TEVBE 43 |
عَفَا
اللّهُ
عَنكَ لِمَ
أَذِنتَ
لَهُمْ حَتَّى
يَتَبَيَّنَ
لَكَ
الَّذِينَ صَدَقُواْ
وَتَعْلَمَ
الْكَاذِبِينَ |
43. Allah affetsin
seni. Doğru söyleyenler senin için belli oluncaya ve sen yalancıları bilinceye
kadar niçin onlara izin verdin?
Yüce Allah'ın:
"Allah affetsin seni ... niçin onlara izin verdin" buyruğunun yeni
bir söz başlangıcı olduğu söylenmiştir. "Allah seni ıslah etsin, seni aziz
kılsın, sana rahmet buyursun. Şu şu oldu" demeye benzer. Bu açıklamaya
göre Yüce Allah'ın: "Allah affetsin seni" anlamındaki; (...) buyruğu
üzerinde vakıf (durak) yapmak güzel olur. Bunu Mekki, el-Mehdevi ve en-Nehhas
nakletmiştir.
Yüce Allah, Hz.
Peygamber'e korku ve sabırsızlıktan dolayı kalbi rahatsızlanmasın diye günahını
sözkonusu etmeden affettiğini haber vermektedir.
Anlamın şöyle olduğu da
söylenmiştir: Onlara izin vermekten ötürü günahını Allah affetmiştir. O
takdirde bu buyruk üzerinde vakfetmek güzel olmaz. Bunu da el-Mehdevi
nakletmiş, en-Nehhas da bunu tercih etmiştir.
Burada sözü geçen
"izin" ile ilgili iki görüş ileri sürülmüştür.
Birinci görüşe göre
seninle birlikte savaşa çıkmaları hususunda "niçin onlara izin
verdin" demektir. Çünkü onların gerekli hazırlıkları yapmaksızın ve samimi
bir niyetleri bulunmaksızın savaşa çıkışları bir bozgunculuk (fesat)dır.
İkinci görüşe göre ise,
onlar bir takım mazeretler ileri sürünce, oturmaları için "niçin onlara
izin verdin" anlamındadır.
Bu iki açıklamayı
el-Kuşeyri sözkonusu ettikten sonra şöyle der: Bu, oldukça lütufkarane bir
sitemdir. Çünkü "Allah affetsin seni" diyerek başlamıştır. Hz.
Peygamber de bu hususta nazil olmuş bir vahiy bulunmaksızın onlara izin
vermişti.
Katade ve Amr b. Meymun
derler ki: Peygamber (s.a.v.) emrolunmaksızın iki iş yapmıştır: Birisi
kendisiyle birlikte savaşa çıkmayıp geride kalmaları için münafıklardan bir kesime
izin vermesi, halbuki vahiy olmaksızın herhangi bir iş yapmaması gerekirdi.
Diğeri ise, (Bedir) esirlerinden fidye almasıdır. İşte Kur'an-ı Kerim'in ilgili
buyruklarında duyduğunuz şekilde bundan dolayı Allah ona serzenişte
bulunmuştur.
Kimi ilim adamı da şöyle
demektedir: Hz. Peygamberin acele edip yaptığı bu işler, evla olanı
terketmekten ibaretti. O bakımdan Yüce Allah sitem şeklindeki hitaptan önce onu
affettiğini belirtmektedir.
"Doğru söyleyenler
senin için belli oluncaya ve sen yalancıları bilinceye kadar ... " buyruğu
da, ileri sürdüğü mazeretinde doğru söyleyen ile münafıklık edeni birbirinden
ayırt edinceye ve açıkça ortaya çıkıncaya kadar... demektir. İbn Abbas der ki:
Rasülullah (s.a.v.) o gün münafıkları şahıslarıyla tanımıyordu. et-Tevbe
Süresi'nin nüzulünden sonra şahıslarıyla onları tanımış oldu.
Mücahid der ki: Bunlar:
Cihada çıkmayı; oturmak hususunda izin istiyelim. Bize izin verirse otururuz.
İzin vermeyecek olsa bile yine otururuz, diyen kimselerdi.
Katade de der ki: Yüce Allah
bu ayet-i kerimeyi en-Nur Süresi'nde yer alan:
"Bazı işleri için
senden izin istediklerinde onlardan kime istersen izin ver" (en-Nur, 62)
buyruğu ile nesh etmiştir. Bunu en-Nehhas, ''Meani'lKur'an" adlı eserinde
zikretmektedir.
SONRAKİ SAYFA İÇİN AŞAĞIDAKİ LİNK’E
TIKLAYIN