ANA SAYFA             SURELER    KONULAR

 

NİSA

27

/

28

وَاللّهُ يُرِيدُ أَن يَتُوبَ عَلَيْكُمْ وَيُرِيدُ الَّذِينَ يَتَّبِعُونَ الشَّهَوَاتِ أَن تَمِيلُواْ مَيْلاً عَظِيماً {27}

 

 يُرِيدُ اللّهُ أَن يُخَفِّفَ عَنكُمْ وَخُلِقَ الإِنسَانُ ضَعِيفاً {28}

 

27. Allah, tevbelerinizi kabul etmek ister. Şehvetlerine uyanlar ise, sizin büyük bir sapıklığa düşmenizi isterler.

28. Allah, sizden (yükünüzü) hafifletmek ister. Zaten insan zayıf yaratılmıştır.

 

Yüce Allah'ın: "Allah tevbelerinizi kabul etmek ister" buyruğu mübteda ve haberdir. (-in-) ise, ''Yuridu / ister" buyruğu ile nasb mahallindedir.

 

Aynı şekilde: ''Allah sizden hafifletmek ister." Ayetinde ''Hafifletmek" buyruğu, "İster" fiili ile nasb mahallindedir. Buyruğun anlamı şudur: Allah sizin tevbe etmenizi ister. Yani tevbenizi kabul edip, günahlarınızı affetmek ve üzerinizdeki yükleri hafifletmek ister. Denildiğine göre bu, şeriatin bütün hükümleri hakkında böyledir. Sahih olan dabudur.

Yine denildiğine göre, hafifletmekten kasıt, cariyenin nikahlanabilmesidir.

 

Yani Biz, sizin kadınlara karşı sabretmek noktasındaki zayıflığınızı bildiğimizden dolayı, cariyelerle evlenmeyi mübah kılmak suretiyle yükünüzü hafiflettik. Bu açıklamayı, Mücahid, İbn Zeyd ve Tavus yapmıştır. Tavus der ki: İnsanın kadınlara karşı zaaafı olduğu kadar hiçbirşeye karşı zaafı yoktur.

 

"Şehvetlerine uyanlar" dan. muayyen olarak kimlerin kastedildiği hususunda farklı görüşler belirtilmiştir. Mücahid, bunlar zinakarlardır derken, esSüddi, bunlar yahudi ve hıristiyanlardır, demektedir. Bir kesim de, özel olarak yahudilerdir. Çünkü yahudiler, müslümanların baba bir kızkardeşleri nikahlamak hususunda kendilerine tabii olmalarını istemişlerdir.

 

İbn Zeyd der ki: Bununla umum kastedilmiştir. Daha sahih olan da budur. Meyl etmek (sapıklığa düşmek); doğru yoldan sapmak demektir. Doğru yol üzerinde bulunmayan bir kimse, başkalarının da kendisi gibi o yol üzerinde olmasını isterki, (onların sapıklığı dolayısıyla) kendisine herhangi bir musibet gelip yetişmesin.

 

Yüce Allah'ın: "Zaten insan zayıfyaratılmıştır" buyruğundaki ''zayıf" kelimesi hal olarak mansubtur. Buyruğun anlamı da şudur: İnsanın hevası kendisini meylettirmeye, saptırmaya sebeptir. Şehvet ve kızgınlığı ise, onu aceleciliğe, hafifliğe iteler. Bu da zayıflığın en ileri derecesidir. O bakımdan onun yükümlülüklerinin hafifletilmesine ihtiyacı vardır. Tavus der ki: Bu, özel olarak kadınlar hususunda böyledir. İbn Abbas'tan bu lafzı: ''Ve (Allah) insanı zayıf yaratmıştır" diye okuduğu rivayet edilmiştir. Yani Allah, insanı zayıf yaratmıştır. Bu da kadınlara karşı sabır ve takatı yok, demektir. İbnü'l-Müseyyeb der ki: Seksen yaşıma geldim. Gözümün biri kör oldu, diğeri ile çok az görüyorum. Benim bu adamım -erkeklik organını kastediyor- ise, kör ve sağırdır. Bununla beraber yine de kadınların fitnesinden korkuyorum.

 

Buna yakın bir ifade Ubede b. es-Samit (r.a)'dan rivayet edilmiştir. Ubade der ki: Benim şu halimi görmüyor musunuz? Ancak başkasının bana destek vermesi halinde kalkabiliyorum. Ve ancak, bana yumuşatılan şeyleri -Yahya dedi ki: Yumuşatılıp ısıtılan şeyleri demek istiyor- yiyebiliyorum. Arkadaşım da -Yine Yahya: Erkeklik organını kastediyor, dedi- uzun bir zamandan beri ölmüş bulunuyor, buna rağmen benim için helal olmayan bir kadın ile halvette kalmak hoşuma gitmez. İsterse buna karşılık güneşin üzerinde doğduğu herşeyi bana versinler. Buna sebep ise, şeytanın bana gelip, arkadaşımı aleyhime harekete geçirmesinden korkmamdır. Çünkü onun, ne görecek gözü, ne işitecek kulağı vardır

 

SONRAKİ SAYFA İÇİN AŞAĞIDAKİ LİNK’E TIKLAYIN

 

Nisa 29

 

 

 

ANA SAYFA             SURELER    KONULAR