HUD 12 / 13 |
فَلَعَلَّكَ
تَارِكٌ
بَعْضَ مَا
يُوحَى إِلَيْكَ وَضَآئِقٌ
بِهِ
صَدْرُكَ
أَن
يَقُولُواْ
لَوْلاَ
أُنزِلَ
عَلَيْهِ
كَنزٌ أَوْ
جَاء مَعَهُ
مَلَكٌ
إِنَّمَا
أَنتَ
نَذِيرٌ وَاللّهُ
عَلَى كُلِّ
شَيْءٍ
وَكِيلٌ {12} أَمْ
يَقُولُونَ
افْتَرَاهُ
قُلْ
فَأْتُواْ
بِعَشْرِ
سُوَرٍ
مِّثْلِهِ
مُفْتَرَيَاتٍ وَادْعُواْ
مَنِ
اسْتَطَعْتُم
مِّن دُونِ اللّهِ
إِن كُنتُمْ
صَادِقِينَ {13} |
12.
Şimdi sen: "Ona bir hazine indirilmeli, yahut onunla beraber bir de bir
melek gelmeli değil miydi?" demeleri yüzünden sana vahyolunandan bir
kısmını terketmek isteyecek misin ve bundan dolayı göğsün daralacak mı? Sen ancak
bir uyarıcısın. Allah, herşeye vekildir.
13.
Yoksa: "Onu kendisi uydurdu" mu diyorlar? De ki: "Öyleyse haydi
siz de onun gibi uydurma on sure getirin. Allah'tan başka kime gücünüz
yetiyorsa, onları da çağırın. Eğer doğru söyleyenler iseniz."
"Şimdi sen ... sana
vahyolunandan bir kısmını terketmek isteyecek misin?" Yani olur ki sen
onlardan gördüğün bu aşırı inkar ve yalanlama dolayısıyla, üzerinde bulunduğun
haktan kısmen de olsa seni kaydıracaklarını zannedebilirsin, demektir.
Şöyle de açıklanmıştır:
Onlar: "Ona bir hazine indirilmeli, yahut onunla beraber bir de melek
gelmeli değil miydi?" deyince, o da onların ilahlarına dil uzatmayı
terketmeyi içten içe kararlaştırdı. Bunun üzerine bu ayet-i kerime indi.
Buna göre buyruk,
istifham (soru) anlamındadır. Yani onların senden böyle bir istekte
bulunmalarına uygun olarak ilahlarına dil uzatmayı ihtiva eden sözleri
söylemeyi terk mi edeceksin? Böylelikle tebliğinde nihai noktaya varma emri de
daha bir pekiştirilmiş olmaktadır. Yüce Allah'ın: "Ey Peygamber! Rabbinden
sana indirileni tebliğ et'' (el-Maide, 67) buyruğunda olduğu gibi.
Buyruğun, böyle bir
şeyin (yani terketme) ihtimalinin uzaklığı söz konusu olmakla birlikte nefy
anlamında olduğu da söylenmiştir. Yani sen, asla böyle bir şeyi yapmazsın.
Aksine sen, sana indirilenlerin tümünü onlara tebliğ edersin. Çünkü Mekke
müşrikleri Peygamber (s.a.v.)'e şöyle demişlerdi: Şayet sen bize ilahlarımıza
dil uzatılmayan bir kitab getirecek olursan, hiç şüphesiz biz de sana uyarız.
Peygamber (s.a.v.) de onların ilahlarına dil uzatmaktan vazgeçmek isteyince bu
ayet-i kerime nazil oldu.
"Ve bundan dolayı
göğsün daralacak mı?" buyruğu "terketmek isteyecek misin?"
anlamındaki buyruğa atfedilmiştir." Göğsün" anlamındaki kelime de
bundan dolayı merfu'dur. "Bundan dolayı"daki "he" zamiri
ise ya "şey" anlamındaki (...) e, ya da "bir kısmını"
anlamındaki kelimeye, yahut "tebliğe", yahutta
"yalanlama"ya raci'dir.
Yüce Allah'ın;
"Daralacak" diye buyurup da (...): Dardır, daralmaktadır," diye
buyurmaması bundan önce gelen; "Terketmek isteyecek" kelimesine şekil
itibariyle benzesin diyedir. Diğer sebeb ise; "Daralacak (daralan)"
sıfatı arızidir, gelip geçer. "Dardır," sıfatı ise daha bir
kalıcıdır.
"Demeleri"
anlamındaki ifade nasb mahallindedir. Bu da demelerinden hoşlanmadığın için
yahut demesinler diye takdirindedir. Yüce Allah'ın: "Allah, yanılırsanız
diye size açıklıyor." (en-Nisa, 176) buyruğunda olduğu gibi ki, bu da
"yanılmayasınız diye" demektir. Yahut burada "böyle demeleri
yüzünden, dediklerinden ötürü" anlamında olması da mümkündür.
"Ona bir hazine
indirilmeli, yahut onunla beraber" onun söylediklerini doğrulayacak
"bir de bir melek gelmeli değil miydi?" Bu sözleri Mahzumlu Abdullah
b. Ebi ümeyye b. el-Muğire söylemişti.
Şanı Yüce Allah ise şöyle
buyurmaktadır: Ey Muhammed: "Sen ancak bir uyarıcısın." Senin görevin
onları uyarmaktan ibarettir. Yoksa onların getirmeni isteyip teklif ettikleri
ayetleri (ve mucizeleri) getirmek değildir.
"Allah ise herşeye
vekildir." Herşeyi gözeten, koruyan ve herşeye tanık olandır.
"Yoksa onu kendisi
uydurdu mu, diyorlar?" buyruğundaki "Yoksa"; "Hayır,"
anlamındadır. Buna dair açıklamalar daha önceden Yunus Suresi'nde (38. ayetin
tefsirinde) geçmiş bulunmaktadır. Yani; Ey Muhammed! Sen bu Kur'an sayesinde onların
senin peygamberliğine karşı ileri sürdükleri delil çürütmüş ve ortaya attıkları
problemleri çözmüş, bu Kur'an ile onlara karşı susturucu bir delil getirmiş
bulunuyorsun. Şayet onlar; bu Kur'an'ı sen uydurdun diyorlarsa, haydi kendi
kanaatlerine uygun olarak uydurulmuş, benzeri bir kitab getirsinler.
"Allah'tan başka" yani kahinleri ve yardımcı olacak olanları
"kime gücünüz yetiyorsa, onları da çağırın."
SONRAKİ SAYFA İÇİN AŞAĞIDAKİ LİNK’E
TIKLAYIN