YUSUF 33 / 34 |
قَالَ
رَبِّ
السِّجْنُ
أَحَبُّ
إِلَيَّ مِمَّا
يَدْعُونَنِي إِلَيْهِ
وَإِلاَّ
تَصْرِفْ
عَنِّي
كَيْدَهُنَّ
أَصْبُ
إِلَيْهِنَّ
وَأَكُن
مِّنَ الْجَاهِلِينَ {33} فَاسْتَجَابَ
لَهُ
رَبُّهُ
فَصَرَفَ
عَنْهُ
كَيْدَهُنَّ
إِنَّهُ
هُوَ السَّمِيعُ الْعَلِيمُ
{34} |
33. Dedi
ki: "Rabbim ben, zindanı bu kadınların beni kendisine davet edegeldikleri
şeye tercih ederim. Eğer Sen bunların tuzaklarını benden savmazsan, onlara
meyleder, cahillerden olurum."
34. Bunun
üzerine Rabbi onun duasını kabul etti. O kadınların tuzaklarını üzerinden
savdı. Çünkü O, hakkıyla işitendir, bilendir.
Yüce Allah'ın:
"Dedi ki: Rabbim ben, zindanı bu kadınların beni davet edegeldikleri şeye
tercih ederim" buyruğunda "zindanı ifadesi, zindana girmeyi
takdirinde olup muzaf hazfedilmiştir. Bu açıklamayı ez-Zeccac ve enNehhas
yapmışlardır. "Tercih ederim"; zindan benim için masiyete düşmekten
daha kolay ve daha hafiftir, demektir. Yoksa zindana girmek durum ne olursa
olsun mutlaka sevilen bir şeyolduğu anlamına değildir.
Nakledildiğine göre
Yusuf (a.s): "Ben zindanı ... tercih ederim" deyince Yüce Allah da
kendisine şöyle vahyetmiş: "Ey Yusuf! Sen, ben zindanı tercih ederim demekle
kendini zindana atmış oldun. Eğer ben afiyet ve esenliği tercih ederim, demiş
olsaydın hiç şüphesiz esenliğe kavuşturulurdun."
Ebu Hatim'in
naklettiğine göre Osman b. Affan (r.a); "Hapse atılmak, zindana
atılmak" diye "sin" harfini üstün olarak okumuştur. Bunun aynı
zamanda İbn Ebi İshak'ın, Abdu'r-Rahman el-A'rec'in ve Ya'kub'un da kıraati
olduğunu nakletmiştir. Bu ise; "Onu hapsetti, hapsetmek" fiilinin
mastarıdır.
"Eğer Sen bunların
tuzaklarını benden savmazsan" yani bu kadınların tuzaklarını benden
uzaklaştırmazsan ...
Kendisini gören
kadınların tuzakları diye de açıklanmıştır. Çünkü kadınlar ona Aziz'in karısına
itaat etmesini emretmiş ve ona şöyle demişti: Bu kadın mazlumdur ve sen de ona
zulmettin.
Bir diğer açıklamada da
şöyle denilmiştir: Aziz'in karısı için ona nasihatte bulunmak üzere herbirisi
Hz. Yusuf'la başbaşa kalmak istedi. Bundan maksat ise kadına belki isteğini
kabul eder diye yardımcı olmasını istemek idi. Ancak herbirisi tek başına
onunla başbaşa kalınca Hz. Yusuf'a: Ey Yusuf! Benim ihtiyacımı gör, ben senin
için efendinden daha iyiyim, demeye koyularak, ayrı ayrı onu kendisinden murad
almağa çağırıyor ve ayağını kaydırmaya gayret ediyordu. Bunun üzerine Hz.
Yusuf: Rabbim, önceleri bir taneydi, şimdi bir topluluk oldular, dedi.
Bir diğer açıklamaya
göre Aziz'in karısının tuzağı Hz. Yusuf'u işlemeye davet ettiği hayasızlık idi.
O ("bunlar şeklindeki") çoğul ifadesiyle onu kastetmiştir. Hitabında
ya onu ta'zim etmek için çoğul kullanmıştır, yahut ta açık (sarih) ifadeyi kullanmayıp
üstü kapalı ifadeyi (ta'rizi) kullanmak istediğinden böyle yapmıştır.
Keyd (tuzak) ise hileye
başvurmak ve bunda çokça gayret etmek demektir. İnsanların çokça hileye
başvurmaları dolayısıyla da savaşa "keyd" denilmiştir. Amr b. Leca
der ki:
"Sana tuzak kurmak
için Bişr'in annesi göründü sana, Süslenip püslenerek sana kuracağı tuzağı
kursun diye."
"Onlara
meyleder(im)" buyruğu şartın cevabıdır. "Meylederim" ifadesi
meyledip özlemeyi anlatmak için kullanılan; (...): Meyletti, ederden gelmekte olup
mastarı da; (...) diye gelir. Şair der ki: "Kalbim Hind'e şevk ile
meyletti, Hind gibi birisi zaten şevk ile meylettirir."
Yani, ey Rabbim! Eğer
masiyetten uzak durmakta bana lütuf etmeyecek olursan, ben de masiyete düşerim.
"Cahillerden
olurum." Yani günah işleyen ve bundan dolayı yerilmeyi hakeden kimselerden
olurum. Yahut cahillerin işini yapan kimselerden olurum.
İşte bu, Allah'ın
yardımı olmaksızın hiçbir kimsenin Allah'a isyan olan bir işten uzak
duramadığının delilidir. Aynı şekilde cahilliğin çirkin olduğuna ve cahil
kimsenin yerildiğine de delildir.
"Bunun üzerine
Rabbi onun duasını kabul etti." Çünkü o: "Eğer Sen bunların
tuzaklarını benden savmazsan" diyerek duaya yönelmişti. Bununla: Allah'ım
onların tuzaklarını benden sav, demiş gibi idi. Yüce Allah da duasını kabul
etti, ona lutfetti ve zinaya düşmekten korudu.
"O kadınların
tuzakları" denilmesinin sebebi şöyle açıklanmıştır: Çünkü o kadınlar bir
topluluktu ve hepsi de ondan murad almak istemişti. Genel olarak; bütün
kadınların tuzağı anlamında olduğu da söylenmiştir. Bundan önceki ayet-i
kerimede söz konusu edildiği gibi yalnızca Aziz'in karısının tuzağını
kastettiği de söylenmiştir. Ancak umum ifade etmesi daha uygundur.
SONRAKİ SAYFA İÇİN AŞAĞIDAKİ LİNK’E
TIKLAYIN