ANA SAYFA             SURELER    KONULAR

 

ENFAL

25

وَاتَّقُواْ فِتْنَةً لاَّ تُصِيبَنَّ الَّذِينَ ظَلَمُواْ

مِنكُمْ خَآصَّةً وَاعْلَمُواْ أَنَّ اللّهَ شَدِيدُ الْعِقَابِ

 

25. Bir de içinizden yalnızca zulmedenlere erişmekle kalmayan bir fitneden sakının. Hem bilin ki Allah, şüphesiz azabı çetin olandır.

 

Bu buyruğa dair açıklamalarımızı iki başlık halinde sunacağız:

 

1- Kötülüklere Karşı Tepki Göstermemenin Cezası:

2- Münkerin işlenmesi Dolayısıyla Azap Kimlere isabet Eder:

 

1- Kötülüklere Karşı Tepki Göstermemenin Cezası:

 

İbn Abbas der ki: Yüce Allah mü'minlere, aralarında münkerin yayılmasını kabul etmemelerini emretmekte, aksi takdirde azabın onların tamamını kuşatacağını bildirmektedir. ez-Zübeyr İbnü'I-Avvam da bu buyruğu böylece te'vil etmiştir. Çünkü o, Cemel olayı günü -otuz altı yılında cereyan etmişti- şöyle demişti: Ben, bu ayet-i kerime ile bizlerin kastedilmiş olduğunu ancak bugün öğrenmiş oldum. Ve ben, bu ayet-i kerimenin yalnızca o dönemde muhatap alınan kimseler hakkında olduğunu zannediyordum. Hasan-ı Basri, es-Süddi ve başkaları da ayeti böylece te'vil etmişlerdir. es-Süddi der ki: Bu ayet-i kerime özel olarak Bedir'e katılanlar hakkında nazil olmuştur. Cemel vakası günü fitne onlara isabet etti ve birbirleriyle çarpıştılar.

 

İbn Abbas (r.a) da der ki: Bu ayet-i kerime Resulullah (s.a.v.)'ın ashabı hakkında nazil olmuştur. İbn Abbas devamla der ki: Yüce Allah mü'minlere kendi aralarında münkerin yaşamasını kabul etmemelerini emretmektedir. O takdirde Allah onların hepsini kuşatacak bir azap gönderir.

 

Huzeyfe b. el-Yeman'dan da şöyle dediği nakledilmektedir: Resulullah (s.a.v.) buyurdu ki: "Ashabımdan bir gurup arasında fitne başgösterecektir. Allah, bana olan sohbetleri sayesinde bunu kendilerine bağışlayacaktır. Fakat onlardan sonra bu hususta bazı kimseler onların izinden gideceklerdir, Allah ise bu sebepten dolayı onları ateşe koyacaktır."

 

Derim ki: Sahih hadislerin desteklemiş olduğu teviller işte bunlardır. Müslim'in Sahih'inde Zeynep bint Cahş'dan gelen rivayete göre Resulullah (s.a.v.)'e şöyle sormuş: Ey Allah'ın Resulü, salih kimseler aramızda bulunduğu halde helak edilir miyiz? Hz. Peygamber: "Evet, kötülük yaygınlaşacak olursa" diye cevap vermişti.

 

Tirmizi'nin Sahih (Sünen)'inde de "İnsanlar, zalimi görüp de elini (zulümden) alıkoymayacak olurlarsa, aradan fazla zaman geçmeden, Allah onların hepsini kendi nezdinden göndereceği bir azaba düçar eder. " Bu hadis-i şerifler daha önceden geçmiş idi.

 

Buhari'nin Sahih'i ile Tirmizi'de en-Nu'man b. Beşir'den gelen rivayete göre Peygamber (s.a.v.) şöyle buyurmuştur: "Allah'ın hududu üzerinde duran (onları aşmayan) ile onların içine düşen (aşan)ın misali, bir gemi içinde (yerlerini) kur'a ile paylaşan bir topluluğun misaline benzer. Onlardan kimisine geminin üst tarafı, kimisine de alt tarafı düşer. Geminin alt tarafında kalanlar, su almak istediklerinde üstlerinde bulunanların yanından geçtikleri için aralarında şöyle derler: Eğer biz, kendi payımıza düşen bölümde bir delik açıp da yukarımızda duranlara eziyet vermesek (daha uygun olmaz mı)? Şayet (üsttekiler), onları istekleriyle başbaşa bırakacak olurlarsa hep birlikte helak olurlar. Eğer onlara engel olurlarsa, onlar da berikiler de hep beraber kurtulurlar."

 

Bu hadis-i şeriften de belli kimsenin günahları sebebiyle herkesin azaba düçar edileceği anlaşılmaktadır. Yine bu hadis-i şeriften, emr bil maruf, nehy anil münkerin terkedilmesi dolayısıyla cezaya hak kazanılacağı da anlaşılmaktadır.

 

İlim adamlarımız derler ki: Fitne eğer yaygın bir etki gösterecek olursa herkes helak olur. Bu ise masiyetlerin açıkça ortaya çıkması, münkerin yayılması ve bunların değiştirilmemesi halinde sözkonusu olur. Eğer, münker değiştirilmeyecek olursa, bu münkere kalpleriyle karşı çıkan mü'minlerin, o beldeden uzaklaşmaları ve oradan kaçmaları icabeder. İşte, bizden önceki ümmetler hakkında da hüküm böyle idi. Nitekim, Cumartesi yasağını çiğneyenler ile ilgili kıssada da onlar, isyankarları terkedip onlardan ayrılmış ve; biz sizinle aynı yerde oturup kalkmayız, demişlerdi.

 

Selef -Allah onlardan razı olsun- de bu görüşü ifade etmişlerdir. İbn Vehb, Malik'den şöyle dediğini rivayet eder: Münker'in açıkça işlendiği yerden hicret edilir ve orada kalınmaz. O, bu görüşüne açıktan açığa faiz işleyerek, altından bir maşrapanın gerçek ağırlığından daha fazla bir miktara satılışına cevaz vermesi üzerine Muaviye'nin bulunduğu bölgeden (Suriye'den) Ebu'd-Derda'nın çıkıp gitmesini delil göstermektedir. Bunu, Sahih de rivayet etmiştir. Buhari de İbn Ömer'den şöyle dediğini rivayet etmektedir: Resulullah (s.a.v.) buyurdu ki: "Allah bir kavme azap indirdi mi, azap, onlar arasında bulunanların hepsine isabet eder, sonra da amelleri üzere diriltilirler. "

 

İşte bu, umumi helakin kimisinin, mü'minler için bir arındırma ve temizlik, kimisinin de fasıklardan intikam için gönderildiğine delil teşkil etmektedir.

 

Müslim'in Abdullah b. ez-Zübeyr'den rivayetine göre, Aişe (r.anha) şöyle demiştir: Resulullah (s.a.v.) uykuda iken bazı organları hareket etti. Ben, ey Allah'ın Resulü! Uykunda daha önce yapmadığın bir şeyi yaptın dedim, şöyle buyurdu: "Hayret ettiğim şu ki, ümmetimden bir topluluk, Kureyş'ten bu Beyt'e sığınmış bir adamı almak için gelecekler. Nihayet el-Beyda denilen yere vardıklarında onların hepsi yerin dibine geçirilmiş olacaklar.

Bunun üzerine biz: Ey Allah'ın Rasulü dedik. Yol dolayısıyla (çeşitli maksatlı) insanlar bir arada bulunabilir. Şöyle buyurdu: "Evet, aralarından bu işe bilerek gelenler var, mecbur kaldığı için gelenler var, yolcu olanlar var. Fakat onlar, tek bir kişi imiş gibi helak edilecekler, fakat değişik hallerde geleceklerdir. Yüce Allah onları niyetlerine göre diriltecektir. "

 

Denilse ki: Yüce Allah: "Günah yükü taşıyan hiçbir kimse bir başkasının günahını yüklenmez" (el-En'am, 164, Fatır, 18); "Her bir kişi kazandıkları karşılığında rehin alınmıştır" (Müddesir, 38); "Kazandığı iyilikler onun lehine, yaptığı kötülükler de aleyhinedir" (el-Bakara, 286) diye buyurmuştur. Bunlar ise, herhangi bir kimsenin başka bir kimsenin günahından dolayı sorumlu tutulmamasını, cezanın yalnızca günahkar kimse ile ilgili olmasını gerektirmektedir.

 

Buna cevap şudur: İnsanlar, açıktan açığa münker işleyecek olurlarsa, onu gören herkesin o münkeri değiştirmesi bir farzdır. Eğer buna ses çıkarmayacak olursa, hepsi de isyankar olur. Birisi, o münker fiili işlemekle, diğeri de ona razı olmakla. Yüce Allah ise, hükmü ve hikmeti gereği münkerin işlenmesine rıza göstereni bizzat onu işleyen gibi değerlendirmiştir. O bakımdan, münkere razı olan da işleyenin cezasına katılmış olur. Bu açıklamayı İbnü'lArabi yapmıştır. Bu ise, belirttiğimiz gibi hadis-i şeriflerin muhtevasıdır.

 

Ayet-i kerimenin anlatmak istediği de şudur: Zalime isabet etmekle kalmayıp salih olana da olmayana da isabet eden bir fitneden korkunuz, çekininiz.

 

2- Münkerin işlenmesi Dolayısıyla Azap Kimlere isabet Eder:

 

Nahiv bilginleri "Erişmekle kalmayan" buyruğundaki "nun" harfinin gelişini farklı şekilde açıklamışlardır. el-Ferra der ki: Burdaki ifade, senin birisine; "Bineğin sırtından in, seni yere düşürmesin," demene benzemektedir. Buna göre bu, nehiy lafzında emrin cevabıdır.

 

Yani, eğer sen bineğin sırtından inersen, o da seni yere yıkmayacaktır. Bunun bir benzeri de Yüce Allah'ın şu buyruğudur: "Yuvalarınıza girin ... sizi çiğneyip ezmesin. "(en-Neml, 18) Yuvalarınıza girecek olursanız, o da sizi çiğneyip ezmez, demektir. Burada "nun" ceza anlamı dolayısıyla gelmiştir.

 

Şöyle de açıklanmıştır: Bu "nun"un geliş sebebi, buyruğun kasem gibi bir mana ifade edişi dolayısıyladır. Nun ise, ancak nehiy fiili veya kasemin cevabı halinde gelir. Ebu'l-Abbas el-Müberred de der ki: Bu buyruk emirden sonra bir nehiydir. Yani, buradaki nehiy, zalimlere yöneliktir. Bu da, siz zulme yaklaşmayınız anlamındadır. Sibeveyh de; (...): Seni burada kesinlikle görmemeliyim, ifadesinin kullanıldığını nakletmektedir. Yani Burada bulunma, demektir. Çünkü ben, burada kim varsa onu görürüm.

 

el-Cürcani de der ki: Buyruk, özel olarak zalimlere isabet eden bir fitneden (azaptan) sakının, demektir. Buna göre "Erişmekle kalmayan" buyruğu, nekireye sıfat mahallinde bir nehiydir ki, bunun da te'vili, zulmedenlere bu fitnenin isabet edeceğini haber vermek şeklindedir.

 

Ali, Zeyd b. Sabit, Ubey ve İbn Mes'ud ise elif'siz olarak ve (...); Zulmedenlere erişecek bir fitne ... " anlamını verecek şekilde okumuşlardır. el-Mehdev'i der ki: Bu şekildeki okuyuşun, elif'li (...) okuyuşundan elif'in kasredilmiş ve; (...)'dan hazfedildiği gibi, bundan da hazf edilmiştir. O, mana itibariyle "Ama hayır, Allah'a yemin ederimki mutlaka yapacağım," ifadelerinde ve benzerlerinde olduğu gibi.

 

Aynı şekilde bunun cemaatin kıraatine muhalif bir kıraat olması da mümkündür, o takdirde mana: Bu fitne özel olarak zalim olanlara isabet eder, anlamını verir.

 

SONRAKİ SAYFA İÇİN AŞAĞIDAKİ LİNK’E TIKLAYIN

 

Enfal 26

 

 

 

ANA SAYFA             SURELER    KONULAR