ANA SAYFA             SURELER    KONULAR

 

HUD

16

أُوْلَـئِكَ الَّذِينَ لَيْسَ لَهُمْ فِي الآخِرَةِ إِلاَّ النَّارُ وَحَبِطَ

مَا صَنَعُواْ فِيهَا وَبَاطِلٌ مَّا كَانُواْ يَعْمَلُونَ

 

16. İşte onlar, ahirette ateşten başka bir şeyleri olmayacak kimselerdir. Orada işledikleri şeyler boşa gitmiştir. Zaten yapageldikleri hep batıldır.

 

"İşte onlar, ahirette ateşten başka bir şeyleri olmayacak kimselerdir" buyruğunda ebediliğe işaret vardır. Mü'min ise cehennemde ebediyyen bırakılmaz. Çünkü Yüce Allah şöyle buyurmaktadır: "Doğrusu Allah kendisi ne şirk koşulmasını mağfiret etmez. Ondan başkasını da dilediğine bağış lar." (en-Nisa, 48 ve 116) O bakımdan bu buyruk ameli ile riyakarlık yapan kimsenin küfür üzere vefat etmesi şeklinde anlaşılmalıdır.

 

Anlamın şöyle olduğu da söylenmiştir: Böyleleri için sayısı belli günlerde yalnız ateş azabı olacaktır. Sonra da bunlar (mü 'min olduklarından) ya şefaate nail olarak çıkartılacaklardır, yahut ta kabza ile çıkartılacaklardır. Ancak ayet-i kerime böylelerinin imansız olarak ölmeleri ile tehdit edilmelerini gerektirmektedir. Daha önce geçen hadiste ise küfür, özellikle de riya kastedilmektedir. Zira bundan önce Nisa Suresi'nde (142. ayetin tefsirinde) geçtiği üzere riya da bir şirktir. İleride Kehf Suresi'nin sonunda (110. ayetin tefsirinde) da gelecektir. "Zaten yapageldikleri hep batıldır" anlamındaki buyruk mübteda ve haberdir.

 

Ebu Hatım der ki: "Yaptıkları" lafzının sonundaki "he" hazfedilmiştir. en-Nehhas da der ki: Böylesinin hazfe ihtiyacı yoktur, çünkü bu mastar anlamındadır. Yani; "Ve onun ameli de batıldır" takdirindedir. Ubeyy ile Abdullah'ın kıraatinde ise; "Yapageldikleri de batıldı" şeklindedir.

 

O takdirde (...) zaid olur, yani; "Ve zaten onlar batıl işleyip dururlardı" takdirindedir.

 

SONRAKİ SAYFA İÇİN AŞAĞIDAKİ LİNK’E TIKLAYIN

 

Hud 17

 

 

 

ANA SAYFA             SURELER    KONULAR