YUSUF 25 |
وَاسُتَبَقَا الْبَابَ
وَقَدَّتْ
قَمِيصَهُ
مِن دُبُرٍ وَأَلْفَيَا
سَيِّدَهَا
لَدَى
الْبَابِ قَالَتْ
مَا جَزَاء
مَنْ
أَرَادَ
بِأَهْلِكَ
سُوَءاً
إِلاَّ أَن
يُسْجَنَ
أَوْ عَذَابٌ أَلِيمٌ |
25. İkisi de kapıya
doğru koştular. Kadın onun gömleğini arkasından boylu boyunca yırttı. Kapının
yanında da kadının efendisine rastgeldiler. Kadın dedi ki: "Zevcene kötülük
yapmak isteyenin cezası zindana atılmaktan yahut can yakıcı bir azaptan başka
ne olabilir?"
Yüce Allah'ın:
"İkisi de kapıya doğru koştular. Kadın onun gömleğini arkasından boylu
boyunca yırttı" buyruğuna dair açıklamalarımızı iki başlık halinde sunacağız:
1- Kapıya Doğru Koşan iki Kişi:
2- Kıyas, Örf ve Adet:
1- Kapıya Doğru Koşan
iki Kişi:
Yüce Allah'ın:
"İkisi de kapıya doğru koştular" buyruğu ile ilgili olarak ilim
adamları şöyle demişlerdir: Bu bir çok anlamın bir araya geldiği Kur'anı Kerim'in
mucizevi ve oldukça kısa ifadelerindendir. Şöyle ki: Hz. Yusuf, Rabbinin
burhanını görünce, kadından kaçtı. İkisi de koşuştular. Kadın, onu kendisine
geri döndürmek için, o da kadından kaçmak için koşmuş ve kapıdan çıkmadan önce
ona yetişmiş ve "kadın onun gömleğini arkasından boylu boyunca
yırttı." üst tarafından tuttuğu gömleği boyun kısmından yırtıldı ve
gömleğin alt bölümüne kadar yırtık indi.
"Koşuşma,
yarışma" bir şeyi öncelikle yakalama isteği, daha erken ulaşma isteği
demektir. "Koşu yarışı" da buradan gelmektedir. (...): Yırtmak,
kesmek" anlamındadır. Çoğunlukla da boylu boyunca yırtma hakkında
kullanılır.
Şair Nabiğa der ki:
"Kılıçlar, ikişerli dokunmuş (Yemen'in) Seluki diye bilinen zırhlarını
boylu boyunca keser.
Enlice sert taşlarda da
ateş böcekleri gibi kıvılcım çıkartır." (...) şeklinde "tı"
harfi ile ise, enine yırtmalar hakkında kullanılır. el-Mufaddal b. Harb der ki:
Ben bir Mushaf'ta: "Kocası gömleğinin arkasından yırtılmış olduğunu
görünce" diye yazılı olduğunu gördüm.
Ya'kub der ki: Bu
kıraatteki; "Sağlam bir deri veya bir elbisedeki yarık ve yırtık"
demektir.
"İkisi de ...
koştular" lafzındaki "elif" ve ondan sonraki "lam"
sakin olduğundan dolayı "elif" lafızda hazfedilmiştir.
Nitekim "İki
Abdullah bana geldi" şeklindeki tesniyeli söyleyişte de böyledir.
Araplardan aynı ifadeyi; (...) şeklinde hemzesiz olarak fakat "elif"i
de isbat ile iki sakini bir arada cem ederek okuyanlar da vardır. Çünkü ikinci
"elif" idgam edilir, birincisi ise hem med, hem de lin harfidir. Yine
Araplar arasında hem "elif"i hem de hemzeyi çıkartarak; "İki
Abdullah" diyenler de vardır. Tıpkı kelime üzerinde vakıf yapılması
halinde söylendiği gibi.
2- Kıyas, Örf ve Adet:
Ayet-i kerıme'de kıyasa
ve itibara (kıyas) delil olduğu gibi, örf ve adet gereğince amele de delil
vardır. Çünkü gömleğinin ön ve arka tarafından yırtılmış olması söz konusu
edilmektedir. Bu ise yalnızca Malikilerin kitablarında ele aldıkları bir
husustur. Çünkü gömlek arkadan çekilecek olursa o taraftan yırtılır, önden
çekilecek olursa yine önden yırtılır, çoğunlukla görülen budur.
"Kapının yanında da
kadının efendisine rastgeldiler." Yani kapının yanında Aziz'i gördüler.
Burada "efendi" ile kocası kastedilmiştir. Kıpti'ler kocaya: Efendi
derler. (...) kelimelerinin hepsi aynı anlamda (onunla karşılaştı demek)dir.
Kadın kocasını görünce
bir hile yolu aradı ve hemen bir tuzak hazırlayarak: "Dedi ki: Zevcene
kötülük. yapmak" zina etmek "isteyenin cezası zindana atılmaktan
yahut can yakıcı bir azaptan başka ne olabilir?" Yani oldukça acıtacak
şekilde vurulmasından başka ne olabilir?
Buyruktaki; "Cezası
ne olabilir?" ifadesi mübteda, haberi ise; "Zindana atılmak"
lafzıdır. "Yahut ... bir azab" ise; "Zindana atılmak"ın
mahalline atfedilmiştir. Çünkü bunun anlamı hapsedilmekten başka ...
şeklindedir. Bununla birlikte veya ona can yakıcı bir azab edilmesinden başka
... anlamında; (...) şeklinde gelmesi de mümkündür ki bu açıklamayı el-Kisai
yapmıştır.
SONRAKİ SAYFA İÇİN AŞAĞIDAKİ LİNK’E
TIKLAYIN