EN’AM SURESİ HAKKINDA:
Rahman ve Rahim Allah'ın
Adıyla
Çoğunluğun görüşüne göre
Mekke'de inmiştir. İbn Abbas ve Katade derler ki: Bu süre, Medine'de inmiş iki
ayeti müstesna -tümüyle Mekke'de inmiş bir süredir. -Medine'de inen
ayetlerinden birisi: "Allah'ı Şanına yakışacak bir şekilde takdir
edemediler" (el-En'am, 91) ayetidir. Bu ayet-i kerime, yahudi olan Malik
b. es-Sayf ile Ka'b b. el-Eşref hakkında nazil olmuştur. Diğeri ise Yüce
Allah'ın: "Çardaklı ve çardaksız o bağları .. yaratıp yetiştiren O'dur''
(el-En'am, 141) ayetidir. Bu da Ensardan olan Sabit b. Kays b. Şemmas hakkında
nazil olmuştur. İbn Cüreyc ise: Bu, Muaz b. Cebel hakkında inmiştir derken,
el-Maverdi de aynı görüşü ifade etmiştir.
es-Sa'lebi de der ki:
el-En'am Süresi -Medine'de inmiş, altı ayet müstesnaMekke'de inmiştir.
Sözkonusu bu ayet-i kerimeler: "Allah'ı Şanına yakışacak bir şekilde
takdir edemediler'' buyruğundan itibaren üç ayetin sonuna kadar ile, "De
ki: Gelin Rabbinizin size neleri haram kıldığını okuyayım'' (En'am, 151)
buyruğundan itibaren üç ayetin sonuna kadarki ayetlerdir.
İbn Atiyye der ki: Bu
ayetler, (bu süredeki) muhkem ayetlerdir. İbnü'l-Arabi de Yüce Allah'ın: ''De
ki: Bana vahyolunanlar arasında ... haram olduklarını bulduğum yiyecekler
yalnızca şunlardır'' (el-En'am, 145) buyruğunun Mekke'de Arefe günü nazil
olduğunu nakletmektedir. Yüce Allah'ın izniyle bütün bu hususlara dair
açıklamalar ileride gelecektir.
Varid olmuş bir haberde
belirtildiğine göre, sözü geçen altı ayet dışında sürenin bir defada nazil
olduğu ve yetmiş bin meleğin bu süreye eşlik ettiği ve bu suredeki ayetlerden
yalnızca birisine on iki bin meleğin eşlik ettiği belirtilmektedir ki,
sözkonusu bu ayet-i kerime "Gaybın anahtarları O'nun yanındadır, O'ndan
başkası bunları bilmez'' (el-En'am, 59) ayet-i kerimesidir. Melekler bu süre
ile geceleyin ve oldukça yüksek sesli bir şekilde tesbih ve hamd getirerek
inmişlerdir. Bunun üzerine Rasulullah (s.a.v.) vahiy katiplerini çağırarak o
gece bu süreyi yazdılar.
Ebu Cafer en-Nehhas
senedini kaydederek der ki: Bize Muhammed b. Yahya anlattı, bize
Hadramevtlilerin mevlası (azadlısı) Ebu Hatim Ravh b. el-Farac anlattı dedi ki:
Bize, Ahmed b. Muhammed Ebu Bekr el-Umeri anlattı: Bize İbn Ebi Fudeyk anlattı,
bana Ömer b. Talha b. Alkame b. Vakkas anlattı, o, Nafi' b. Ebi Sehl b.
Malik'ten, o, Enes b. Malik'ten şöyle dediğini nakletti: Resulullah (s.a.v.)
buyurdu ki: "En'am Süresi gökler ile yer arasını kapatacak kadar çok ve
yüksek sesle tesbih getiren bir melekler kafilesi ile birlikte inmiştir."
Yer, melekler dolayısıyla sarsılıyor, Rasulullah (s.a.v.) da: "Subhane
rabbiyelazim" diyor ve bunu üç defa tekrarlıyordu.
Darimi Ebu Muhammed de
Müsned'inde Ömer b. el-Hattab (r.a)'dan şöyle dediğini nakletmektedir: el-En'am
süresi, Kur'an-ı Kerim'in en üstün sürelerindendir. Yine Darimi'nin Müsned
(Sünen) inde K'ab'dan şöyle dediği nakledilmektedir: Tevrat'ın fatihası,
En'am'ın fatihası (başlangıcı) dır. Tevrat'ın nihayetinde yer alan bölüm de Hüd
Süresi'nin sonundaki buyruklardır. Vehb b. Münebbih de böyle demiştir.
el-Mehdevı'nin
naklettiğine göre müfessirler şöyle demişlerdir: Tevrat, Yüce Allah'ın: 'Hamd
gökleri ve yeri yaratan ... Allah adır'' buyruğu ile başladığı gibi, Yüce
Allah'ın: "Evlat edinmeyen, mülkte hiçbir ortağı olmayan ... Allah'a hamd
olsun" (el-İsra, 111) ayeti ile sona ermektedir.
es-Sa'lebi'nin
naklettiğine göre, Hz. Cabir de Peygamber (s.a.v.)'ın şöyle buyurduğunu rivayet
etmektedir: Her kim el-En'am Süresi'nin baş tarafından "O, ne
kazanacağınızı da bilir'' buyruğunun sonuna kadar üç ayet-i kerime okuyacak
olursa, Yüce Allah onun için kırkbin melek görevlendirir. Bunlar Kıyamet gününe
kadar kendi ibadetlerinin mislini onun için yazarlar. Yedinci semadan bir melek
de beraberinde demirden bir balyoz ile iner. Şeytan o kişiye vesvese vermek,
yahut kalbine bir kötülük telkin etmek istedi mi, ona öyle bir darbe indirir
ki, o kişi ile şeytan arasında yetmiş perde (hicab) meydana gelir. Kıyamet günü
oldu mu Yüce Allah şöyle buyurur: "Gölgemden başka hiçbir gölgenin
olmadığı bu günde haydi benim gölgemde yürü. Cennetimin meyvelerinden ye,
Kevser suyundan iç. Selsebil suyu ile yıkan. Sen Benim kulumsun, Ben de senin
Rabbinim."
Buhar'i'de de İbn
Abbas'tan şöyle dediği kaydedilmektedir: Eğer arapların bilgisizliklerini
öğrenmek hoşuna gidiyor ise, el-En'am suresinde 130. ayetinden sonra (sından
itibaren): "Bilgisizlik yüzünden evlatlarını beyinsizce öldürenler ...
gerçekten büyük bir zarara uğramışlardır. Şüphesiz onlar sapmışlar ve doğruyolu
da bulamamışlardır. "(el-En'am, 140) (buyruğuna kadar olan bölümleri) oku.
Burada bir hususa dikkat
çekelim. İlim adamları der ki: Bu sure müşriklere, onların dışında kalan
bid'atçiler ile öldükten sonra dirilişi ve amellerin hesaplarının verilmesini
yalanlayanlara karşı tartışırken delil ortaya koymakta asli bir dayanaktır. Bu
ise surenin bir defada indirilmiş olmasını gerektirmektedir. Çünkü sure, hüccet
bakımından aynı anlamı taşıyor. Her ne kadar bu delillendirme birçok şekillerde
ortaya çıkmakta ise de bu böyledir.
Kelamcılar da dinin
asıllarını buna bina ederek inanç esaslarını açıklamışlardır. Çünkü bu surede
diğer surelerden farklı olarak Kaderiyenin görüşlerini reddeden apaçık ayetler
de vardır. Yüce Allah'ın yardım ve desteği ile inşaallah ileride bu
açıklamalarımızı daha da geniş bir şekilde sunacağız.
SONRAKİ SAYFA İÇİN AŞAĞIDAKİ LİNK’E
TIKLAYIN