EN’AM 150 |
قُلْ
هَلُمَّ شُهَدَاءكُمُ
الَّذِينَ يَشْهَدُونَ
أَنَّ
اللّهَ
حَرَّمَ
هَـذَا فَإِن
شَهِدُواْ
فَلاَ
تَشْهَدْ مَعَهُمْ
وَلاَ
تَتَّبِعْ
أَهْوَاء
الَّذِينَ
كَذَّبُواْ
بِآيَاتِنَا
وَالَّذِينَ لاَ
يُؤْمِنُونَ
بِالآخِرَةِ
وَهُم بِرَبِّهِمْ
يَعْدِلُونَ |
150. De ki:
"Haydi Allah bunu haram kıldı diye şahidlik edecek şahidlerinizi
getiriniz." Şayet şahidlik ederlerse sen, onlarla beraber şahidlik etme.
Ayetlerimizi yalanlayanların ve ahirete iman etmeyenlerin hevalarına uyma! Hem onlar
Rabblerine (putları) denk tutarlar.
Yüce Allah'ın: "De
ki: Haydi ... şahidlerinizi getirin" buyruğu: Sen, bu müşriklere, sizin
haram kıldığınız şeyleri Allah'ın da haram kıldığına dair şahidlerinizi
getirin, demektir.
"Haydi
getirin" bir şeye çağırmak için kullanılan bir kelimedir. Tekili, çoğulu,
erkek ve dişi olması hallerinde Hicazlılara göre farketmez. Şu kadar var ki,
Necidliler bunu, (...) şeklinde diğer fiillerde olduğu gibi, şahsa delalet eden
alameti de eklerler. Kur'an-ı Kerim ise, Hicazlıların şivesine göre nazil
olmuştur. Nitekim bir başka yerde Yüce Allah şöyle buyurmaktadır:
"Kardeşlerine: Haydi yanımıza gelin diyenleri ... "(el-Ahzab, 18)
"Hazır et, yahut yaklaştır" demektir. Mesela: ''Yemeği getir"
anlamındadır. Bu buyrukta: Haydi Şahidlerinizi getiriniz, demektir. Sonundaki
"mim"in üstün okunuşu ise iki sakin harfin bir araya gelmesinden
dolayıdır. Nitekim; "Ey filan, bunu geri çevir" derken,
"dal" harfi şeddeli olduğundan dolayı ötreli ve esreli okunuşu caiz
değildir.
el-Halil'e göre bu
kelimenin aslı; (...) ile buna ilave edilmiş (...)'den meydana gelmiştir. Daha
sonra kullanış çokluğundan dolayı "he" harfinden sonraki
"elif" hazfedilmiştir.
Başkaları da şöyle
açıklamaktadır: Bu kelimenin aslı; (...)'e ilave edilmiş (...) dır.
Şöyle de açıklanmıştır:
Bu kelime, lafzı itibariyle; "Haydi getir," manasına delalet
etmektedir. el-Halil'in "Kitabu'l-Ayn"ında şöyle denilmektedir: Bu
kelimenin aslı, (...) yani; ben sana doğru geleyim mi? şeklindedir. Daha sonra
Araplar bu kelimeyi çokça kullandılar, sonunda bu kelime; hazır et, getir
manasına kullanılmaya başlanmış. Nitekim; "Gel"; kelimesinin aslı
yukarılarda olan birisinin aşağılarda olan birisine (yukarı doğru gel) şeklinde
söylenilmesidir. Ancak Araplar, bu kelimeyi çokça kullanmaya başladılar.
Nihayet daha aşağıda bulunan bir kimse de yukarıda bulunan kimseye: (Aşağı in
anlamında) demeye başladı.
Yüce Allah'ın:
"Şayet şahidlik ederlerse" yani, onların kimi kiminin lehine
şahadette bulunacak olursa, "sen onlarla beraber şahidlik etme."
Yani, bir kitaptan olmadıkça veya bir peygamber tarafından tebliğ edilmedikçe
böyle bir şahadette bulunmayı tasdik etme. Bunlarda da zaten böyle bir şey
yoktur, demektir.
SONRAKİ SAYFA İÇİN AŞAĞIDAKİ LİNK’E
TIKLAYIN