ANA SAYFA             SURELER    KONULAR

 

BAKARA

69

 

قَالُواْ ادْعُ لَنَا رَبَّكَ يُبَيِّن لَّنَا مَا لَوْنُهَا قَالَ إِنَّهُ يَقُولُ

إِنّهَا بَقَرَةٌ صَفْرَاء فَاقِـعٌ لَّوْنُهَا تَسُرُّ النَّاظِرِينَ

 

69. "Bizim için Rabbine dua et de, onun renginin ne olduğunu bize iyice açıklasın" dediler. "Muhakkak O, buyuruyor ki: Gerçekten o, bakanlara ferahlık veren rengi sapsarı bir inektir" demişti.

 

"Bizim için Rabbine dua et de onun renginin ne olduğunu bize iyice açıklasın." Renk (anlamına gelen: levn) çoğulu olan "elvan-renklerin" tekilidir. Siyahlık, beyazlık, kırmızılık gibi bir durumu ifade eder. Yine bu kelime tür anlamına da gelir. Belli bir huy sahibi olmayan değişik huylar gösterip duran kimse hakkında da (aynı kökten) "mütelevvin" huyları değişip duran kimse denilir. Şair der ki: "Her gün renk renk oluyorsun Başka türlüsü ise sana daha çok yakışır. "

 

Taze hurmanın renklenmesi tabiri, olgunlaşma etkileri görüldüğü vakit kullanılır. Yine hurma ağaçlarının bir çeşidi olan ve dekal diye bilinen hurma türüne de "levn" denilir. el-Ahfeş der ki: Bu anlamda kelime çoğuldur, tekili de "line" gelir.

 

"Gerçekten o, bakanlara ferahlık veren sapsarı bir inektir." Müfessirlerin çoğunluğu, o ineğin bilinen sarı renkte bir inek olduğunu kabul ederler. Ancak Mekki, kimi müfessirlerden boynuz ve tırnakları da dahil olmak üzere sarıdır, diye bir görüş nakletmiştir. el-Hasen ve İbn Cübeyr ise şöyle demiştir: Onun sadece boynuzu ve tırnakları sarıydı. Yine el-Hasen'den nakledildiğine göre burada "sarı (safra)"ın anlamı siyahtır. Şair der ki:

 

"İşte ondan benim atlarım ve işte develerim Bunların çocukları kuru üzüm gibi sarı (burada siyah anlamında)dır."

 

Derim ki: Birinci görüş daha sahihtir. Çünkü zahiren anlaşılan odur. Diğer taraftan bu ancak develer hakkında mecazen bu anlamda kullanılan istisnai bir kullanımdır. Nitekim Yüce Allah: "Her biri sanki sarı develerdir" (el-Mürselat, 33) diye buyurmaktadır. Bunun kullanım sebebi ise şudur: Develerin siyah olanlarının siyahlığı sarıya çalar. Eğer Yüce Allah, burada (inek hakkında) siyah olduğunu murad etseydi bunu (ayet-i kerimede faki') sapsarı diye, ayrıca te'kid etmezdi. Bu ise sarılığa has bir niteliktir. Siyahın koyuluğunu ifade etmek için böyle bir nitelemede bulunulmaz. Araplar siyahın simsiyah olduğunu ifade etmek için (...) kelimelerini; kırmızının kıpkırmızı olduğunu ifade etmek için (...) kelimesini; beyazın bembeyaz olduğunu anlatmak için:

 

(...) kelimelerini; yeşilin yemyeşil olduğunu anlatmak üzere (...) kelimesini; sarının sapsarı olduğunu anlatmak için de (...) kelimesini kullanırlar. Araplardan dil ve kelime nakleden lügatçiler bunu böyle belirtirler. el-Kisai de der ki: Katıksız sarı olduğu takdirde bu kelime kullanılır.

 

(...): İfka; kötü durum demektir. Zamanın müsibetlerini anlatmak üzere "fevaki'u'd-dehr" denilir. Parmaklarını çıtlatan hakkında: (...) denilir. İbn Abbas'tan gelen: "Namazda iken parmak çıtlatmayı yasakladı" hadisi de bu kabildendir.

 

"SarıNkelimesi marife olsun nekire olsun munsarif gelmez. Çünkü bu kelime de müenneslik alameti olan hemze, kelimenin aslındandır ve bu yönüyle müenneslik "te"sinden farklıdır. Çünkü bu gibi kelimeler nekire iken munsarıf olurlar. "Fatıma ve Aişe" isimleri gibi.

 

"Gerçekten o, bakanlara ferahlık veren rengi sapsarı bir inektir." Yani derisinde sarıdan başka bir renk bulunmayan katıksız sarı renktedir. "Bakanlara ferahlık vermesi" ile ilgili olarak Vehb der ki: Adeta onun derisinden güneş ışıkları çıkıyormuş gibidir. İbn Abbas, bundan dolayı şöyle demiştir: Sarılık insanın ruhunu sevindirir. en-Nekkaş'ın da ondan naklettiğine göre, sarı ayakkabı giymek teşvik edilmiştir.

 

Ali b. Ebi Talib (r.a) da şöyle demiştir: Sarı renkli deri ayakkabı giyen bir kimsenin kederi azalır. Çünkü Yüce Allah: "Bakanlara ferahlık veren rengi sapsarı bir inektir" diye buyurmuştur. Bunu da ondan es-Sa'lebi nakletmiştir. İbn ez-Zübeyr ile Muhammed b. Ebi Kesir ise kedere sebep teşkil ettiğinden dolayı siyah ayakkabı giymeyi yasaklamışlardır.

 

"Ferahlık veren"in anlamı ise hoşa giden ve beğenilen demektir. Ebu'lAliye der ki: Yani o inek, görünüşüyle ve şekli itibariyle birisi sapsarı, öteki ferahlık veren olmak üzere iki niteliğe sahip bir inekti. Doğrusunu en iyi bilen Allah'tır.

 

SONRAKİ SAYFA İÇİN AŞAĞIDAKİ LİNK’E TIKLAYIN

 

Bakara 70

 

 

 

ANA SAYFA             SURELER    KONULAR