BAKARA 59 |
فَبَدَّلَ
الَّذِينَ
ظَلَمُواْ
قَوْلاً غَيْرَ
الَّذِي
قِيلَ
لَهُمْ
فَأَنزَلْنَا
عَلَى
الَّذِينَ
ظَلَمُواْ
رِجْزاً
مِّنَ السَّمَاء
بِمَا
كَانُواْ
يَفْسُقُونَ |
59. Derken zulmedenler
kendilerine söylenenleri başka bir söz söyleyerek değiştirdiler. Biz de
zulmedenlerin üzerine ettikleri fasıklığın karşılığı olarak gökten murdar bir
azap indirdik.
Buyruğuna dair açıklamalarımızı
dört başlık halinde sunacağız:
1- Zalimler Değiştiricidirler:
2- Tebdil ve Değiştirme:
3- Zulmedenlere indirilen ..
4- Murdar Azap:
1- Zalimler
Değiştiricidirler:
Yüce Allah'ın:
"Derken zulmedenler kendilerine söylenenleri başka bir söz söyleyerek
değiştirdiler" buyruğunun anlamı şudur: Yani aralarında zalim olanlar
kendilerine söylenenden başka bir söz söyleyerek değişiklik yaptılar. Çünkü
-önceden de geçtiği gibi- kendilerine "hitta" deyin dendiği halde
onlar "hınta (buğday)" dediler. Söylemeleri emredilen söze bir harf
ilave ettiler, bunun sonucunda da karşı karşıya kaldıkları belalara düçar
oldular. Bu bize şunu göstermektedir: Dine birşey eklemek, şeriatte olmayan bir
bid'ati ortaya çıkarmak, oldukça büyük bir tehlike ve zararı çok büyük bir
iştir. Tevbeyi ifade eden bir kelime de yapılan bu değişiklik, pek çok azabın
başlarına gelmesine sebep teşkil etmiştir. Ya Yüce Ma'bud'un sıfatlarını
değiştirmek halinde durum ne olur? Ayrıca söylenen bir söz uygulamaya göre daha
alt seviyededir. Sözle de kalmayıp fiilen değiştirmeye ve değişikliğe gidilirse
durum ne olur?
2- Tebdil ve
Değiştirme:
Yüce Allah'ın:
"Değiştirdiler" buyruğunda yer alan ibdal ve tebdilin anlamına dair
açıklamalar az önce geçmiş bulunmaktadır. "Rabbimizin bize, ondan
hayırlısını bedel olarak ihsan etmesi umulur. "(el-Kalem, 32) buyruğu her
iki şekilde de okunmuştur. el-Cevheri der ki: Bir şeyi tebdil etmek, onu bedeli
konulmasa dahi değiştirmek demektir. Birşey bir başka şeyin yerini alırsa buna
istibdal denilir. Mübadele ve tebadül de böyledir. Ebdal ise, salihlerden bir
topluluktur ki, dünya bunlardan hali kalmaz. Biri öldüğü takdirde onun yerine
başkasını var eder, denilir. İbn Dureyd der ki: Ebdal'in tekili bedil'dir.
Bedil ise bedel demektir. Birşeyin bedeli ondan başkasıdır. Bedel ve bidi de
söylenir. Şebeh ve şibh, mesel ve misl'de olduğu gibi. Bedel aynı zamanda el ve
ayaklarda olan bir ağrının da adıdır.
3- Zulmedenlere
indirilen ..
Yüce Allah'ın: "Biz
de zulmedenlerin üzerine ettikleri fasıklığın karşılığı olarak...indirdik"
buyruğunda "zulmedenler" lafzının açıktan tekrarlanması yapılan işin
ne kadar büyük olduğunu ifade etmek içindir. Kelimenin tekrarlanması iki türlü
olur. Birincisi sözün tamamlanmasından sonra o lafız kullanılır. Bu ayet-i
kerimede ve şu buyrukta olduğu gibi: "Elleriyle kitabı yazanların ... vay
haline" diye buyurduktan sonra: "Vayelleriyle yazdıklarından
başlarına geleceklere" (el-Bakara, 79) diye buyurmaktadır. Burada
"vay" buyruğunun tekrarlanması yaptıkları işin ne kadar büyük bir
kötülük olduğunu ifade etmek içindir. el-Hansa'nın şu beyiti de bu türden bir
tekrar ihtiva etmektedir: "Zaman dişleyerek ve etimi kopartarak sıyırdı
etimden kemiğimi Ve zaman vurarak ve dürterek yaktı benim canımı."
Burada zamanın küçük
büyük her türlü musibetlerle canını yaktığını anlatmak istemiştir.
Tekrarın ikinci türü
ise, ifade tamam olmadan önce gizli olan bir kelime yerinde zahir olan
kelimenin tekrar edilmesidir. Yüce Allah'ın: "'el-Hakka, nedir
el-Hakka?" (el-Hakka, 1-2) ile "el-Karia, nedir el-Karia" (1-2)
buyruklarında olduğu gibi. Eğer burada işin azametini ve büyüklüğünü anlatmak
kastı olmasaydı, şöyle denilmesi gerekirdi: el-Hakka nedir, el-Karia nedir?
Yüce Allah'ın şu buyrukları da böyledir: "O Meymene ashabı, ne Meymene
ashabıdır! Ve o Meş'eme ashabı ne Meş'eme ashabıdır!" (el-Vakıa, 8-9)
Burada "Meymene ashabı" lafzının tekrar edilmesi onların nail
olacakları büyük çaptaki sevabın azametini anlatmak içindir. "Meş'eme
ashabı" lafzının tekrar edilmesi ise karşı karşıya kalacakları acıklı
azabın büyüklüğü dolayısıyladır. Şairin şu sözleri de işte bu türdendir:
"Ne olaydı, o karga sabahleyin devamlı ötseydi O karga boyun damarları
paramparça edendir.
Adiyy b. Zeyd, bu iki
şekildeki kullanımı bir arada şöylece zikretmiştir: "Göremiyorum ölümden,
ölümün elinden birşeyin kurtulduğunu Ölüm zenginin de fakirin de hevesini
kursağında bırakmıştır."
Burada "ölüm"
lafzını üç defa tekrarlamıştır ki, bu da birinci türdendir. Bir başka şairin şu
sözü de birinci türden bir tekrardır: "Hind ne güzeldir ve Hind'in
bulunduğu bir yöre Hind ise bizden uzaklaştıkça uzaklaşıyor."
Şair burada sevgilisinin
kıymetini ifade etmek üzere adını üç defa tekrarlamıştır.
4- Murdar Azap:
Murdar azap anlamına gelen
''Ricz" kelimesini büyük bir çoğunluk "riczen" şekilde
okumuştur. İbn Muhaysin ise "rucz" şeklinde okumuştur. Ricz azap
demektir. Sin harfi ile: "Rics" şeklinde ise pislik ve kokuşmuşluk
anlamındadır. Yüce Allah'ın: "Fakat kalplerinde hastalık bulunanlara
gelince, onların pisliklerine (rics) pislik katmıştır. "(et-Tevbe, 125)
buyruğu; kokuşmuşluklarını artırmıştır, demektir. Bu açıklama şeklini el-Kisai
yapmıştır. elFerra ise: Ricz ile Rics aynı şeylerdir demektedir. Ebu Ubeyd der
ki: Arapçada nasıl ki sud' ve zud' aynı şeyler ise rics ve ricz de aynı
anlamdadır.
el-Ferra der ki:
Bazılarının açıkladıklarına göre "rucz" taptıkları bir putun adıdır.
Nitekim Yüce Allah'ın: "Ve ruczden uzak dur. "(el-Müddessir, 5)
buyruğunda bu kelime böyle okunmuştur.
Recez, bir şiir türüdür.
el-Halil bunun şiir olmasını kabul etmemiştir.
Recez ise, develerin
kuyruk diplerinde meydana gelen bir hastalık adıdır. Bu hastalık ilerlediği
vakit develerin baldırları titremeye başlar.
" ... Biz de
ettikleri fasıklığın karşılığı olarak .. " Fasıklıkları sebebiyle onları
bu şekilde cezalandırırız, demektir. Fasıklık ise sınırın dışına çıkmak ve
taşmak demektir. Buna dair açıklamalar: Daha önceden (Bakara, 26. ayette)
yapılmış idi. İbn Vessab ve en-Nehai ise son kelimeyi (...) şeklinde değil de
"sin" harfini esreli okuyarak (...) şeklinde okumuşlardır.
SONRAKİ SAYFA İÇİN AŞAĞIDAKİ LİNK’E
TIKLAYIN