ANA SAYFA             SURELER    KONULAR

 

ENFAL

60

وَأَعِدُّواْ لَهُم مَّا اسْتَطَعْتُم مِّن قُوَّةٍ وَمِن رِّبَاطِ الْخَيْلِ تُرْهِبُونَ بِهِ عَدْوَّ اللّهِ وَعَدُوَّكُمْ وَآخَرِينَ مِن دُونِهِمْ لاَ تَعْلَمُونَهُمُ اللّهُ يَعْلَمُهُمْ وَمَا تُنفِقُواْ مِن شَيْءٍ فِي سَبِيلِ اللّهِ يُوَفَّ إِلَيْكُمْ وَأَنتُمْ لاَ تُظْلَمُونَ

 

60. Siz de onlara karşı gücünüzün yettiği kadar kuvvet ve bağlanıp beslenen atlar hazırlayın ki, bununla Allah'ın düşmanı ve sizin düşmanınızı ve bunlardan başka sizlerin bilmeyip de Allah'ın bildiği diğerlerini korkutasınız. Allah yolunda ne harcarsanız, size eksiksiz ödenir ve size asla zulmedilmez.

 

Bu buyruğa dair açıklamalarımızı altı başlık halinde sunacağız:

 

1- Düşmana Karşı Güç Hazırlamak:

2- Cihad için At Beslemek:

3- Savaşta Atın Önemi:

4- At ve Silahların Vakfedilmesi:

5- Kalplerine Korku Salnıacak Düşmanlar:

6- Allah Yolunda Harcamanın Mükafatı:

 

1- Düşmana Karşı Güç Hazırlamak:

 

Yüce Allah'ın: "Siz de onlara karşı ... hazırlayın" buyruğu ile mü'minlere takvaya öncelik tanımayı te'kid ettikten sonra, düşmanlara karşı güç hazırlamayı emretmektedir. Şüphesiz ki, Yüce Allah dileseydi sözle, yüzlerine tükürmekle, bir avuç toprakla -Rasulullah (s.a.v.)'ın yaptığı gibi- onları bozguna uğratırdı. Ancak O, ezeli ilmi ve geçerli olan hükmü gereğince, insanların kimisini kimisi ile sınamak istemiştir.

 

Arkadaşın için hayır türünden, düşmanın için de şer türünden her neyi hazırlarsan, işte o senin hazırladığın şeyler arasında yer alır. İbn Abbas der ki:

 

Buradaki '''güç''ten kasıt, silah ve yaylardır. Müslim'in Sahih'inde de Ukbe b. Amir'den şöyle dediği nakledilmektedir: Rasulullah (s.a.v.)'ı minber üzerinde şöyle buyururken dinledim: "Onlara gücünüz yettiği kadar kuvvet hazırlayın. Şunu bilin ki kuvvet atmaktır, şunu bilin ki kuvvet atmaktır, şunu bilin ki kuvvet atmaktır."

 

İşte bu, Ebu Ali Sumame b. Şufeyy el-Hemedani'nin, Ukbe'den rivayet ettiği açık bir nastır. Onun (Ebu Ali'nin) Sahih-i Müslim'de bundan başka bir rivayeti yoktur.

Atmaya dair yine Ukbe'den bir başka hadis de şöyledir: Ukbe dedi ki:

 

Resulullah (s.a.v.)'ı şöyle buyururken dinledim: "Sizin tarafınızdan bir takım bölgelerin fethedilmesi (ni Allah size) müyesser kılınacaktır. Allah size (ihtiyaçlarınızın karşılanmasında) kafi gelir. O bakımdan, sizden herhangi bir kimse okları ile oyalanmaktan acze düşürmesin." Yine Hz. Peygamber şöyle buyurmaktadır: "Kişinin kendisi ile oyalandığı herbir şey batıldır. Yayıyla ok atması, atını eğitmesi ve hanımı ile oynaşması müstesna. Çünkü bunlar hak cümlesindendir. ''

 

Bunun anlamı -doğrusunu en iyi Allah bilir ya- şöyledir: Kişinin dünyada olsun, ahiretinde olsun kendisine herhangi bir fayda sağlamayan kendisini oyalayan her birşey batıldır, böyle bir şeyden yüzçevirmek daha uygundur. Bu üç hususla, kişi her nekadar onlarla oyalanmak ve hoşça vakit geçirmek için uğraşırsa da bunların faydalı olabilecek şeylerle ilişkileri dolayısıyla bunlar haktır. Yayıyla ok atmak ve atını eğitmek, savaşa yardımcı olan hususlardandır. Kişinin hanımı ile oynaşması ise Allah'ı tevhid edip Allah'a ibadet edecek bir çocuğun doğmasına sebep teşkil edebilir. İşte bundan dolayı bu üç husus hak şeyler arasında yer alır. Ebu Davud, Tirmizi ve Nesai'nin Sünen'lerinde de Ukbe b. Amir'den, Peygamber (s.a.v.)'in şöyle buyurduğu nakledilmektedir: "Şüphesiz ki Yüce Allah tek bir ok sebebiyle üç kişiyi cennetine koyar. Onu yaparken hayrı Allah'tan uman ok yapıcısına, onu atana ve atılan oku hedeften alıp getirene (ya da, atıcıya atmak üzere ok uzatana).''

 

Ok atmanın fazileti büyük, müslümanlara faydası pek çoktur. Kafirlere karşı zararı da oldukça ağırdır. Peygamber (s.a.v.) şöyle buyurmuştur: "Ey İsmail oğulları ok atınız. Çünkü şüphesiz atanız (İsmail -a.s-) ok atıcısı idi.''

 

Ata binmeyi ve silahları kullanmayı öğrenmek farz-ı kifayedir, farz-ı ayn olabileceği zamanlar da olur.

 

2- Cihad için At Beslemek:

 

Yüce Allah'ın: "Bağlanıp beslenen adar" buyruğunu, el-Hasen, Amr b. Dinar ve Ebu Havye "ve" ile "be" harflerini ötreli olarak;

 

(...) şeklinde; "Bağ" kelimesinin çoğulu olarak okumuşlardır. Ebu Hatim, İbn Zeyd'den naklen der ki: Bağlanıp beslenen at, beş ve daha fazlası hakkında kullanılır. Bunun çoğulu da; (...) şeklinde gelir. Bağlanıp beslenen atlar demektir. Bundan fiil ve mastar (...) şeklinde gelir. "İrtibat" da bu köktendir. (...) ise, atların düşmana karşı gözetlemek üzere hazır bulundurulmasıdır. Şair der ki:

 

"Yüce Allah savaşta düşmanları için onların bağlanıp beslenmelerini emretti. Şüphesiz Allah en hayırlı başarılar ihsan edendir."

 

Mekhul b. Abdullah da der ki: "Sen, asil atları bağlayıp beslemek, onları tutmak sebebiyle kınıyorsun Halbuki Allah, bunu Peygamber Muhammed'e tavsiye etmiştir."

 

At beslemenin fazileti büyük ve bu işin şerefi de yüksektir. Urve el-Bariki'nin cihad için hazırlanmış yetmiş tane atı vardı. Bunların dişilerini (kısraklarını) beslemek ise müstehaptır. Bunu İkrime ve bir topluluk ifade etmiştir. Doğrudur. Çünkü, kısrağın karnı hazine, sırtı da kuvvettir. Hz. Cebrail'in atı da dişi idi. Hadis imamları, Ebu Hureyre'den Resulullah (s.a.v.)'ın şöyle buyurduğunu rivayet ederler: "At üç kişi içindir. Birisi için ecir, birisi için örtü ve birisi için de vebal yüküdür."

 

Bu hadiste Hz. Peygamber özel olarak erkek ya da dişiden söz etmemektedir. Bu atların daha asil olanının ecri de daha büyük, faydası da daha çoktur. Rasülullah (s.a.v.)'e de: (Azad edilmek istenen) kölelerin hangileri daha faziledidir diye sorunca, Hz. Peygamber de: "Değerce daha pahalı, sahipleri nezdinde de daha nefis kabul edilenleridir" diye buyurmuştur.

 

Nesai de Ebu Vehb el-Cüşemi'den -ki sahabedendir- şöyle dediğini rivayet eder: Rasülullah (s.a.v.) buyurdu ki: "Peygamberlerin isimlerini isim olarak alınız. Aziz ve celil olan Allah nezdinde isimlerin en sevileni ise Abdullah ile Abdurrahmandır. Atları bağlayıp besleyiniz, alınlarını ve sağrılarını sıvazlayınız. Onların boyunlarına (nazara karşı) yayasmayınız. Rengi siyaha çalan kırmızı, alnında beyazlık bulunan, ayakları da beyaz olan yahut da kırmızı, alnında beyazlık ve ayakları beyaz olan, ya da siyah, alnı beyaz ve ayakları beyaz at sahibi olmaya bakın."

 

Tirmizi'nin de Ebu Katade'den rivayetine göre Peygamber (s.a.v.) şöyle buyurmuştur: "Atların hayırlıları siyah renkli, alnında az bir beyazlık, bUl'nunda ve üst dudağında da beyazlık bulunan, sonra alnında az beyazlık ve sağ ayağı müstesna diğer ayaklarında beyazlık bulunan attır. Eğer siyah at olmazsa, hiç olmazsa bu özellikte siyaha çalan kırmızı renkli at olsun." Bunu Darimi de Ebu Katade'den rivayet etmektedir. Buna göre bir adam Ey Allah'ın Rasulü diye sormuş. Ben bir at almak istiyorum. Hangisini satın alayım. Hz. Peygamber şöyle buyurdu: "Siyah renkli, burnunda ve üst dudağında beyazlık bulunan, sağ ön ayağı beyaz olmayıp, diğerleri beyaz olanını al. Yahut da bu özellikte siyaha çalan kırmızı at aL. Hem ganimet elde edersin, hem esenliğe kavuşursun. "

 

Hz. Peygamber, atın sağ arka ayağı ile sol ön ayağında, yahut da sağ ön ayağı ile sol arka ayağında beyazlığın bulunmasını mekruh görürdü. Bunu da Müslim Ebu Hureyre'den rivayet etmiştir. Hz. Ali'nin oğlu Hz. Hüseyn'in -Allah ikisinden de razı olsun- üzerinde öldürüldüğü atın bu şekilde olduğu nakledilmektedir.

 

3- Savaşta Atın Önemi:

 

Yüce Allah'ın: "Siz de onlara karşı gücünüzün yettiği kadar kuvvet ... hazırlayın" buyruğu yeterli idi. Neden özellikle (hadiste Hz. Peygamber) atıcılıktan (Kur'an'da Yüce Allah) attan bahsetmiştir? denilecek olursa, şöyle cevap verilir: Çünkü at, savaşların esası, perçemlerine hayrın düğümlenmiş olduğu en önemli silahıdır. Atlar en büyük güç, en sağlam hazırlık ve silahtır süvarilerin kaleleridir. Onlar sırtında savaş alanında gidilip gelinir. Yüce Allah şerefine işaret etmek üzere özel olarak onu zikretmiş, onun değerini artırmak kastı ile de savaş alanlarında çıkarttığı toza yemin ederek: ''Hani hani koşan atlara "(el-Adiyat, 1) diye buyurmuştur. Oklar da savaş esnasında kullanılan en etkili araç, düşmana en ağır kayıplar verdiren ve canları en çok çıkartabilen silahlar olduğundan dolayı, Rasulullah (s.a.v.)da özellikle ok atmaya dikkat çekmiş ve onların önemine işaret etmiştir. Kur'an-ı Kerim'de: "Cebraile ve Mikaile ... "(el-Bakara, 98) buyruğu da (bu yönüyle) buna benzemektedir, bu kabilden buyruklar pek çoktur.

 

4- At ve Silahların Vakfedilmesi:

 

Mezhebimize mensub kimi ilim adamımız, bu ayet-i kerimeyi, at ve silahı vakfetmenin caiz oluşuna, düşmanlara karşı bir hazırlık olmak üzere bunlar için gerekli barınak ve görevlilerini edinmeye delil göstermişlerdir.

 

İlim adamları, at ve deve gibi hayvanların vakfedilmesinin caiz olup olmadığı hususunda iki farklı görüşe sahiptir. Bir görüşe göre caiz değildir, Ebu Hanife bu görüştedir. Bir görüşe göre de sahihtir. Şafii de bu görüştedir. Bu ayet-i kerime dolayısıyla daha sahih olan görüş budur. Yine İbn Ömer'in, Allah yolunda bindiği at ile Hz. Peygamber'in Halid'e dair söylediği: "Halid'e gelince; siz, Halid'e zulmediyorsunuz. Çünkü o, zırhlarını bütün savaş araç, gereçlerini ve bineklerini Allah yolunda vakfetmiş bulunuyor'' hadisi dolayısıyla bunun caiz olacağını kabul eden görüş daha doğrudur.

 

Diğer taraftan bir kadının bir deveyi Allah yolunda vakfettiği, kocası da haccetmek isteyince, Rasulullah (s.a.v.)'a durumu sorunca, Hz. Peygamber'in:

 

"O deveyi üzerinde haccetmek üzere ona ver. Çünkü hac da Allah yolunda yapılan işlerdendir" diye buyurması da bunu göstermektedir. Çünkü bunlar, Allah'a yakınlaştırıcı birer surette kendilerinden yararlanılan bir maldır. O bakımdan diğer taşınmazlar gibi bunların da vakfedilmeleri caizdir. es-Süheyli, bu ayet-i kerimeyi açıklarken Peygamber (s.a.v.)'ın atlarının ve savaş araçlarının adlarını da zikretmektedir. Bunları öğrenmek isteyen onun; "el-İ'lam'' adlı eserinde bunları bulabilir.

 

5- Kalplerine Korku Salnıacak Düşmanlar:

 

"Bununla Allah'ın düşmanı ve sizin düşmanınızı" yani, bu şekilde hazırlık yapmakla Allah'ın düşmanlarını, sizin de yahudilerden, Kureyşlilerden, Arap kafirlerinden düşmanlarınızı "ve bunlardan başka" es-Süddi'nin açıklamasına göre Fars ve Bizanslılardan "diğerlerini korkutasınız."

 

"Bunlardan başka" buyruğu ile cinlerin kastedildiği de söylenmiştir. Taberi'nin tercihi budur. Bundan kastın, düşmanlıkları bilinmeyen herkes olduğu da söylenmiştir. es-Süheyli der ki: Bunların Kurayzalılar oldukları söylendiği gibi, bunlar, cinlerdendir de denilmiştir. Başka şeyler de söylenmiştir. Ancak, bunlar hakkında herhangi birşey söylemeye gerek yoktur. Çünkü Yüce Allah: "Ve bunlardan başka sizlerin bilmeyip de Allah'ın bildiği" diye buyurmaktadır. Nasıl herhangi bir kimse onları bildiğini iddia edebilir? Böyle bir iddia, ancak bu hususta Rasülullah (s.a.v.)'dan gelmiş bir hadise dayanılarak yapılırsa doğru olur.

 

Bu ayet hakkında, "bunlar cinlerdir" demek de işte böyle bir iddiadır. Diğer taraftan Rasülullah (s.a.v.) şöyle buyurmuştur: "Şüphesiz içinde asil bir atın bulunduğu bir evde, şeytan herhangi bir kimsenin aklını etkileyemez" diye buyurmuştur.

 

Burada asil at (atik) denilmesi, asil arap atının melez olmamasından dolayıdır. Bu hadis-i şerifi el-Haris b. Ebi Usame, İbnu'l-Muleyki'den, o, babasından, o dedesinden, o da Rasülullah (s.a.v.)'dan senediyle rivayet etmiştir. Yine rivayet olunduğuna göre cinler, içinde atın bulunduğu bir eve yaklaşamazlar ve atın kişnemesinden ürküp kaçarlar.

 

6- Allah Yolunda Harcamanın Mükafatı:

 

"Allah yolunda ne harcarsanız" sadaka olarak ne verirseniz; kendinize yahut atlarınıza ne harcarsanız diye de açıklanmıştır, "size eksiksiz ödenir" ahirette bir iyilik on misliyle ve yediyüz katına kadar ve daha pekçok kat fazlası ile mükafat görecektir. "Ve size asla zulmedilmez."

 

SONRAKİ SAYFA İÇİN AŞAĞIDAKİ LİNK’E TIKLAYIN

 

Enfal 61

 

 

 

ANA SAYFA             SURELER    KONULAR