TEVBE 39 |
إِلاَّ
تَنفِرُواْ
يُعَذِّبْكُمْ
عَذَاباً
أَلِيماً وَيَسْتَبْدِلْ
قَوْماً غَيْرَكُمْ
وَلاَ
تَضُرُّوهُ
شَيْئاً وَاللّهُ
عَلَى كُلِّ
شَيْءٍ قَدِيرٌ |
39. Eğer topluca
cihada çıkmazsanız Allah sizi can yakıcı bir azapla azaplandırır; yerinize
başka bir kavmi getirir ve siz O'na hiçbir zarar veremezsiniz. Allah herşeye
gücü yetendir.
Bu buyruğa dair açıklamalarımız
tek başlık altında yapılacaktır:
Cihada Çıkmamaya Karşı
ilahi Tehdit:
"Eğer topluca
cihada çıkmazsanız" buyruğu bir şarttır. Bundan dolayı fiilin sonunda
"nun" hazfedilmiştir. Cevabı ise "Sizi ... azaplandırır"
buyruğudur. "Yerinize başka bir kavmi getirir" buyruğu da topluca
cihada çıkmayı terketmek halinde ağır bir tehdit ve pekiştirilmiş bir
korkutmadır.
İbnü'l-Arabi der ki:
Fıkıh usulünde tahkik edilerek ifade edilmiş hususlardan birisi de şudur: Emir
varid olduğu takdirde onun varid olması, o fiilin yerine getirilmesi gereğinden
fazla bir şey ifade etmez. Emri terk halinde ceza ise, bizzat emrin kendisinden
de anlaşılmaz ve emir ifadesi de bu ceza ve tehdidi gerektirmez. Ceza, ancak
ona dair haber vermekle anlaşılır. Bir kimsenin: -Bu ayet-i kerimede varid
olduğu gibi- eğer bu işi yapmayacak olursan, ben de sana bu şekilde azab
ederim, demesi gibi. İşte bu buyruğun muktezası gereğince cihad için ve Yüce
Allah'ın sözü en üstün olsun diye kafirlerle çarpışmak üzere topluca çıkmak gerekmektedir.
Ebu Davud, İbn Abbas'tan
şöyle dediğini rivayet etmektedir: "Eğer topluca cihada çıkmazsanız Allah
sizi can yakıcı bir azapla azaplandırır" diye başlayan ayet-i kerime ile
''gerek Medine'lilerin ... "diye başlayan ayeti ile ''....yapmakta olduklarının
en güzeliyle kendilerini mükafatlandırsın" (etTevbe, 120-121)
buyruklarını, bundan sonra gelen: "Mü'minlerin topluca (savaşa) çıkmaları
gerekmez" (et-Tevbe, 122) ayeti nesh etmiştir.
Bu aynı zamanda
ed-Dahhak, el-Hasen ve İkrime'nin de görüşüdür. "Sizi ...
azapIandırır" buyruğu ile ilgili olarak, İbn Abbas: Bu onlara yağmur
yağdırılmaması ile gerçekleşmiştir, demektedir. İbnü'I-Arabi der ki:
Eğer bu sözü söylediği
ondan sahih olarak nakledilmiş ise elbette ki o, bu sözü neye dayanarak
söylediğini daha iyi bilir. Yoksa, can yakıcı azab dünyada düşmanın istilası,
ahirette de ateş ile gerçekleşir.
Derim ki: İbn Abbas'ın
bu sözünü İmam Ebu Davud Sünen'inde İbn Nufey'den şöylece nakletmektedir: İbn
Abbas'a: "Eğer topluca cihada çıkmazsanız Allah sizi can yakıcı bir azapla
azaplandırır" ayeti hakkında soruldu, şöyle dedi: Onlara yağmur
yağdırmadı. İşte bu onların azabı olmuştur.
İmam Ebu Muhammed b.
Atiyye de bunu İbn Abbas'tan (Hz. Peygamber'e) merfuen şöylece nakletmektedir:
Resulullah (s.a.v.) kabilelerden birisinin savaşa çıkmalarını istedi, o kabile
oturup çıkmadı. Allah da yağmur yağdırmayarak azaplandırdı.
"Elim" can
yakan demek olup, buna dair açıklamalar önceden geçmiş bulunmaktadır.
"Yerinize başka bir
kavmi getirir" buyruğu, Yüce Allah'ın, Resulünün kendilerinden savaşa
çıkmalarını istemesi halinde -oturmayacak bir başka kavmi onların yerine
getireceğine dair- bir tehdittir. Bunların, Farisiler oldukları söylendiği
gibi, Yemenliler oldukları da söylenmiştir. "Ve siz O'na hiçbir zarar
veremezsiniz" buyruğu bir atıftır. "O" anlamındaki zamir de Yüce
Allah'a aittir. Peygamber (s.a.v.)'a ait olduğu da söylenmiştir.
Hoşlanmadığını açığa
vurmak suretiyle cihada çıkmayıp oturmak herkes için haramdır. Hoşlanmaksızın
oturup çıkmamak ise, eğer Peygamber (s.a.v.)'ın cihada çıkmalarını tayin ettiği
kimseler tarafından olursa, bunların ağırlaşıp yere çakılmaları haramdır. Şayet
bu iki husus da sözkonusu değilse, o takdirde cihada çıkma farzı, farz-ı kifaye
olur. Bunu el-Kuşeyri nakletmektedir.
Şöyle de denilmiştir: Bu
ayet-i kerimeden maksat, ihtiyaç halinde, kafirlerin galip gelmeleri ve
güçlerinin pekişmesi esnasında topluca savaşa çıkmanın vacip olduğunu ortaya
koymaktır. Ayet-i kerimenin zahiri ise, bunun savaşa çağırma halinde böyle
olduğunu göstermektedir. Buna göre ayetin müşriklerin galip gelmeleri vaktine
yorumlanması uygun görünmemektedir. Çünkü böyle bir durumda cihadın vücubu,
yalnızca cihada çıkma çağrısıyla farz olmaz, zira o takdirde cihad farz-ı ayn
olur. Bu husus bu şekilde sabit olduğuna göre, cihad çağrısı ve cihada çıkma
isteğinin önceden vacip olmayan bir şeyi vacip kılmasını kabul etme ihtimalini
uzak kılmaktadır. Ancak imam, belli bir kavmi muayyen olarak cihada çağırır ve
çıkmalarını isteyecek olursa, o takdirde böyle bir tayin ile birlikte ağırlaşıp
çıkmamaları hakları yoktur. İmamın bu tayini sebebiyle cihada çıkmak, o tayin
ettiği kimseler için farz olur. Bu ise, cihadın bizzat kendi hükmünden ötürü
değil, imama itaatin gerekli oluşundan dolayı böyledir. Doğrusunu en iyi bilen
Allah'tır.
SONRAKİ SAYFA İÇİN AŞAĞIDAKİ LİNK’E
TIKLAYIN