalar daha önce el-Bakara Süresi'nde (49. ayetin tefsirinde) geçmiş bulunmaktadır. Yüce Allah'a hamdolsun.

 

"Ve yine hatırlayın ki, Rabbiniz şunu bildirmişti. .. " Denildiğine göre; bu da Hz. Musa'nın kavmine söylediği sözler arasındadır. Bunun (Hz. Musa'dan nakledilen değil de) bizatihi Yüce Allah'ın sözü olduğu da söylenmiştir. Yani ey Muhammed! hatırla ki, Rabbin şunu bildirmişti ... demektir. (...) ile (...) aynı anlamda "bildirdi" demektir. Tıpkı (...) in "tehdit etti" anlamına gelmesi gibi. Bu anlamdaki açıklamalar el-Hasen ve başkalarından rivayet edilmiştir. "Ezan" kelimesi de buradan gelmektedir, çünkü o da bir bildirmedir. Şair der ki: "Biz sabah aydınlığının farkına varmadık ta ki Meclislerimizde ezanı (bildirme ve ilanı) işitinceye kadar."

 

İbn Mes'ud ise; ''Hani Rabbiniz şöyle demişti" diye okumuştur ki ikisinin de anlamı birdir.

"Andolsun ki şükrederseniz elbette size daha çok veririm." Yani eğer Benim nimetlerime şükredecek olursanız, andolsun size lütfu keremimden daha da fazlasını veririm.

el-Hasen der ki: Eğer nimetime şükredecek olursanız, Ben de sizin bana itaatinizi andolsun, daha da arttıracağım.

 

İbn Abbas da şöyle açıklamıştır: Eğer Beni tevhid eder ve Bana itaat ederseniz, şüphesiz size vereceğim sevap ve mükafatımı da arttırırım. Bu görüşlerin ihtiva ettiği manalar birbirlerine yakındır.

 

Ayet-i kerime şükrün, nimetin artışına sebeb olduğu hususunda açık bir nasstır. el-Bakara Suresinde (152-153) şükrün anlamına dair ilim adamlarının görüşlerini aktarmış bulunuyoruz.

 

Salih zatlardan birisine Yüce Allah'a şükre dair sorulmuş, o da şöyle demiş: Şükür Allah'ın nimetleri ile O'nun masiyetlerine karşı gıdalanarak güç kazanmamandır.

 

Hz. Davud'dan da şöyle dediği nakledilmiştir: Rabbim ben Sana nasıl şükredebilirim? Çünkü sana şükredişim bile Senin benim üzerimdeki yeni bir nimetindir. Bunun üzerine Yüce Allah: Ey Davud! İşte şimdi Bana şükretmiş oldun, diye buyurdu.

 

Derim ki: Buna göre şükrün gerçek mahiyeti, nimet sahibi olana nimetlerinin itiraf edilmesi ve O'nun nimetlerini, O'na itaatin dışındaki yerlerde tüketmemesidir. el-Hadi yemek yediği sırada: "O sana rızkını ulaştırdı, o rızkı sayesinde, O'na itaat edesin ve hakkının bir bölümüne olsun şükredesin. Ama nimetine de şükretmedin fakat, O'nun sana verdiği rızıkla masiyetlerine karşı güç kazandın"

 

beyitlerini söyleyiverdi, ardından lokması boğazına tıkandı ve göz yaşlarına boğuldu. Cafer es-Sadık da der ki: Nimete karşılık şükür nimetini de işittin mi (yerine getirdin mi), artık daha fazlasının gelmesi için kendini hazırla.

 

"Nankörlük ederseniz" hakkımı kabul etmez ve inkar ederseniz, bir açıklamaya göre de nimetlerimi inkar ederseniz "hiç şüphesiz Benim azabım çok şiddetlidir." Yüce Allah şükre karşılık nimetini arttıracağını vaadettiği gibi, küfür ve nankörlüğe karşılıkta azab tehdidinde bulunmuştur. Şartın cevabı başında gelmesi gereken "fe" harfinin; (...): Hiç şüphesiz" ifadesinin başından hazfedilmesi bu husustaki şöhret ve açıklıktan dolayıdır.

 

SONRAKİ SAYFA İÇİN AŞAĞIDAKİ LİNK’E TIKLAYIN

 

İbrahim 8-9

 

 

 

ANA SAYFA             SURELER    KONULAR