RA’D 4 |
وَفِي
الأَرْضِ قِطَعٌ
مُّتَجَاوِرَاتٌ
وَجَنَّاتٌ
مِّنْ
أَعْنَابٍ
وَزَرْعٌ
وَنَخِيلٌ
صِنْوَانٌ وَغَيْرُ
صِنْوَانٍ
يُسْقَى
بِمَاء
وَاحِدٍ
وَنُفَضِّلُ
بَعْضَهَا
عَلَى
بَعْضٍ فِي
الأُكُلِ إِنَّ
فِي ذَلِكَ
لَآيَاتٍ
لِّقَوْمٍ
يَعْقِلُونَ |
4. Yeryüzünde
birbirine komşu bir çok parçalar, üzüm bağları, ekinler ve çatallı ve çatalsız
hurmalıklar vardır ki; hepsi aynı su ile sulanır. Yine de onlardan bir kısmını lezzetlerinde,
bir kısmından üstün kılıyoruz. Şüphesiz bunlarda da aklını kullananlar için
ayetler vardır.
Bu buyruğa dair
açıklamalarımızı beş başlık halinde sunacağız:
1- Yeryüzündeki Komşu Araziler:
2- Komşu Yerlerden Farklı Mahsuller:
3- inkarcıların iddiaları:
4- Bağlar ve Ekinler:
5- Aynı Sudan Sulanan Farklı Lezzette
Yiyecekler:
1- Yeryüzündeki Komşu
Araziler:
Yüce Allah'ın:
"Yeryüzünde birbirine komşu bir çok kıtalar ... vardır" buyruğunda bir
hazf vardır ki anlamı: Yeryüzünde birbirine komşu olan ve olmayan bir çok arazi
parçaları vardır. Nitekim Yüce Allah'ın: "Ve sizi sıcaktan koruyan
elbiseler" (en-Nahl, 81) buyruğunda da böyledir. Bunun da anlamı: ... Ve
soğuktan koruyan elbiseler... şeklindedir. İşitenin bilmesi dolayısıyla bu,
hazfedilmiştir.
"Birbirine komşu
yerler" şehirler ve bayındır yerler demektir. Komşu olmayan yerler ise
çöller ve bayındır olmayan yerler anlamındadır.
2- Komşu Yerlerden
Farklı Mahsuller:
Yüce Allah'ın: "Birbirine
komşu" buyruğu birbirine yakın köyler, kasabalar demektir. Bunların
toprakları bir, suları birdir. Bu köy ve kasabalarda ekinler ve bahçeler
vardır. Ancak bunların mahsulleri, meyveleri, hurmaları birbirinden farklıdır.
Kimisi tatlı, kimisi ekşi olmaktadır. Aynı ağacın, aynı dalında bile mahsul
küçüklük, büyüklük, renk ve tadı itibariyle farklı olabilmektedir. İsterse ay
ve güneş bunların hepsine aynı şekilde ışık saçsın.
Bu, Şanı Yüce Allah'ın
vahdaniyetine ve samediyetinin azametine en açık bir delildir. O'nu tanıyamayıp
yoldan sapanların yol göstericisidir.
Şanı Yüce Allah:
"Hepsi aynı su ile sulanır" buyruğu ile bütün bunların, ancak O'nun
meşiet ve iradesi ile olduğuna, O'nun kudretiyle meydana geldiğine dikkat
çekmektedir. İşte bu da bütün bunların tabiat kanunları sonucu meydana
geldiğini söyleyenlerin görüşünün batıl olduğuna en açık bir delildir. Zira bu
eğer su ve topraktan dolayı böyle olsaydı ve bütün bunları yapan tabiat
olsaydı, hiçbir şekilde böyle bir farklılık meydana gelmezdi.
Şöyle de denilmiştir: Bu
buyrukla getirilen delilin açıklaması şöyledir: Bu buyrukta toprak parçaları
arasındaki farklılıklar dile getirilmektedir. Kimi toprak iyi ve güzeldir,
kimisi kıraçtır. Halbuki bu iki toprak da birbirine yakın ve komşudur. Bu da aynı
şekilde Yüce Allah'ın kudretinin kemaline delil olan hususlar arasındadır. Şanı
Yüce Allah, zalim ve inkarcıların söylediklerinden alabildiğine ulu, Yüce ve
büyüktür.
3- inkarcıların
iddiaları:
İnkarcı kafirler
-Allah'ın laneti üzerlerine olsun- herbir olayın yaratıcının yaratması ile
değil de kendiliğinden meydana geldiğini kabul etmişler ve ağaçlardan çıkan
meyvelerde bunun böyle olduğunu iddia etmişlerdir. Halbuki bunların sonradan
yaratılmış olduğunu kabul etmekle birlikte, bunları yaratanı inkar
etmektedirler. Ayrıca arazı da kabul etmeyip, inkar ederler.
Bir başka kesim de
mahsullerin yaratıcı olmaksızın meydana geldiklerini kabul eder, ancak arazı
meydana getiren birisinin olduğunu kabul etmişlerdir. Meydana gelen bir şeyin
(hadisin) mutlaka bir meydana getiricisi (muhdisi) gerektiğinin deli li ise;
bir şey belli bir zamanda meydana gelirken, onun cinsinden olan bir başka şey,
bir başka zamanda meydana gelmektedir. Eğer o şeyin kendine ait zamanda meydana
gelmesi, o zamanın kendisine tahsis edilmesinden dolayı ise, o takdirde onun
cinsinden olan herbir şeyin de onunla aynı zamanda meydana gelmesi gerekirdi.
Şayet meydana geldiği
zamanın özellikle tahsisi söz konusu değilse, belli ve özel bir zamanda onun
meydana gelmesi, ancak o özel zamanı ona tahsis eden bir kimsenin varlığından
dolayı olabilir. Şayet bu tahsisi yapan zatın tahsisi söz konusu olmasaydı,
meydana gelen o olayın tahsis edilen o zamandan önce veya sonra olması arasında
herhangi bir fark da bulunmazdı. .. Bu hususa dair yeterli ve geniş açıklamalar
Kelam İlmi bahislerindedir.
4- Bağlar ve Ekinler:
"Uzüm bağları"
buyruğundaki; "Bağlar" kelimesini el-Hasen "te" harfini
esreli olarak; "Orada üzüm bağları yaratandır" takdiri ile okumuştur.
O takdirde bu, Yüce Allah'ın "orada sabit dağlar ... varedendir"
buyruğuna atfedilmiş olur. Bununla birlikte -üçüncü ayet-i kerımedeki-;
"Hepsi" kelimesine atf ile cer olması da mümkündür ve ifadenin
takdiri; "Meyvelerin hepsinden ve ... üzüm bağlarından ... " anlamında
olur. Diğerleri ref ile; (...) şeklinde okumuşlardır. Bu da; "Ve
aralarında ... bağları vardır" takdirinde olur.
"Ekinler ve çatallı
ve çatalsız hurmalıklar ... " buyruğunu İbn Kesir, Ebu Amr ve Hafs
"bağlar" anlamındaki kelimeye atf ile merfu olarak, yani şu takdire
göre okumuşlardır; "Yeryüzünde ekinler ve hurmalıklar da vardır."
Diğerleri ise; (...) üzüm bağları, kelimesine atf-ı nesak ile esreli
okumuşlardır. Bu durumda ekinler de, hurmalıklar da "bağlar ve
bahçeler" kabilinden olur. Bununla birlikte -az önce geçtiği üzere üçüncü
ayet-i kerımedeki-; "Hepsi" kelimesine daha önce; "Ve ...
bağlar" kelimesinde geçtiği üzere atf ile okunması da mümkündür.
Mücahid, es-Sülemı ve
diğerleri "sad" harfini ötreli olarak; "Çatallı" şeklinde
okumuşlardır, diğerleri ise "sad" harfini esreli okumuşlardır. İki
ayrı söyleyiştir. Bu iki şekliyle de bu kelime; (...) ın çoğuludur. Bu da aynı
gövdede birleşen bir ya da iki hurma ağacı demektir. Bundan da baş kısımları
dallanır ve böylelikle hurma ağacı olur.
Bunun bir benzeri de; (...)
kelimesi olup bunun tekili; "Taze hurma salkımı" lafzıdır.
Ebu İshak, el-Bera'dan
şöyle dediğini rivayet eder: "Çatallı hurmalık" tabiri bir arada
bulunan demektir. "Çatalsız hurmalık" ise birbirinden ayrı
hurmalıklar demektir. en-Nehhas der ki: Bu sözlükte de böyledir. Eğer bir tek
hurma ağacının içinde (kökünden) bir başka hurma ağacı veya ağaçları çıkıyorsa
buna "çatallı" denilir. "Misli ve benzeri" demektir.
Peygamber (s.a.v.)ın: "Kişinin amcası babası gibidir'' buyruğu da buradan
gelmektedir. Bu kelimenin tesniye ile çoğulu arasında da fark yoktur, i'rabında
da fark yoktur. Eğer çoğul olursa "nun"u i'rab edilir, tesniye olursa
"nun"u esreli gelir. Şair der ki: "İlim ve hilim
(tahammülkarlık, cahillikleri bağışlamak) iki şerefhasletidir, Kişi için;
güzelliktirler, ikisi bir arada olduğunda. Bunlar birbirinin mislidir, ikisinin
de güzelliğinin tamamlanması, Ancak bunun da, berikinin de bir arada olmasına
bağlıdır."
5- Aynı Sudan Sulanan
Farklı Lezzette Yiyecekler:
"Hepsi aynı su ile
sulanır." Ademoğulları gibi, onların kimisi salihtir, kimisi kötüdür.
Babaları ise birdir. Bu açıklamayı en-Nehhas ve Buhari: yapmıştır.
Asım ve İbn Amir; (...)
şeklinde "ya" ile yani bütün bunlar aynı su ile sulanır anlamında
okumuştur. Diğerleri ise; "Bağlar" kelimesi dolayısıyla
"te" ile okumuşlardır. Ebu Hatim ve Ebu Ubeyde de bu okuyuşu tercih
etmişlerdir. Ebu Amr da der ki: "Te" ile okumak -Yüce Allah'ın:
"Onlardan bir kısmını lezzetlerinde, bir kısmından üstün kılıyoruz"
buyruğu dolayısıyla -"te" ile okumak daha güzeldir. Çünkü burada
görüldüğü gibi; "Onlardan bir kısmı" derken müennes zamir kullanmış,
(...) diye müzekker zamir kullanmamıştır.
Hamza, el-Kisai ve
diğerleri ise; "üstün kılar" anlamında ve daha önce geçen: "Her
işi yerli yerince düzenler, uzun uzadıya açıklar ... O bürüyor."
fiillerine uygun olarak "ya" ile okumuşlardır. Diğerleri ise
"Biz üstün kılıyoruz" anlamında "nun" ile okumuşlardır.
Cabir b. Abdullah
rivayetle der ki: Peygamber (s.a.v.)'i, Ali (r.a)'a şöyle derken dinledim:
"İnsanlar değişik ağaçlardandır, Ben ve sen ise aynı ağaçtan
yaratıldık." Daha sonra Peygamber (s.a.v.) "Yeryüzünde birbirine
komşu bir çok kıtalar ... " buyruğunu "hepsi aynı su ile
sulanır" buyruğuna kadar okudu,
"Lezzetler"
meyvelerCin tatları lezzetleri) demektir. İbn Abbas der ki: Tatlı, ekşi, kimisi
Farisi (kaliteli) hurmadır, kimisi de bayağı ve adi hurmadır.
Ebu Hureyre'den merfu
olarak rivayet edilen bir hadise göre RasUlullah (s.a.v.) Yüce Allah'ın:
"Yine de onlardan bir kısmını lezzetlerinde, bir kısmından üstün
kılıyoruz" buyruğu hakkında şöyle dediğini rivayet etmektedir:
"Kimisi Farisi türüdür, kimisi bayağıdır, kimisi tatlı, kimisi de
ekşidir'', Bunu da es-Sa'lebi nakletmektedir.
el-Hasen der ki: Bu
ayet-i kerimeden maksat misal vermektir, Şanı Yüce Allah bunu Ademoğullarına
misal göstertmektedir. Onlar asılları itibariyle birdirler, fakat hayır, şer,
iman ve küfür bakımından aynı sudan sulanmış mahsullerin çeşitliliği gibi
farklı farklıdırlar. Şairin şu mısraları da bu kabildendir: "İnsanlar da
yetişen bitkiler gibidirler, bitkiler de çeşit çeşittir, Kimisi sandal
ağacıdır, kimisi kafur, kimisi de sorgun (ban) ağacıdır. Kimi ağaçtan da ömür
boyu katran sızar."
"Şüphesiz bunlarda
da aklını kullananlar için ayetler" Yüce Allah'ın buyruklarını anlayıp kavrayacak
kalbe sahip olan kimseler için alametler "vardır."
SONRAKİ SAYFA İÇİN AŞAĞIDAKİ LİNK’E
TIKLAYIN